"Sen bir katilsin Erwin!"
"Kapa çeneni!"
"İçindeki sesi susturamazsın Erwin. Öğren artık! Sen var olduğun sürece ben de var olacağım!"
"Seni bir kere yendim! Tekrar yeneceğim!"
"Sen gerçek bir katilsin Erwin! Hadi durma o zaman. Öldür kendini. Bırak ruhun özgür kalsın. Ancak o zaman benden kurtulursun."
"Senden korkmuyorum! SENDEN KORKMUYORUM!"
"Sen korkunun kendisinden bile korkuyorsun Erwin."
Büyük bir çığlık atarak karşımda duran aynaya yumruk attım. Ayna parçaları önümde duran lavaboya döküldü. İki elimle lavabonun kenarına tutundum. Nefes nefese önüme baktım. Başımı kaldırıp aynaya baktım. Kendimi kanlar içinde parçalanmış halde gördüm...
***
Kapının ısrarla çalmasıyla irkildim. Banyodaydım. Yerden kalktım. Elim kan olmuştu. Acıyordu. Kaç saattir buradayım bilmiyordum. Duvarda asılı duran havluyu elime sarıp banyodan çıktım.
Kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu. Sabırsız biri olmalıydı. Tanımadığım bir ses bana seslendi.
"Bay Erwin. Kapıyı açar mısınız?"
Kapıya yaklaştım. Sesi tanımaya çalıştım. Ama kesinlikle tanımıyordum. Ve ben tanımadığım kimseye kapıyı açmamaya çok alışmıştım.
"Bay Erwin."
Kapıya birkaç kere sert bir şekilde vurdu.
"Kimsiniz?" diye seslendim.
"Ben müfettiş Jason NORAN. Sizinle görüşmem gerekiyor."
"Ah. Birkaç saniyenizi isteyebilir miyim?"
"Pekala."
Hemen içeri geçtim. Banyonun kapısını kapattım. Elimdeki havluyu kaldırıp baktım. Çizikler ve kesikler oluşmuştu. Daha küçük bir havlu alıp güzelce sardım.
Kapıyı açtığımda karşımda uzun boylu, iyi giyimli, görünüşünden anladığım kadarıyla benim yaşlarımda bir adam duruyordu. Sol elinde bir çanta vardı. Sağ elini uzatarak selam vermek istedi.
Arkamda olan elimi uzatmak istemiyordum. Bir şekilde görecekti tabi. Bir saniye yüzüne bakıp elimi uzattım.
Şaşırmış görünüyordu. Elini indirdi.
"Geçmiş olsun. Ne oldu?"
"Ufak bir kaza. Önemli bir şey değil."
"Sardığınız havlunun rengine bakacak olursak baya kan kaybetmişsiniz."
"Dediğim gibi. Önemli bir şey değil. Bugün hemşirelerden birine pansuman yapmasını rica ederim."
"İçeri girebilir miyim?"
Kapının eşiğinden çekildim.
"Tabi buyurun."
Müfettiş içeri girdi. Etrafını incelemeye başladı. Yüzünde belli belirsiz bir ifade yoktu. Genel olarak bir tehdit oluşturmuyordu.
"Odanız." dedi. "Baya şirin."
"Teşekkür ederim. Çalışmam için yeterli."
"Ne zamandır burada çalışıyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Mystery / ThrillerBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...