Wilson'ın gelişiyle hastanedeki yaşantım daha ilk günden değişmişti. Her ne kadar odamdan çıkmasa da, günlük işlerimi yaparken onun hastanedeki varlığı bana güven veriyordu.
Terapiden henüz çıkmıştım. Hastalar tek tek selam vererek bahçeye doğru yol alırken müdürün yanıma geldiğini gördüm.
"Bay Erwin. Müsaitseniz biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabi müdür bey. Şöyle geçelim."
Terapi odasına girdim. Müdür arkamdan girip kapıyı kapattı.
"Lafı fazla uzatmayacağım Bay Erwin. Uzun zamandır buradasınız. Artık izin kullanmalısınız."
"İzin kullanmak istediğimi sanmıyorum müdür bey."
"Bu sizin karar verebileceğiniz bir şey değil. Durumunuz ile ilgili yeterince bilgiye sahibim. Çalışanlarımın sağlığını düşünmek benim işim. Eve gidiyorsunuz. Tüm hafta sonu evde olacaksınız."
Müdür fazla kararlıydı. Bir şekilde bunu kırmak zorundaydım. Şu an olmazdı. Gidemezdim. Wilson buradayken evde olamazdım.
"Böyle bir kararı ben kendim alabilirim. Kendimi iyi hissediyorum. İzin kullanmak istemiyorum." dedim.
"Bay Erwin. Eve gidiyorsunuz. İki gün. Eşyalarınızı hazırlasanız iyi edersiniz." dedi. Arkasını dönüp odadan çıktı.
Arkasından ben de koşar adımlarla odama çıktım. Wilson'la konuşmalıydım. Bir plan yapmamız lazımdı. Henüz bir planımız olmasa da eve gidecek olmam yapacağımız hiçbir plana uyan bir şey değildi.
Odama girdim. Wilson sandalyeme oturmuş ayaklarını masaya uzatmış gözleri kapalı bir şekilde oturuyordu. Ben odaya girince gözlerini açtı.
"Hoş geldin çaylak! Ben de sıkılmaya başlamıştım." dedi.
"Bir sorunumuz var Wilson."
"Biliyorum. Ama merak etme. Matt bir süre daha benim olduğum yere gelemez." dedi. Ardından kahkaha attı.
"Ben ciddi bir şeyden bahsediyorum Wilson."
Wilson doğruldu. Direklerini masaya koydu. Oturmam için koltuğu gösterdi. İstemsizce koltuğa oturdum.
"Evet dinliyorum." dedi. Ardından ellerini birleştirdi. Kendimi psikoloğa giden biri gibi hissettim.
"Dalga geçme Wilson."
"Anlatmazsan bilemem çaylak. Anlatmaya başlayacak mısın?"
"Eve gitmek zorundayım. Müdür beni izine gönderiyor. İki gün."
"Desene daha ilk günden seninle aynı yatakta uyumak zorunda kalmayacağız."
"Ne yapacağız?" diye sordum.
"Asıl soru bu değil çaylak."
"Asıl soru ne bay çok bilmiş?"
"Asıl soru 'Müdür ne yapacak?' olacaktı."
"Mantıklı. Peki ne yapacak?"
Wilson ayağa kalktı. Odanın içinde volta atmaya başladı.
"Öğreneceğiz."
"Eve gitmek istemiyorum Wilson."
"O zaman deli olduğunu söyle. Yine burada kalırsın ama hasta olarak." dedi. Kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Mystery / ThrillerBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...