Yavaş yavaş Fethiye'ye ulaştık. Tekneyi marinaya aldık, sabah neşeyle uyandım. Bayramı bekleyen çocuk gibiydim içim içime sağmıyordu.
Önce güzel karnımızı doyurduk, bizi almaya gelen araca bindik ve Baba Dağına tırmandık. Ben hocalarıma sarılırken, arkamdan bakıyordu.
— Sen nasıl uçacaksın?, diye sordum gözünün içine bakarak.
— Aklımda bir fikir var ama, tekneye dönmek lazım, dedi o p.ç gülüşü ile.
— Cihan senin ayarların bozuldu, az kaldı seni ben ayarlayacağım, dedim sinirle.
— Aa sen beni yanlış anladın, ben gayet masum, beni sen uçurursun diye düşünmüştüm, dedi gülerek.
— Ben neyi nasıl anladığımı biliyorum. Skydiving yapıyorsun sıkıntı yok, yamaç paraşütü yaparken mi takıldın, dedim alayla.
— Ben sadece seninle sohbet etmek ve yakın olmak istemiştim. Ben zaten hocayım, dedi tüm ukalalığıyla.
— Kusura bakma ben aylardır bunun hayalini kurmuşum, sen dahil kimseyle uğraşamam. O yüzden, git kendini uçuracak başka birini bul, dedim dil çıkartarak. Hocalardan birisi gördü,
— Hoş geldin deli Nermin'in kızı deli Kum, dedi ve gülmeye başladı.
— Ya hocam kendisi de hocaymış, iş ukalalığa gelince çan çan ama tembellik yapıyor, dedim suratımı asıp.
— Canı seninle uçmak istemiştir konuğunun belki, tıpkı baban gibi, dedi göz kırparak Cengiz Hoca. Cihan soran gözlerle bana baktı.
— Annemle babam sevgiliyken kavga etmişler, annem her şeyi arkasında bırakıp buraya gelmiş, Cengiz'in o zamanki patronları, şimdi artık arada sırada uçuyorlar, annemin arkadaşlarıymış. Annem onlarla çalışmaya başlamış, sonra birgün bir grup gelmiş, annemi birine bağlayıp salmışlar dağdan aşağı. O kişi babammış ve bu dağdan inerken anneme evlenme teklifi etmiş. O yüzden burası hepimiz için özeldir ve ben yalnız atlarım, dedim tek kaşım havada. Ellerini havaya kaldırdı;
— Tamam tamam herkes kendisi atlasın, dedi ve sağ olsun beni saldı.
Atlarken bağırmayı ihmal etmeden aşağı doğru süzülmeye başladım. O kadar çok özlemiştim ki bu manzarayı, ikinci kez "vuuuhuuu" diye bağırdım.
Ayaklarım kuma değişince, tekrar atlamak istedim ama Cihan'ın vakti kısıtlıydı. Cengiz Hocayla vedalaşıp, aynı araçla tekneye geri döndük ve Kelebekler Vadisine doğru yola çıktık. Bu gece orada kalacaktık...
Bu sırada adada genç adam içkilerle avunamayacağını anlayınca karaya çıkıp, kızlarla kendini avutmaya karar vermişti bir gece önce.
Daha önceden genç kızın takıldığı grupta gördüğü, sarışın kıza yanaştı yavaş yavaş. Kız filmde öldüğü için sahneleri bitmişti. Eğlence için adada kalmıştı. Onun için kolay bir avdı. Birazda acitasyon yapınca kızı kandırmak kolay olmuştu. Sabaha kadar teknede takıldılar ama kız ona hiçbir şey ifade etmedi. Üstelik de çok şapşal geldi. Sabah onu bir şekilde sepetledi ve tekrar karaya çıktı.
Çekimlerin başlamasına yarım saat kala, makyajı yapılmış olan, kumral kız kıyıya, yanına geldi. Bugün yine, genç kızın teknesinde çekim yapacaklardı. Zaten filmin bitmesine de az kalmıştı. Sarışın kız öyle demişti. Tabii kumralın dün sarışınla takıldığından haberi yoktu çünkü o saatlerde, o yine çekimdeydi.
Biraz tatlı dil, güleryüzle akşam teknesinde yemek yemeye kızı ikna etti. Kız ona cilveli bir bakış attı ve teknenin yolunu tuttu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Aşk Çocuklar (#Tamamlandı)
General Fiction(5. Hikaye) Geç Gelen Aşk'ın, Bu Defa B'aşk'a'nın ve Geçmişten Gelen Rüzgar'ın çocukları bir hikayede buluştular. Deniz, Peri, Kumsal, Berdan, Baran, Yosun ve diğerleri. Nermin, Demir, Perihan ve Berzan koca koca insanlar olmuşlar. Bakalım onların...