Hiç bir şey savaştığı yöne doğru gitmediği için bu yaşına kadar hiç seçmediği bir seçeneği değerlendirmeye karar vermişti. Yıllardır onunla çalışanlar ve hayatında olanlar için buz mavisi gözlü suikastçı asla pes etmezdi. Her zaman bir çıkış yolu bulurdu. Başaramadığı her şey için "doğru zaman değil" diyerek, sonra geri dönerdi. Onun yapısı buydu. Fakat ilk kez belki de kaybettiklerinin ağırlığını taşıyamadığını ve yorulduğunu hissettiği için "pes ediyorum" demişti.
Hırsız kulağında çınlayıp duran cümleyi zihninden bir türlü atamıyordu. "Benden bu kadar" demişti buz gibi bir sesle. Aslında bunun tam olarak ne anlama gelmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Ondan vazgeçiyor olduğunu düşünmek onu tanımayan ve aynı hislere sahip olmayan bir kadın için bu kadar incitici olmayı nasıl başarmıştı? Üstelik düşündükçe onu haklı da buluyordu. Bu şimdiye kadar çoktan olmalıydı. Onu zorlamış, tüm sınırların en ucuna kadar, derin uçurumların başlangıcına götürmüştü. Yine de direnmeye devam eden suikastçı için Arsen'in ölümüyle beraber gelen tüm ağırlık, bir şeylerden vazgeçmesi gerektiğini düşündürtmüştü. Belki de artık söylediği kadar sevmediğini fark etmişti. Hırsız omuzlarını silkip Talya'nın Kaşmir'in yaralarına yeniden pansuman yapışını izliyordu.
Artık buz gibi değildi. Onu zihninde her şeyden uzaklaşmış olan düşüncelerinden çekip çıkarmayı başarmıştı en azından. Zihnini kontrol ettiğinde fiziği ona ihanet etmiyordu. Rafael'in söylediğine göre zehir, iyice gerilemişti ve daha iyi olacağına emindi. bu yüzden kocaman, ıslak burnuyla onu dürten kurt formu yüzünden bir anda irkilmiş olmasına rağmen hırsız yanına gelen misafire gülümsemişti. Sonra gözlerini devirerek "ödümü patlattın seni tatlı köpecik" dediğinde Rafael'in dişlerini göstererek ona uyaran sert kurt bakışlarını atmasını normal karşılamıştı. Hiç bir kurt köpeklerle karşılaştırılmak istemeyebilirdi. Onlar için çok yumuşak kalıyorlardı. Athena'nın en çok şaşırdığı ise bu bronz kurdun normalde gri olan gözlerle değil de buz mavisi, soğuk gözlerle ona bakıyor olmasıydı. Bu nasıl bir değişimdi? Anlayamıyordu.
Kurt yavaşça hırsızın yanına yattı ve başını onun bacaklarına yasladı. Dinlenmesi gerekiyordu. Onlarla ilgilenirken neredeyse hiç uyumamıştı. Arsen'in cenazesiyle ilgilenmiş, Kaşmir için daha güçlü ilaçlar yapabilmek adına bütün gece ormanı turlamıştı. Hiç uyumamıştı ve şimdi formunu bile değiştirmeden gözlerini kapamış, belki de huzur bulduğunu düşündüğü hırsızın bedeninin sıcaklığına yakın kalıyordu.
— Biliyor musun, harika bir adamsın sen.
Hırsız bir an için dudaklarından çıkan bu cümlesini o kadar içten söylemişti ki, kurt hafifçe başını kaldırıp ona baktığında bu formundayken bile sıcacık bir ifade sunmuştu. Bu kadar vahşi bir hayvanın işin sonunda onu böyle koruyor olması iyi hissettiriyordu. Sonra gözlerini tekrar suikastçıya çevirdi. Kurt bunu fark edip, başını yeniden eğdi ve hırsızın elini, kocaman başına koymasına izin verdi.
— Kendimi kötü biri gibi hissediyorum Rafael, bir sürü kişiyi çok üzmüşüm gibi sanki. Ona yaptıklarım.... sanki hançerimle bir gece yaralasam daha az acırmış gibi bakıyor olması. Bilmiyorum...
Rafael'in belki de kurt formunu bu kadar seviyor olmasının sebebi hiç konuşmasının beklenmiyor olması olabilirdi. Hırsız gülümsedi, kesinlikle bu yüzden bu halini daha çok seviyordu. İnsan formunda konuşmayı hiç sevmeyen bir adam için biçilmiş kaftandı.
***
Talya yavaşça son dikişi de attıktan sonra rahatlamış olarak kendini Kaşmir'in önüne bıraktı. Zehir tamamen kaybolmuştu ve artık böbreklerini açık bırakmak zorunda kalmamışlardı. Şimdi yaraları temiz ve düzenliydi. İyi olacaktı. Hızlı iyileşecek güçlü bir yapısı vardı. Bunu çok kez göstermişti. Hatta şimdi yavaşça buz mavisi gözlerini aralarken, Talya da genişçe gülümseyerek ona dikkat kesildiğinde ortalık daha da olumlu bir havaya dönüşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Hırsızları 2 - "Buz Mavisi Gölge" (Devam Ediyor)
FantasiaÇöl Hırsızları birinci kitapta Beyaz Prens ve diğerleriyle savaşarak, Çöl Şehri'nin hakkı olan varisi bulmasına yardım eden ekibimizi bu sefer daha da karanlık anlar bekliyor. Athena yönetimi anlamaya çalışıp, kendini dış şehirlere kabul ettirmeye...