TEKNE

4.3K 512 93
                                    

Arkamdan koşarak yetişti, kendine çevirdi;

— Bu duydukların aramızda kalırsa sevinirim. Lal ile boşanmamız sır değil ama kürtaj yaptırması, sır, dedi dişlerini sıkarak.

— Şey ben istemeden kulak misafiri oldum, özür dilerim. Üzüldüm yani bebek...

— Bebek bile değildi, daha kalbi atmadan, su damlasıyken, benden habersiz aldırmış. Hanımefendi hazır değilmiş. 28 yaşında acaba ne zaman hazır olacak. Gerçi bu olay bardağı taşıran son damla oldu. Şımarıklıklarıyla beni fazlasıyla bezdirmişti, dedi omuzunu silkerek.

— Yani ben...

— Benim en eski çalışanımı bana sormadan işten attı biliyor musun? Neymiş elbisesini yakmış. Yahu o elbiseden bulurum ama ben Kiraz Abla nereden bulurum söyler misin? Of bizim tekneyi kafam hiç götürecek gibi değil, o gürültü patırtı şimdi beynimi oyacak. Eğer bir mahsuru yoksa, adaya kadar senin teknene gelebilir miyim? Söz sesimi çıkartmadan öyle bir köşede otururum, dedi boynunu büküp, gözümün içine yalvarırcasına bakarak. Başımı sallayabildim sadece.

Kendi teknelerine gitti, bir kaç parça eşya aldı geldi.

— Duş almam gerekiyor da, dedi sonra da sevimli sevimli gülerek. Misafir kamarasını gösterdim ona, teşekkür etti. O duşa girdiğinde biz de halatları çözdük ve demir alarak, yola çıktık. Cihan Beyin teknesi de peşimizden marinadan ayrıldı. Arkadaki tekne Cihan Bey bize geçince iyice cozuttu. Müziği köküne kadar açıp, oynamaya başladılar.

Biraz sonra Cihan Bey duş almış, üzerini değiştirmiş olarak geldi, saçları hala ıslaktı. Güneşe doğru oturdu.

— Sizinkiler coştu, dedim başımla tekneyi işaret ederek.

— Ya şunlardan uzak bir yerlere geçelim n'olursun. İstemediğin ot burnunun dibinde bitermiş, ben bunlardan kaçtım, bunlar dibime girdi yine, dedi gözlerini devirerek.

Başımla takip et beni dedim ve beraber ön güverteye çıktık. Kendini yerdeki minderlerin üzerine bıraktı.

— Bir de lütfen şu sizleri, bizleri, hanımları, beyleri bir kenara bırakalım. Uzunca bir süre beraberiz ve ben açıkçası çok resmiyete gelemiyorum, sevmiyorum, dedi samimi bir şekilde.

— Ben alışmışım...

— Buna da alışırsın. Ee kim bu seni üzen hıyar, dedi kollarını dizlerinin üstüne koyarken.

— Bir yıllık erkek arkadaşım, aynı zamanda da finans müdürüm, dedim bağdaş kurarken.

— Ne! Ne! Sen yanında çalışan adamla mı çıktın? Hiç etik değil. Bak bunu sana yakıştıramadım, dedi ama alay ettiği her halinden belliydi.

— Of ya sen hep böyle her şeyle dalga mı geçersin, dedim dil çıkartırken.

— Yani hep değil ama fırsatını bulursam kaçırmam, dedi yanındaki havluyu bana atarken. Refleks, havluyu havada yakaladım.

— Aslında orası biraz karışık. Bizimle sadece bir yıl çalışması gerekiyordu, babası başka türlü onu işe geri almayacaktı, dedim havluyu yanıma bırakırken.

— Ooo üstelik sorumsuz, dedi ellerini arkasına doğru koyup kendini hafif geriye verdi, şimdi tam yüz yüzeydik.

— Aslında öyle değil...

— Nasıl peki?, diye sordu, bu seferde.

— Çalışkan birisi ama gece gezmeyi ve eğlenmeyi çok seviyor. Senin arkadaki tayfa gibi cuppa cuppa, dıptıs dıptıs, onun en sevdiği havalar. Üstelik onu işe ben almadım, babam aldı, sonuçta şirket hali hazırda babamın şirketi, onun benden daha çok söz hakkı var. Ben sadece çalışanım. Yani kısaca hayat ben planlar kurarken başıma çorap ördü.
Hayatta birlikte olmam, dediğim bir tipe gönlümü kaptırdım, dedim ağlamaklı.

Geç Gelen Aşk Çocuklar (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin