Herkesin desteğe ihtiyacı vardır. Daha doğrusu her şeyin desteğe ihtiyacı vardır. Sağlam olması için binanın kolonlara ihtiyacı vardır. İnsanların da kolonla aynı işlevi gören insanlara. Arşimetin de dediği gibi bana bir dayanak noktası verin Dünya'yı yerinden oynatayım. Bir dayanak noktasına ihtiyacım vardı ama bazı şeyler hala olduğu gibiydi.
Şarjı biten telefonumu o dayanak noktası olarak düşünmüştüm. Ne yazık ki olumsuz olaylar her zaman daha da kötülerini getiriyordu. Videoyu kaydedip kaydetmediğini bile anlayamadığım telefonumun şarjı biteli saatler olmuştu.
Gerçekten kendimi evrendeki Murphy kanunlarına en büyük kanıt olarak görüyordum. Hava soğukken üşürdüm ve ertesi gün kalın giyinirdim ama bu sefer de sıcak olurdu. Bir şeyin olumsuz olma olasılığı varsa mutlaka olurdu ve ben bu olumsuzluğu nedense hep buluyordum.
"İstiyorsan Reis Ramon'un evinden elektriği kullanabiliriz. Onun evimde tesisat var."
Manu telefonumu sürekli elimde tuttuğum için gerçekten de ihtiyacım olduğunu düşünmüştü. Ağacın yanından ayrıldığımızda biraz oyalanıp onların evine geçmiştik. Manu ve ailesinin evine geldiğimde fark etmiştim telefonumun şarjının bittiğini.
"Şarj aletim de yanımda değil zaten. Sorun yok."dedim telefonumu çantama koyarken. Şarj aletimi en son gördüğüm yer piramitti. Çantamla birlikte o da Güneş Piramitinde kalmıştı.
"Eviniz eskisi gibi görünüyor."dedim Manu'ya. Bana pijama vermişti. Şimdi ikimiz de eski günlerdeki onun küçük penceresinin önüne oturmuş gökyüzünü izliyorduk.
"Biliyorsun burada hiçbir zaman bir şey değişmez."
"İnsanlar değişiyor ama."dedim elimi pencere pervazına yaslayıp. Bakışları bana dönmüştü ama ben dolunayı izliyordum.
"Hala sebebini bilmediğim bir küskünlüğünüz var. Senin onu affetmediğini söylüyor. Bir insan 13'ünde affedilmeyecek ne yapmış olabilir ki?"
Konu yine aynı kişiye gelmişti. Aslında şaşılacak durum değildi. Üçümüz her zaman beraberdik ve şimdi tabi garip geliyordu ona.
"Sorun affetmek değil. Sadece yanlış zamandı ve sorun çözülmedi işte. Yangından önce olduğu için bir daha hiç konuşma fırsatımız olmadı."
Onu özellikle affetmediğim falan yoktu. Ailemin ölümü benim için en önemli mevzuydu ve onu düşünmemiştim bile.
"Sana onun köye arada geldiğini söylemiştim ya aslında yıllardır uğramıyor. Babası 5 yıl önce vefat ettiğinde Diego bir daha köye uğramadı."
"Pablo öldü mü?" Bunu hiç beklemiyordum. Diego benim çocukluk arkadaşımdı. Küs ayrıldığım çocukluk arkadaşım. Diego köyün eski lideri Pablo'nun oğluydu.
"5 yıl önce vefat etti. Diego o yıl babasıyla üniversiteye gitmek istediği için her gün kavga ediyordu. Pablo ona sorumlulukları olduğunu söylüyordu bu yüzden Diego kabul etmek zorunda kaldı. Zaten biliyorsun annesi de onu doğururken öldüğü için babasından başkası yoktu."
Bunları duymayı hiç beklemiyordum. Diego her zaman başına buyruktu. Ne isterse yapar sonuçlarını düşünmezdi. Üniversiteye gitme gibi bir fikrinin olduğunu hiç düşünmemiştim. Babasının sözünü dinleyecek biri de değildi. Pablo onu kalmaya nasıl ikna etmişti?
"Diego nerede şu anda?"
"Kimse bilmiyor. Onu aylarca aradım ama yok. Sanki yer yarıldı da içine girdi. Bir an öldüğünü-"
"Saçmalama."dedim anında sözünü keserek. Diego ile ne kadar kavgalı olsak da geçmişimden biriydi. "Diego asidir. Kimseyi görmek istemiyordur sadece."