10 gün önce
Seokjin duyduklarının etkisiyle afallamıştı. Sürekli Taehyung'dan ismini duyması garibine gitmişti. Neden uyurken onu sayıklıyordu ki? Bir de üstüne "seviyorum" gibi şeyler diyordu. Zaten aklı iyice bulanık olduğu için, her duyduğunu ciddiye alacak durumdaydı. Artık etrafındaki insanların duygularını, düşüncelerini kestiremiyordu.Güvendiği insanlar tarafından aldatılıp, hiç beklemediği insanlardan sevgi sözcükleri duyduğu için, hangisinin doğru, hangisinin sahte olduğuna karar verememişti.
İyice doğruldu ve yataktan çıktı. Artık Taehyung'un iyi olduğuna kendince karar verdiğinde, saat sabahın 6'sı olmasına rağmen evden gitmeye karar verdi. Bir süre kimsenin suratını görmek istemiyordu.
Evine gittiğinde hızlıca birkaç eşyayı çantasına yerleştirdi. Ne giyeceği umrunda bile değildi hatta arkadaşlarının onu kontrol etmek için evine geleceğini bilmese, kendini eve kitlerdi. Yanına aldığı birkaç parça eşyanın olduğu çantayı arabasına yerleştirdi. Aslında evinden çok da uzak olmayan ama arkadaşlarının bilmediği bir eve gelmişti. Saat neredeyse 7'yi geçmişken, Jin içeri girmek için zile bastı. Birkaç kez çaldıktan sonra hala bir hareket olmadığı için kuzenini arayarak uyanmasını sağladı. Kuzeni Seunwo ise uykusundan uyandırıldığı için afallayarak yavaşça kapıyı açtı. Az önce Jin ile telefonla konuşmasına rağmen, sanki onu ilk kez görüyormuşçasına şaşırmıştı.
"Jin, ne işin var burda?"
"İçeri girmeme izin vermeyeceksin herhalde?" Jin, kuzeninin şaşkınlığına gülüp aynı zamanda onu kapının önünden itip içeri girmişti. Hala sersem halde Jin'e bakan kuzeni ise hiçbir şey anlamadığı için ayakta öylesine durup anlamsız bakışlar atarak başını kaşıyordu.
"Sen uyumaya devam et sonra konuşuruz."
"Ahh-ha tamam. O zaman ben yatayım...hoşgeldin bu arada." Seunwo yalpalayarak odasına giderken, Jin onun bu haline güldü. Direkt salona açılan giriş kapısının karşısındaki kanepeye boylu boyunca uzandı ve kolunun ensesinin altına atarak tavanla bakışmaya başladı. Neredeyse bir gündür yaşadığı duygu yoğunluğu ve fiziksel yorgunluğu da birleşince yattığı anda uykuya teslim olmuştu.
Öğlene doğru uyandığında, burnuna yemek kokuları gelmişti. Yoğun yemek kokusunun etkisiyle hızlıca yattığı yerden kalktı. Bir anda kalktığı için boyun ağrısını anında hissetti ve istemsiz "ah" diye bağırdı. Kokunun geldiği yöne doğru gitti ve kuzenin mutfakta hazırladığı yemekleri gördü. Şarkı söyleyip bir yandan da minik dans hareketleri yapan kuzeni, arkasında onu izleyen Jin'i fark etmemişti. Bir anda arkasını döndüğünde Jin ile karşılaşınca ürperdi.
"Öf neden ruh gibi geliyosun oğlum? Canım çıkacaktı şurda."
"Benim için mi hazırladın bunları...bayağı uğraşmışsın." Jin yemeklere göz gezdirirken hepsinden bir lokma alıyordu.
"Ayda yılda anca gördüğüm kuzenime güzel yemekler yapayım dedim."Jin ve Seunwo masayı hazırlayıp yemek yiyecekleri zaman, Jin aniden yerinden kalktı. Normalde şu anda okulda olması gerektiği için, arkadaşlarının onu beklediğini unutmuştu. Onları habersiz bırakmamak için Namjoon'a mesaj atmaya karar verdi. Namjoon'un diğerlerine mesajını ileteceğini biliyordu. Mesajı yazıp telefonu kapatacağı sırada aklına Taehyung geldi. Ona da bir şeyler söylemek istiyordu. Yanından kalkıp bir anda kaybolduğu için bir şey söylemesi gerekiyormuş gibi hissetti. Onu tam olarak suçlamak istemese de, bir şeyleri duyduğunu belirtmek istedi. Duyduğu kelimelerin öylesine olmadığını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Sunshine | TAEJİN/VJİN
Fanfictionİyi biri olduğunda içindeki boşluğu dolduracağını sanıyordu Taehyung. Normal olmak için kendisiyle çatışırken kendisinin bile bilmediği diğer kişiliği Seokjin yüzünden onu ele geçirmeye başlamıştı. Yıllardır süren arkadaşlıkları yön değiştiriyordu.