Ona kısa mı demek istemişti bu kız şimdi. Hah! 1,85'lik boyuyla pek de kısa sayılmazdı ki. Şöyle bir gerindi ve nedensizce kızı öpmeye başladı. Çok güzeldi kız. O da karşılık verince, kafasında kızı götürecek yer düşünmeye başladı. Dudakları ayrılıp da suratının ortasına beş kardeşi yiyinceye aklı başına geldi. Öyle ya bu kız kolay lokma değildi. Çevresindeki diğer kızlara benzemiyordu. Kendi ayağınla gelmesi gerekiyordu, o zorlarsa ters teperdi. Elinden kayıp giderdi minik deniz kızı.
O gece babasının karşısına dikildi. Artık ciddi bir işi olduğunu, para değil ama arabasını ve odasını geri istediğini söyledi.
Babası;
— Ben senin yaşındayken, şirkete otobüsle giderdim. Normal personel kapısından girer, kart basardım. Bırak arabayı, doğru düzgün takım elbisem bile yoktu.
Rahmetli deden;
Yoktan anlamayan, varlığı çabuk tüketir, derdi. Bu konuda çok katıydılar. Ta ki artık müdür pozisyonuna kendi bileğimin hakkıyla geldiğimde, babam araba ve şoför tahsis etmişti bana. Senin gibi barlarda sürtsem beni evden atarlardı.
Ben seni en iyi okullarda okuttum, en iyi eğitimleri aldırdım. Okula o kadar bağış yapmasam acaba senin gibi bir haytayı kabul ederler miydi? Karşılığında ise tek bir şey istedim, şirketi adam gibi yönetmen. Onu bile beceremedin, diye çıkıştı babası.Sinirlenmişti, içerlemişti. O da onun parasını çarçur etmemişti ki. Bölümü birincilikle bitirmiş, üstelik bilindik bir şirkette, gayet iyi bir mevkide iş bulmuştu.
Dilinin ucuna kadar geldi, söylemek için ağzını açtı ama sonra saygısından sustu.
Bunların hepsinin altında yatan bir aile dramıydı aslında. Kendinden oldukça büyük bir abisi vardı oğlanın. Konulan teşhis karşısında aile çaresiz ikinci bir bebek yapmıştı, üstelik tüp bebek. Abisine derman olsun diye dünyaya gelmişti anlayacağınız.
Abisi hayata tutunamayıp, gözlerini kapatınca, annesinin tek dayanağı olmuş. Tüm sevgisini şefkatini ve tabii kaybetme korkusunu ona yönlendirmişti.
Azıcık aksırsa, anında kendini hastanede bulmuştu. Bu yüzden de hastaneleri ve doktorları oldum olası sevmezdi.
Annesi bu kadar şımartınca babası ona karşı daha da katılaşmıştı. Aslında niyeti kötü değildi, çok seversem onu da alır mı Rabbim benden diye endişesindendi katılığı.
İşte böyle böyle büyümüştü. Babası hissettirmeden hep arkasında olmuştu ama o bunu asla bilmedi. Fransa'da bırakamadı onu. Özlemişti, burnunda tütüyordu, nede olsa tek yavrusu, varisiydi onun. Yanına çağırdı, şımarık, haylaz oğlunu.
Oğlan, yine yaptı yapacağını, kafasının dikine gitti, az daha şirket batıyordu. Tabii küçük beyin bir şeyden haberi yoktu. Babası zor da olsa zararı kapattı. Çok sevdiği teknesini satma pahasına da olsa kurtardı şirketini.
Şimdi tekrardan toparlanmışlardı, tekne yaptırmaya karar verdi. Fuar alanına girince Çapanların kızını gördü. Güzeldi, alımlıydı, üstelik babasının şirketini o yönetiyordu. Sonra kendi hayta oğluna baktı. Gözleri kızdaydı. Hemen planını yaptı. Bu kızı gelini yapacaktı, o da oğlunu adam edecekti.
Sabah tüm kızgınlığına rağmen arabasının anahtarını masanın üstüne koydu, ruhsatıyla beraber. İçi el vermedi otobüsle gidip gelmesine. Biraz da işe geç kalır, kızın gözünde iyice serseri pozisyonuna düşer diye de korktu, geri verdi arabasını.
Tek umudu bu kız kalmıştı artık. Haklı olarak şımarttıkları oğullarını adam etmesi için...
Kafamı yavaşça salladım ve masama kafama atarcasına bıraktığı dosyayı açtım. İçinde aldığımız tüm siparişlerin giderleri yazıyordu. Ek maliyetler hesaplanmış, eksikler belirlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Aşk Çocuklar (#Tamamlandı)
Ficción General(5. Hikaye) Geç Gelen Aşk'ın, Bu Defa B'aşk'a'nın ve Geçmişten Gelen Rüzgar'ın çocukları bir hikayede buluştular. Deniz, Peri, Kumsal, Berdan, Baran, Yosun ve diğerleri. Nermin, Demir, Perihan ve Berzan koca koca insanlar olmuşlar. Bakalım onların...