Bazı şeyler yaşanmadan anlaşılmıyordu ama ben yaşasam da anlayamıyordum şu an. Etrafımıza toplanan bedenler bizi izliyordu ama kimse konuşmuyordu. Nasıl hayatta olduğunu anlamadığın Enes bile gayet ciddiydi. Hastane odasında o gün piramitte olan herkes vardı. Onun dışında arkeologlar Marco ve Neri de odadaydı. Onun yanında doktor ve bir polis memuru vardı. Diğerleri benden ve Enes'ten daha iyi oldukları için yataklarda serumlara bağlı olan sadece bizdik."Sen uyanmadan biz polislere her şeyi anlattık ama senin de ifadeni alacaklar Can."dedi İlke ilk konuşan olarak. Hepsinin yüzüne can gelmişti ve hiçbiri Enes'in yan yatakta yatmasını şaşkınlıkla karşılamıyordu.
"Arkadaşlarının anlattığına göre o gece hepsi seni takip etmiş. Neden kazı alanına yasak olmasına rağmen girdin?"dedi polis. İfademi almaya bu şekilde mi başlayacaklardı. Önce kafası koptuğu halde yaşayan bedenden bahsetmiyorduk. Önemli olan benim gizli bir şekilde kazı alanına gitmem miydi?
"Merak etmiştim."dedim.
"Bunun hakkında size yüklü bir para cezası uygulanacaktı ama yaşadıklarınızdan sonra size tevazu gösterildi."dedi Marco bana gülümseyerek. Acaba ona o bahsettikleri El Criatura Maldita'nın yaşadığını söylesem bana böyle gülümseyebilir miydi?
"Enes nasıl yaşıyor? Biri bunun cevabını verebilir mi? Kafası ve kollarının koptuğunu kendi gözlerimle gördüm,gördük. Şimdi sapasağlam oturuyor?"dedim yataktaki bedeni göstererek. Bana göz kırpıp gülümseyince gerçekten fenalık geçirecektim.
"Piramitteki bir şey sizin halüsinasyon görmenize sebep oldu. Orada ne yaşadıysanız hepsi hayal gücünüzün ürünü."
"Ne? Bu saçmalık da ne?"dedim doktora. Tepki veren sadece bendim. Tepki veren neden sadece bendim?
"Arkadaşınız ifadesinde çiçeklerden bahsetti. Arama kurtarma da çiçekleri bize getirdi. Sen de bu topraklarda yaşamış biri olarak biliyor olmalısın. Sanrı çiçeği ileri düzey halüsinasyonlara neden olur. Piramitte kaldığınız süre boyunca bolca maruz kalmışsınız. Bazı olayları beyniniz farklı algılamış."
Doktor konuşuyordu ama ben onu pek dinlemiyordum. Çiçeği bir yerden hatırladığımı biliyordum ama biz görmüştük. Ben El Criatura Maldita'yı bile görmüştüm. Onun nasıl bir canavar olduğunu görmüştüm. Hükümdar Eztli ile konuşmuştum. Maldita'nın tırnaklarını kolumda hissetmiştim.
"Koluma ne oldu?"dedim konuyu bir anda dağıtarak.
"Keskin taşlar seni yaralamış gibi görünüyor."
"Keskin taşlar mı?" Bu soruyu daha çok kendime soruyor gibiydim.
"Can sen Enes'in kafasının koparak öldüğünü söylüyorsun ben ise onun üzerine taş düştüğünü gördüm."dedi İlke.
"Ben de onun göğsünden mızrak gibi bir şeyle vurulduğunu gördüm."dedi Batu.
"Ben ise sadece büyük bir çukura düşmüştüm. Kurtarma ekibi 1 saat daha gelmeseydi gerçekten ölecektim."dedi Enes.
Yani doğru muydu? Hepimiz değişik şekillerde Enes'in öldüğünü mü görmüştük? Gerçekten Maldita yoktu. Ben dinlediğim hikayelere göre onu hayal gücümle mi oluşturmuştum? Bu yüzden mi hikayelerin bire bir aynısı gibi görünüyordu?