— Nasıl yapalım, yukardan aşağı mı gidelim yoksa aşağıdan yukarı mı?, diye sordu neşeyle.
— Nasıl gideceğiz?, diye sordum ağzıma maydonozları tıkarken.
— Şuraya bak heyecandan otluyor su kuşu, dedi kahkaha atarken.
— Ya bi dalga geçme be adam. Anlat nasıl gideceğiz, diye sordum merakla.
— Şimdi Fethiye'de bir arkadaşımın yatı var. Her zaman hazır durur. O şimdi yurtdışında. Ona telefon ettim, beni kırmadı. Onun yatıyla açılacağız ve tekrar aynı noktaya döneceğiz, dedi gülümseyerek.
— Kaç gün?, diye sordum gözlerimi kocaman açıp.
— Aslında bir hafta. Kaş, Kalkan buralarda bir kaç gün kalır, dalarız. Patara ve Kaputaş'ta yüzeceğiz, görmen için götüreceğim... araya girdim.
— Ben oraları gördüm ki. Yüzmek için istedim sadece, dedim sırıtarak.
— Kumsal yemin ederim delisin. Gördüysen daha ne yapacasın acaba kalabalık plajlarda? Onun yerine ben seni Göcek'te boş, kimsenin olmadığı koylara götürürüm, dedi burnumu sıkarak.
— Ben yamaç paraşütü yapmak istiyorum bir de daha önce Kelebekler Vadisine gittim ama vakit yoktu tırmanış yapamadım, onu yapmak istiyorum, dedim ellerimi çırparak.
— Tamam o zaman Patara ve Kaputaş iptal. Peki nasıl yapalım, diye sordu gözlerimin içine bakıp. Tabii ben gözlerimi kaçırdım.
— Aşağıdan başlayalım, dedim tabağıma bakarak.
— Dalmalara doyamadım diyorsun, dedi gülerek.
— Yani koca kış bunun hayalini kuruyorum. Hazır şimdi fırsatını da yakalamışım, değerlendireyim diyorum, dedim gülerek.
— Raftingide listeden çıkartıyorum o zaman, dedi ve kafasında rotayı belirledi.
Ertesi sabah helikopterle Dalaman Havalimanına indik. Oradan bizi özel bir minibüs aldı, hani şu siyah ve büyük olanlardan. Yol boyu didişmekten zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Marinada bizi bekleyen yat babamın imzasını taşıyordu.
— Bu yat bizim atölyeden çıkmış, dedim kocaman gülümseyerek. Burnumu sıktı.
— Akıllı bıdık seni. Evet beni babanla tanıştıran bu yat oldu. Görünce ağzım açık kaldı, kendiminkini sattım babana yenisini yaptırdım, dedi gülümseyerek.
— O zaman karşılaşsaydık, dedim yüzüme baktı;
— O zaman sen çocuk, ben de nişanlıydım, hadi bakalım teknede devam edelim sohbete, dedi ve beni tekneye bindirdi.
Benim ısrarımla yine çöp çektik. Ona kalsa, büyük kamarayı bana vermekte ısrarcıydı ama ben kural bozulsun istemedim. Bu sefer uzun çöpü ben çektim. Teknenin içi annem tarafından dizayn edilmişti, orası kesindi. Onun ince zevki teknenin her yerinde kendini belli ediyordu.
Eşyalarımı kamaraya bırakıp yukarı çıktım. Yolculuğumuz bir buçuk saat kadar sürecekti. Toplamda 21 nokta vardı dalış yapılacak ama kaç tanesine dalış yapabileceğimizi bilmiyordum.
Yukarıdan aşağı indiğimiz için en uç noktadan başladık. İlk atlayışı, kolay olan dalış noktasına yaptık. Hala Kızıldeniz yorgunuyduk ve bu dalış bana dinlence gibi geldi. İkinci noktayı es geçti Cihan, iki kişiyiz gerek yok, dedi. Çoban Burnuna demir attık. Geceyi de belli ki orada geçirecektik.
Menü de yine balık vardı ve o kadar yorgunluğa, mutfağa girdi ve kendi elleriyle hazırladı o balıkları. Gerçekten çok güzel gözüküyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Aşk Çocuklar (#Tamamlandı)
Ficción General(5. Hikaye) Geç Gelen Aşk'ın, Bu Defa B'aşk'a'nın ve Geçmişten Gelen Rüzgar'ın çocukları bir hikayede buluştular. Deniz, Peri, Kumsal, Berdan, Baran, Yosun ve diğerleri. Nermin, Demir, Perihan ve Berzan koca koca insanlar olmuşlar. Bakalım onların...