Kahvaltı boyunca tam bir beyefendi gibi davrandı. Laf sokmadı, hafif dozlu espriler yaptı. Hani yeni flörtünüzle ilk defa yemeğe çıkarsınızda, size yanlış bir şey söylemekten, hata yapmaktan korkar ya hah!, aynen öyleydi. Gözlerimin içine bile bakmaktan kaçındı.
Kahvaltı bitti, "ellerine sağlık" deyip sofrayı toplamama yardım etti. Ben kahveleri yaparken de masadan kalkmadı.
Kahvelerimizi içerken yüzüme baktı, ilk defa dikkatli bir şekilde. Sonra;
— Kumsal bu dediğin ihanet ediyorum hissi ne zaman bitecek? Çünkü bende "seni tanımak istiyorum" hissi başladı da, dedi ciddi bir şekilde.
— Cihan ben ne bileyim? Hayatımda ilk defa aşık olmuşum...
— Hee ola ola da Allah'ın kerizine aşık olmuşsun. Sünepe Volkan. Ulan hani ünlü, tuttuğunu koparan bir iş adamı olsa ya da ne bileyim işte aktör, şarkıcı, ünlü sporcu falan, diyeceğim ki "Aga kız haklı dağılalım" ama yapma kızım ya Volkan bu Volkan babasının eteğinin altından dil çıkartır, hareket çeker sonra sen cevap verince de babasının arkasına saklanır, babasını öne sürer, dedi hırsla.
— Cihan sen Volkan'ı bu kadar iyi nereden tanıyorsun, diye çıkıştım en sonunda.
— Bizim çevreden çok hatunla beraber oldu. Oradan biliyorum. Söylentileri kulağıma çok geldi...
— Bak kendin de söyledin "Söylenti" dedim ellerimle tırnak işareti yapıp.
— Kızım ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Herkes yalancı bir senin sümsüşük mü doğrucu, diye çıkıştı bana.
— Bak benim tanıdığım Volkan ana dili gibi İngilizce ve Fransızca konuşan, oldukça gelişmiş bir yemek kültürü, damak zevki olan, işinde son derece başarılı birisi. Tamam gece hayatını seviyor ama benimleyken hiçbir yere gitmedi, dedim işaret parmağımı yüzüne sallarken.
Volkan'ı savunuyordum evet çünkü ona ettiği her hakareti, benim kendi zekamı edilmiş gibi hissediyordum. Ne olursa olsun ben Volkan'ın hep iyi yönlerini görmüştüm, kötü yönlerine ise gözümü kapatmıştım ya da benimleyken kamufle etmişti. Düzeldi, değişti, benim için her şeyden vazgeçti olarak düşünmüştüm.
— Ya kızım yapma tövbe tövbe. Fransa'da babası sayesinde güzel bir konumda iş buldu. Zaten Sorbonne'a da babasının yaptığı yüklü bağışlar sayesinde kabul edilmiştir.
Eh o kadar zaman Fransa'da kalıp Fransızca öğrenemezsen ya moronsundur ya da salak, dedi alayla.— Kültürlü oluşu, seyahati, gezmeyi sevmesi, deyince ben;
— Ee yeter be s.k.c.m şimdi Volkan'ını da, kültürünü de ebesini de Fransızca'sını da ne Volkan'mış be anasını satayım. Herif mal işte mal anladın mı? Seni kendini disipline etmek için kullandı oldu mu? Oh be söyledim rahatladım, dedi gömleğinin yakalarını avuçlayıp çekiştirirken.
— Yani ben geri zekalı mıyım onu mu diyorsun. Çirkin gudubet bir şeyim, erkekler beni beğenmez, beni ancak kullanırlar öyle mi? Kahven de bitmiş, şimdi defol git teknemden derhal git yoksa seni doğduğuna pişman ederim anladın mı dedim, ayağa fırlayıp işaret parmağımla botunu gösterirken.
— Ya kızım lafı bir kerede kıymetlinle değil kulağınla dinle be. Ben öyle mi dedim? Hee çok çirkinsin, çok malsın o yüzden kaç gündür peşinde mecnun gibi dolaşıyorum. O Volkan dallamasına küfür ediyorum. Te Allah'ım ya. Kızım o herif için değmez diyorum anla şunu. Sen ona bir kaç gömlek fazlasın. O babasının eteğinden çıkıp senin eteğinin altına saklanacaktı...
— Hoşt! Kimse benim eteğimin altına giremez, dedim elimi masaya vururken. Bu arada ben ayakta ona kafa tutuyordum o ise bacaklarını açmış, koltuğa iyice yaslanıp, yayılmış benimle konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Aşk Çocuklar (#Tamamlandı)
Genel Kurgu(5. Hikaye) Geç Gelen Aşk'ın, Bu Defa B'aşk'a'nın ve Geçmişten Gelen Rüzgar'ın çocukları bir hikayede buluştular. Deniz, Peri, Kumsal, Berdan, Baran, Yosun ve diğerleri. Nermin, Demir, Perihan ve Berzan koca koca insanlar olmuşlar. Bakalım onların...