" O gece, katil hem kendini göstermiş hem de ilk cinayetini işlemişti. Korkunç bir cesareti vardı ve korkuyla besleniyordu. Gerçekten hasta mıydı? Yoksa cinayetlerini işlemek için hastayı mı oynuyordu? Henüz bilmiyordum fakat bunu öğrenmek hiç kolay olmayacaktı. "
***
Elimdeki kağıda uzun uzun dehşetle baktım. Müdürle göz göze geldiğimde benden mantıklı bir açıklama bekler gibi gözlerimin içine bakıyordu. Kağıdı tekrar katladım. Müdüre uzattım.
" Bu korkunç bir şey " dedim.
" Bay Erwin. Bu büyük bir sorun " dedi.
"Daha da önemlisi bu saate iki hastanın dışarıda ne işi var?" diye sordum.
"Biri cinayet işleyip saklanacak kadar akıllı olmalı." dedi.
"Peki ya öldürülen?"
"Henüz kimliğini bilmiyoruz. Yüzü tanınmaz halde. Fakat bulmamız zor olmayacak."
İçeri doğru yürümeye başladık. Dönüp arkama baktım. Yerde yatan cansız beden belki de ben olacaktım bu gece. Katil kapımı çalmış ama ilk cinayetini benimle işlememeye karar vermişti anlaşılan.
Kapıdan içeri girdiğimizde kıyafetlerim sırılsıklam olmuştu. Müdür merdivenin başına kadar bana eşlik etti.
"Bay Erwin. Yarın bu konuyla ilgili yetkililere bir hesap vermemiz gerekiyor. Sizin orada olmamanızı istiyorum" dedi.
"Peki ama neden?"
"Bakın Bay Erwin. Geçmişinizi biliyoruz. Bu konuyla ilgili söyleyeceğiniz herhangi bir şey kanıt olarak kabul edilmeyecektir. Soruşturmayı yanıltmanızı istemiyorum."
Müdür kararlı görünüyordu. Israr edemezdim. Bir bakıma haklıydı ama kabul etmek içimden gelmiyordu.
"Müdür bey. Ben tedavi gördüm ve iyileştim. Bakın şu an buradayım. İyileştiğime inanıp, benim burada çalışmama izin veren devlet, aynı şekilde beni nasıl kanıt olarak kabul etmiyor?"
Sesim yükselmişti. Boş koridorda yankılanan sadece sesim değildi. İyileştiğimi kendime bile tam inandıramamışken, bir başkasına inandırmaya çalışan inancım da yankılandı.
"Bay Erwin. Sizi anlıyorum. Fakat bu olayda olmasanız ne olur? Ne kaybedersiniz? Size bir şey sorulursa sadece ses duydum demeniz yeterli olacaktır. Bunun için şimdiden teşekkür ederim" dedi ve arkasını dönüp odasına doğru yol aldı.
Sinirlenmiştim. Merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başladım. Adımlarımı sert atıyordum. Aklımda mağlup olduğum düşüncesi vardı. Başımda, bir katil ve beni engelleyen, amacının ne olduğu belli olmayan bir müdür vardı.
Odama geldim. Kağıtlar yerde duruyordu. Pencereden giren soğuk hava yüzünden, zaten ıslak olan kıyafetlerim daha fazla üşümeme neden oluyordu.
Hemen pencereyi kapattım. Kapıyı kapatıp üzerimi değiştirmek için dolabı açtım. Temiz bir eşofman alıp giydim. Yatağa girip uyumaya, bu gece olanları unutmaya çalıştım.
***
"Bırakın beni! Ben suçsuzum! Size diyorum aptallar, bırakın beni!"
Bahçede oturup soruşturmanın bitmesini beklerken dışarı gelen bu sesle irkildim. İki polis memuru, bir hastanın koluna girmiş dışarıda duran polis aracına götürüyorlardı. Adam çırpınıyor, gitmemek için elinden geleni yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Misterio / SuspensoBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...