''Hey! Bunu yapamazsın!''
''Onlar benim eşyalarım! Bırakın onları!''
Sesler koğuşlardan geliyordu. Kısa bir duraklamanın ardından yönümü değiştirerek koğuşlara doğru yürümeye başladım.
İçeri girdiğimde koğuş darmadağın olmuştu. Hastaların arasında, kimseyi dinlemeden aceleyle ve çatık kaşlarla bir şeyler arayan iki kişiyi gördüm. Onları daha önce hastanede hiç görmemiştim.
''Neler oluyor?'' diye sordum. Hastalardan biri cevap verdi. Sinirli olduğu her halinden anlaşılıyordu.
''Bu iki serseri eşyalarımızı karıştırıyor. Her şeyi dağıttılar. Şu hale bak!''
Gerçekten de koğuş savaş alanına dönmüştü. Dağılmadık bir şey kalmamış, dolaplar tamamen dökülmüş, her yeri aramışlardı. Dağılacak başka bir şey kalmayınca odanın ortasında durdular. Etrafa son bir kez baktılar. Ardından birbirlerine dönüp başlarıyla onayladılar.
''Gidelim.'' dedi biri.
Kimseye bakmadan hızlıca odadan çıkarlarken önlerini kestim. Yanımdan geçmek isterlerken omuzlarından tuttum. Duraksadılar. İkisi de başlarını hafifçe çevirerek önce ellerime sonra yüzüme baktılar.
''Baylar. Sizi tanıyor muyum?''
''Çekil önümüzden.'' dedi sağımdaki adam sakince.
Bir adım geriye attım. Geri çekilmiyordum fakat ikisini de karşıma alabileceğim bir mesafeye geçmiştim. Çatık kaşları iyice çatılmış, sanki birazdan beni ezip geçeceklermiş gibi duruyorlardı.
''Benim sorumluluğumda olan bir yeri böylesine dağıtıp gidemezsiniz.''
Solumdaki adam üstüme yürüdü.
''Yerinde olsam gitmemize izin verirdim.'' dedi. Hırladı. Yumruğunu sıktığını görebiliyordum. Sakinliğimi korumaya çalışıyordum.
''Ya, demek öyle?'' diye sordum. Sadece bir cevap alana kadar vakit kazanmaya çalışıyordum.
''Şüphen olmasın.'' dedi diğeri.
İkisini de kısa bir süre süzdüm. Hastaların bizi sessiz bir şekilde izlediğinden emindim.
''Belki de geliş amacınızı öğrenirsem, aradığınız şeyi bulmanıza yardımcı olabilirim. Öyle görünüyor ki, aradığınız bir şey var. Bu şekilde bulamayacağınız çok açık.''
''Çekil git yoksa seni böcek gibi ezerim!'' dedi solumdaki. Omzuma hafifçe vurdu.
Daha ne olduğunu anlamadan, adam kendini yerde buldu. Birden bir gürültü koptu. İstemsizce bir iki adım geriledim.
Hastalar adamların üzerine atlamıştı. Vurmaya çalışıyor, bağırıyorlardı. Kısa bir hengameden sonra zar zor ayağa kalkan adamlar koşarak uzaklaştılar.
''Gidin buradan!''
''Arkanıza baktığınızı görmeyeyim!''
Şaşkınlık içerisinde onları izliyordum. Üstlerini düzeltiyorlar, aralarında konuşup gülüyorlardı.
''İyi ki geldin doktor!''
''Madem bunu yapabiliyordunuz? Neden şimdi?'' diye sordum. Gerçekten, 'Neden?'.
''Hastane kuralları gereği şiddet uygulamamız bize ceza olarak dönerdi.'' dedi biri.
''Eee? Şimdi ne yaptınız?'' diye tekrar sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE
Misteri / ThrillerBen kimim? Zihnimin en ücra köşesinde bile benliğime dair hiçbir şey yok. Her gün boş bir sayfaya kimliğimi ilmek ilmek dokuyorum. Tanrı'nın bana verdiği bu hediye yavaş yavaş sonum oluyor. Kendime yardım etmektense, benimle aynı kaderi paylaşan...