Gece sabaha kadar eğlenmişti. Eve gitti kendini duşa attı. Fazla alkol almamıştı, kokmasın diye. Duştan çıktı, takım elbiselerinden üzerine en çok yakışanını seçti. Üzerine tam oturan, yelekli, gri takımını.
Üzerini giyindikten sonra aşağı indi. Herkes hala daha uyuyordu. Kendine kahve yaptı, verandaya çıktı. Denize karşı, purosunu yaktı ve yine kendini onu düşünürken buldu.
Barda özellikle çok gürültü yapmışlardı. Dikkat çekmek için. Birileri biryerlerde mutlaka görüntüleri paylaşmıştır, diye düşündü. Deniz kızı onu o halde gördüyse, kendince onunla girdiği iddiayı kazanmış olacaktı.
Kendine saygısı varmışmış. Sanki oğlanın kendine saygısı yoktu. Kendine saygısı olduğu için geceleri eğleniyordu ki o. Tabii ki de! Gündüz çalışıyor, gece eğleniyordu. Pazar geceleri de dineleniyordu. O hayatı dolu dolu yaşıyordu.
Purosundan iki fırt daha çekti ve söndürdü. İçeri girdi. Parfümünü sıktı, aynada son kez kendine baktı, gördüğünden memnun olunca, evrak çantasını alıp, evden çıktı.
Şirkete doğru düzgün kimse gelmemişti. Çoğu masa boştu. Kızın odasıda boştu muhtemelen çünkü otoparkta arabasını görmemişti. Hahaha, diye küçük bir kahkaha attı içinden, ondan önce gelmişti.
Ofisine geçti, bilgisayarı açtı ve çalışmaya başladı. Yavaş yavaş masalar dolmaya başladığında, kızın sekreterini aradı. Bir iki evrak çıkarttı imzalatmak için. Tabii ki bahaneydi. Ona kendisini gösterecekti. Sekreter daha gelmediğini, isterse Yosun Hanıma imzalayabileceğini, söyledi. Acelesi yok, Kumsal Hanım gelince haber veririsiniz, dedi ve telefonu kapattı.
Bu deniz kızı neredeydi ki şimdi? Geç kalmıştı...
Abim acil bir ameliyat çıkınca, beni Koray'a bırakıp gitti. Koray, kolumdaki anjiocoathı çıkarttı, bant yapıştırdı ve yataktan kalkmama yardım etti.
— Hadi bakalım küçük hanım, sizi evinize bırakalım, dedi ayakkabılarımı giymeme yardım ederken.
— Koray çok sağ ol. Ben sana daha fazla zahmet vermeyeyim. Bir taksiye biner, şirkete geçerim, dedim utanarak.
— Kızım saçmalama. Abin ne dedi, bu kızıl cadı sana emanet, ben gidiyorum, dedi. Şimdi ben seni...
— Tamam da Koray işin yok mu?, diye sordum uzanıp koltuktan, çantamı alırken.
— Bugün yarım gün çalışıyorum küçük hanım, emrinize amadeyim, dedi gülümseyerek.
— Madem öyle beni şirkete bırakabilir misin? İşim çok onları halletmem gerekiyor, dedim omuzlarımı kaldırıp.
— Daha şimdi, hasta yatağından kalktın ne işi Kumsal, diye hafif çıkıştı.
— Koray bir sürü sipariş var, yetişmesi organize edilmesi gereken. Onları sıraya koymam lazım. Merak etme çok kalmam, dedim başım yana eğip, gülümseyerek.
— Madem öyle, gidelim bakalım, dedi eliyle bana düş önüme derken.
Arabada, en son görüşmemizden beri, benim neler yaptığımı konuştuk. Bana;
— Çok değişmişsin ama özün yine aynı, galiba. Hala biraz asi, hala biraz serseri, dedi yoldan gözünü ayırıp, yüzüme bakarken.
— Yani paket değişiyor ama içerik aynı kalıyor. Sonuçta hem genetik, hem yetiştirilme, hem de çevresel faktörler beni böyle yaptı. Ha eskiye göre sinirlerime daha rahat hakim oluyorum. Uzun zamandır yumruk yumruğa kimseyle kavga etmedim mesela, dedim kendimle gurur duyarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Aşk Çocuklar (#Tamamlandı)
Ficción General(5. Hikaye) Geç Gelen Aşk'ın, Bu Defa B'aşk'a'nın ve Geçmişten Gelen Rüzgar'ın çocukları bir hikayede buluştular. Deniz, Peri, Kumsal, Berdan, Baran, Yosun ve diğerleri. Nermin, Demir, Perihan ve Berzan koca koca insanlar olmuşlar. Bakalım onların...