"Korku nedir bay Erwin?"
"İnsanın, fiziksel yada ruhsal açıdan zarar göreceğini düşündüğü için karşılaşmak istemediği tüm durumlardır."
"Peki, siz hiç korkar mısınız?"
"Herkesin korkuları vardır. Bu basit şeyler bile olabilir."
Diğer bir hasta lafa girdi.
"Ben hiç bir şeyden korkmam!"
"Hiç mi?" dedi öteki. Aralarında konuşmaya başladılar.
"Hayır hiç!"
"Bir katilden bile mi?"
Hasta, kollarındaki kasları gösterdi.
"Eğer benimle karşılaşmak isterse onu yerle bir ederim!"
"Bir katilin 'karşılaşmak' isteyeceğini nasıl düşünürsün seni aptal. Onlar hep en zayıf anımızda arkamızdan gelir. Belki boğazımıza yapışır belki de ağzımızı kapatır. Ve biz daha ne olduğunu anlamadan ölmüş oluruz."
"Hele bir gelsin. Yumruğumun tadına bakar!"
Boğazım düğümlendi. Ellerim titremeye başladı. Göğsümün sıkıştığını hissediyordum. Sesler kulağımda çınlıyor, beynimin içinde yankılanıyordu. Gözlerim karardı.
Gerçekten katil böyle bir an mı bekliyordu? En zayıf olduğum, kendimi en yalnız hissettiğim bir an. Eğer öyleyse, şu an yakınımda olmalıydı.
Düşmemek için yanımdaki masaya tutundum. Çok geçmeden birinin beni tuttuğunu hissettim. Sesler uğultu halinde boğuk geliyordu. Bir şekilde sandalyeye oturdum. Zor nefes alıyordum. Ciğerlerime kadar dolan korku kanıma karışıyordu. O yolla bütün bedenimi dolaşıyordu. Kısa zaman içerisinde kalbime ve beynime ulaşmıştı. Artık yoğun bir korkunun, yorgun bir failiydim...
Kendime geldiğimde Matt hemen yanı başımdaydı. Bir şeyler söylüyordu fakat sesi çok boğuk geliyordu. Kısa süreliğine gözlerimi kapatıp açtım. Bayılmış mıydım? Ne olmuştu?
''Doktor? İyi misin?''
Matt'in sesini ayırt edebildiğimde, diğer hastaların da etrafımda toplanmış olduğunu fark ettim. Meraklı gözlerle neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Belki de korkmuşlardı. Endişeliler miydi? Bilmiyorum. Benim için endişelenmelerine gerek yoktu. Ben, belki de onlardan çok daha zor günler geçirmiştim. Üstelik kimse için endişelenmeye vaktim bile olmamıştı. Aynı şekilde benim için endişelenen kimse de yoktu.
''Ben... Sanırım son günlerde biraz fazla yoruluyorum.'' diyebildim.
Gözlerimi açtığımı gören hastalar çok çabuk ilgisini kaybetmişti. Matt onlara döndü.
''Hadi bakalım baylar bayanlar. Bugünlük bu kadar yeter. ''
Hastalar omuz silkti. Belli belirsiz homurdanmalar arasında birer birer odadan çıkmaya başladılar. Yavaş yavaş kendime geliyordum. Yerine gelen hislerimi inanılmaz bir baş ağrısı takip etti. Fiziksel bir acıdan çok daha fazlasını hissediyordum. Ve bu hatırlamak istemediğim anılarımın en başında geliyordu...
''Neler oluyor doktor? İyi görünmüyorsun.''
''Daha iyi olmuştum.''
Başımı tutarak ayağa kalktım. Dengemi bulmak sadece saniyeler sürmüştü. Kapıya doğru ilerlemeye başladım. Tek gözüm kapalı bir şekilde yürüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Mystery / ThrillerBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...