''Sessizlik, ölümün habercisidir derler. Ancak o gece hiçbir duygu susmadı. Dolunay bile saygı göstermişti ölüme. Fakat ölüm henüz kararını vermemişti...''
***
(WİLSON)
Müdür yavaşça alkışlamaya başladı.
''Bravo Wilson. Demek sonunda namluyu bana uzatmayı başardın.''
''Son sözlerinin bunlar olması çok acı!'' dedim.
Göz temasını hiç kesmiyordu. Yavaşça yürümeye başladı.
''Kıpırdama!!'' diye bağırdım.
''Ne duruyorsun Wilson? Neden ateş etmiyorsun?'' diye sordu alaycı tavırla.
Sinirlenmiştim. Hemen mermiyi namluya sürdüm. Tekrar uzattım. Fuber kollarını iki yana açtı.
''Hadi. Durma, devam et. Bitir işimi.''
Gözlerinin içine baktım. Korkmuyordu. Hayır! Korkmalıydı. Hemen üzerine yürüdüm. Saçlarından tutup diz çöktürdüm.
''Son sözlerini söyle! Senin onursuzca ölmen gerek belki ama benim seni onurumla öldürmem gerek!'' diye bağırdım.
Önce acı eşliğinde ses çıkardı. Daha sonra kahkaha atmaya başladı. Konuşmuyordu. Sanki benimle alay ediyordu.
''Yap şunu Wilson.'' dedi Thomas.
Bir an için arkama baktım. Ardından tetiği çekmek üzere Fuber'e döndüm. Parmaklarım bir mektubun son satırına gelmiş gibi titredi...
***
(ERWİN)
Gördüklerim karşısında dehşete düşmüştüm. Fuber, tuzağa düşmüştü. Wilson tereddüt bile etmeden Fuber'in gözlerinin içine bakıyordu ve intikam ateşi ile resmen yanıyordu.
Biraz daha iyi görmek için ileri doğru eğildim. Saklandığım yerden çıkmak istemiyordum. Fakat o an olmasını istediğim son şey oldu.
Telefonum çalmaya başladı. Telaşla telefonu elime aldım. Matt arıyordu. Hemen kapattım. Fakat artık çok geçti. Beni duymuşlardı. Kaçmayı düşündüm fakat nereye kaçabilirdim?
Wilson bağırdı.
''Hey kim var orada?!''
Ardından Fuber'e döndü.
''Yoksa çakallarından birini mi getirdin?'' diye sordu.
Fuber cevap vermedi. Anlaşılan o da çok şaşırmıştı.
Wilson, Fuber'in adamına seslendi.
''Hey sen! Git ve orada her kim varsa buraya getir.''
Adam yavaşça bana yaklaştı ve beni fark etmesi çok uzun sürmedi.
''Bakın burada kim varmış?''
Beni yakamdan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı.
Wilson beni görünce şok oldu. Aynı şekilde Fuber'de kahkahalarına ekleme yaptı.
''Görüyor musun Wilson? Bir balık. Hem de karaya vurmuş.'' dedi.
Tek elimi havaya kaldırıp mahçup bir şekilde Wilson'a selam verdim.
''Şey. Selam Wilson.''
''Erwin! Senin ne işin var burada?''
''Geçiyordum uğradım desem kızar mısın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Gizem / GerilimBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...