Sabahın ilk ışıkları toprakla buluştuğunda bahçedeydim. Bütün gece uyumamıştım, uyuyamamaştım. Ellerim boğazımda, parmaklarım katilin parmak izlerindeydi. Katil, vücuduma parmak izini bırakarak resmen beni sahiplenmişti. Yıllar önce beni takıntı haline getiren bir psikopat, şimdi bana ulaşmış ve ölümümü bir oyuna, bir saklambaç oyununa çevirmişti. Hiç bir şekilde saklanmama imkan olmamasına rağmen bana saklanmam için fırsat vermişti. Bir kedinin, canını almadan önce bir fareyle oynaması gibi.
Hastane çalışanları birer birer görünmeye başlamıştı. Günlük işlerini yapmak üzere hazırlanıyorlardı. Beni gördüklerinde şaşırmış bir ifade oluştu yüzlerinde. Ben ise hala donuk ve ifadesiz bir şekilde oturuyordum. Önümden geçenler başıyla selam verirken, uzaktan görenlerin kendi aralarında konuştuklarını fark edebiliyordum.
Cebimden bir sigara çıkarıp yaktım. Birazdan bütün hastane personeli vardiya değişimine gidecekti. Dolayısıyla onlar buralarda görünmeden önce odama geçmek istiyordum. Neden burada olduğuma dair söylentiler çıkarabilirlerdi. Hastanede haberler ve dedikodular hızlı yayılırdı.
Matt'in elinde iki bardak kahve ile geldiğini görünce içim biraz olsun rahatladı. Fakat o neden bu saatte uyanmıştı?
"Günaydın Matt"
"Günaydın doktor."
Elindeki kahveyi uzattı. Yanıma oturdu.
"Kaç saattir buradasın?" diye sordu.
"Bilmiyorum. Belki üç. Belki de daha fazla."
"Neden diye sormayacağım."
"Açıklamak çok zor."
Gülümsedi. Kahvesinden bir yudum aldı.
"Sen garip bir insansın Erwin."
"Sanırım öyleyim."
"Bir şey soracağım sana."
"Tabi."
Bana doğru döndü. Dikkatle yüzüme baktı. Sanki soracağı şey ile beni kırmak istemiyordu.
"Bir ailen var mı?"
"Hakkımda çok şey bildiğini sanıyordum."
"Evet. Yani bunu sorduğum için üzgünüm. Sadece bilmek istedim."
"Evet bir ailem var. Yani vardı."
"Peki ne oldu?"
"Hastalandıktan sonra pek görmedim."
"Yani seni terk mi ettiler?"
"Şey. Hayır. Sanırım kendi hayatları yeterince zor. Annem ve babam küçük bir kasabada yaşıyorlar. Bir de kız kardeşim var. Uzun zamandır onlardan bir haber alamadım."
"Üzgünüm. Bilmiyordum."
"Sorun değil. Uzun zaman önce kendimi buna adapte etmeyi başardım. Onlara yük olmaktan kurtardım kendimi."
Matt, yüzü düşmüş bir şekilde tekrar önüne döndü. Birkaç dakika sessizlik oldu.
"Peki senin Matt? Senin bir ailen var mı?"
"Sadece abim var. Biraz sorumsuz biridir. Sürekli para ister. İçki içer. Kendimi bildim bileli başı sürekli beladadır."
"Sanırım bu yüzden bazen akşamları burada olmuyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Mystery / ThrillerBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...