41.Bölüm.....

571 24 0
                                    

Ağlamaktan gözlerim şişmişti...Yerden kalkıp aynaya baktım. Batu'nun bıraltığı izlerin üstünde elimi gezdirdim acısı hala çok fazlaydı dokunmaya cesaret edemiyordum. Yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim. Odaya geri dönmeye korkuyodum. Batu bir anda delirmişti öfkesini kontrol edemeyip başka bir şey yapabilirdi. Odaya girdiğimde etraf karanlıktı görünürde hiç kimse yoktu. Demek gitmişti. Bu kadar kolaydı demek. Aklıma o kadının yanına gittiği yada gidebileceği düşüncesi geldiğinde hem kendime hemde Batu'a sinirlenmiştim. Tenimde bıraktığı iz şimdi daha çok sızlamaya başlamıştı fakat asıl acı bu değildi. Parçalanan kalbimin kırıkları sanki akciğerlerime saplanmış nefes almamı engellemek için çaba harcıyordu.

Odadan çıkıp alt kata indim. Salona geçip televizyondaki kanallara bakmaya başladım belki izleyebileceğim bir film bulurdum. Kanalları bakarken daha öncede izlediğim bir filmle karşılaştım ''Hatırlanacak Bir An...'' bu filmi gerçekten seviyodu aşkı gerçekten çok güzel işlemişlerdi filme. Filmi izlemeye başladım ama aklım filmden çok Batu'nun şuan nerde ve kiminle olduğu sorusuna takılıp kalmıştı. Aramalı mıydım yoksa oturup neler olucağını beklemek daha mı doğru olurdu?

Dün akşam Doruk'la sahilde konuşurken dedikleri aklıma geldiğinde tüylerim yine diken diken olmuştu. O zaman ne yapıcağımı bilmediğim için öylece kala kalmıştım. Sahilde biraz daha zaman geçirdikten sonra ben eve gelmeye karar vermiştim. Doruk beni taksiye bindirdikten sonra taksiciye evin yolunu tarif etmişti. Bunu yapmasına gerek yoktu ama kibar çocuktu işte. Taksi yola çıktığı sırada suzy'nin havladığınï duyunca aynadan bakmıştım.

Doruk kaldırıma yığılmıştı etrafta duran bir kaç kişi koşarak onun yanına gidiyordu. Taksiyi durdurup indim. Doruğun yanına gittiğimde nabzının çok zayıf olduğunu fark ettim yanıma gelen taksi şoförüde Doruk'u kaldırmama yardım etti. Doruk'u taksiye bindikten sonra hemen en yakın hastanenin aciline gittik. Gittiğimiz hastane Doruk'un normaldede geldiği hastaneydi. Doktorunu sorduğumda hastaneye gelmediğini söylediler. İlk Doruk'un dedesini arayıp haber verdim sinrada danışmadaki kızlardan doktoru arıyıp çağırmalarını iztedim. Ben bunları yaparken Doruk acil serviste tedaviye alınmıştı. Hemşirenin yanına gittiğimde kana ihtiyaçları olduğunu söylemişti. Bende kanımın uyduğunu söyleyip kan vermeye gittim.

Soğuktan tenim kızarmıştı normldede damarlarım kolay gözükmezdi hemşirede iğneyi batırdığında damarımı bulamamıştı. Üçüncü deneyişinde damarımı bulup kan almayï başarmıştı. Koluma her enjektörü batırdığında kadïna sövüyodum. Bir insanïn eli nasıl bu kadar ağır olabiliyordu hala anlamış değildim.

Ben kan verme odasındayken Doruk'un dedesi gelmişti ilk Doruk'un yanına uğrayıp sonra benim yanıma gelmişti. Doruk'un hasta olduğunu söylemediğini söyleyip duruyordu. Yaşlı adam perişan olmuştu resmen. Yaşlıydı ama sanki bir anda 10 yıl daha yaşlanmış gibi duruyordu çökmüştü.

Bana teşekkür edip duruyordu. O kadar çok teşekkür etmiştiki kafam patlamak üzereydi. Kolumdaki acıda ponusuydu. Kan verdiğim için başım dönmeye başlamıştı. Hemşire enjektörü çıkardığında olduğum yerde doğruldum ama başım döndüğü için tekrar yatmak zorunda kalmıştım. Doruk'un dedesi bana yemem için bir şeyler getirmeleri için adamlarını görevlendirmişti. Gelen aburcuburlardan biraz yedikten sonra kendimi daha iyi hissetmiştim. Yerimden kalkıp Doruk'un yanına gittim. Doruk ayrı bir odaya odaya alınmıştı. İçeri girdiğimde Doruk baygın gözlerle bana bakıyodu. O an kendimi kötü hissetmiştim. Lösemi denen şey ecelin ta kendisiydi.

Hiç bir şey demeden odanın bir ucunda duruyordum. İçeri giren hemşire serum şişesini çıkarıp yerine kan dolu torbaları koyup Doruk'un koluna bağladı. Doruk bana bakıp sırıtmıştı. '' Neye sırıtıyosun.'' Diye sorduğumda '' Artık bir bedende bütünüz. Baksana kanın damarlarımda dolaşıyor içime kadar işledin..'' demişti. Dedesi ban bakıp sırıtınca yüzümün kızardığını hissettim. Dedesi sonra dönüp Doruk'u azarlamaya başlıyınca odadan çıktım. Dedisi ona hasta olduğunu söylemediği için Doruk'a baya kızmıştı. Kaç saattir hastanede olduğumu bilmiyordum camdan dışarıyı izlediğimde ufukta güneşin ilk ışıkları gözükmeye başlamıştı. Doruk'tan ve dedesinden izin isteyip eve gelmye karar vermiştim. Doruk'un dedesi kendi arabasıyla beni eve kadar bıraktırmıştı. Arabadayken kanımı alan hemşireye iyicene sövmüştüm kolumu çok kötü deşmişti. Zaten tenim hasastı normalde bir defada kanımı aldıkları zaman moraran kol şimdi bildiğim patlıcana dönmüştü.

Ciddi misin ? (!) ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin