''Bay Erwin!''
Müdürün sesi koridorda çınladı. Başımı ona doğru çevirdim. Hızlı adımlarla yanıma geliyordu. Bir yandan da konuşuyordu.
''Bay Erwin! Sizinle acil olarak konuşmamız gerek.''
Müdür yanıma gelene kadar bekledim. Sinirli görünüyordu. Başımı hafifçe kaldırdım.
''Evet müdür bey? Sorun nedir?''
Gözlerimin içine baktı. Kaşlarını çattı. Sessiz bir şekilde konuşmaya başladı.
''Ne yaptığınızı biliyorum!''
Dişlerini sıkarak konuşuyordu. Hırs ve intikam alma iç güdüsüyle benden bir cevap bekliyordu.
''Ne yapmışım?''
''Benimle oynama Erwin! Ne yaptığınızı biliyorum!''
Bu konuşmanın bir gün yaşanacağını biliyordum. Fakat kendimi hazırlamamıştım. İçimdeki ses, yada siz ne diyorsanız, benden önce karar verip konuşuyordu...
''Güzel. Demek ki herkes her şeyi biliyor. Değil mi müdür bey?''
Müdür yumruğunu sıktı. Önlüğünün cebinden bir kağıt çıkardı. Bana uzattı.
''O zaman bunu da sen bil!''
Kağıdı aldım. Bu resmi bir belgeydi. Kaçan hastalara yardım ettiğim ifadesi verilmişti. Ben okurken, müdür konuşmaya devam etti.
''Sadece Erwin. Sadece bir şahit. Tek bir şahit bile bulsam, seni ve hayatını mahvedeceğim.''
''Biliyor musunuz müdür bey? Eğer ben tek bir şahit bile bulursam, size nefes alacak zaman bile vermeyeceğim. Nitekim benim işim daha kolay.''
Müdür dişlerini sıktı. Kağıdı elimden bir çırpıda aldı.
''Bu iş burada kalmayacak. O lanet olası Wilson denen adamın nerede olduğunu biliyorum. Ve emin ol Erwin. Sen onu uyaramadan, ben ona çoktan ulaşmış olacağım.'' dedi. Ardından, ani bir dönüşle hızla uzaklaştı.
Nefesimi tuttum. Wilson'ın başı beladaydı. Ve evet ona ulaşmam neredeyse imkansızdı.
Hızlıca yürümeye başladım. Bir alt kata inip Matt'in odasına geldim. Kapıyı çaldım.
''Girin.''
İçeri girdim. Matt masasında oturmuş çalışıyordu. Telaşımı anlamış olmalıydı.
''Doktor? Bir şey mi oldu?''
''Matt. Bir sorunumuz var.''
Matt sanki bu anı bekliyormuş gibi gözlerini devirdi.
''Şaşırmadım.''
''Wilson'ın başı belada. Ve ona ulaşmamız lazım.''
''Sakin ol bir saniye. Önce ne olduğunu anlat.''
Kendimi koltuğa bıraktım. Matt durumun aciliyetini bilmiyordu.
''Müdür her şeyi öğrenmiş. Yada anlamış. Bilmiyorum. Kanıtı yok. Şahidi yok. Ve eğer şahit bulursa beni mahvedeceğini söyledi.''
''Sen ne dedin?''
''Bunun ne önemi var Matt!? Wilson'ın yerini bildiğini söyledi. Ve ona ulaşırsa yapabileceklerinden korkuyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Mystery / ThrillerBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...