1 ; wounds in my soul

1.1K 84 102
                                    

İki deli

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki deli.

Gecenin bu saatinde, bir çatıda oturan iki deli vardı. Sema griydi, ona eşlik edenler ise biraz daha açık bulutlar ve birkaç yıldızdı.

Biliyor musunuz, aslında yıldızlar birer ateş topuymuş, bazen güneş kadar sıcak olabiliyorlarmış. Bana bunu yanımdaki kişi söylemişti. Sürekli siyah giyinen ve hep sigara içen kişi. Nasıl tanıştığımız aklımda hâlâ soru işaretiydi, ben bile tam hatırlamıyorum nasıl tanıştığımızı. Herhalde yine çatıda karşılaşmıştık.

O zaman da aynıydı, orta uzunluktaki kahve saçları rüzgâr tarafından savruluyordu ve şimdiki gibi üzerinde siyah kazak vardı, yine ona eşlik eden siyah kot ve siyah kot ceket. Kaşında bir çizik ve dudağında piercing vardı, bu görüntüsü tam bir sokak serserilerini andırırken öyle olmadığını biliyordum. Sadece serseri olmadığını biliyordum, başka hiçbir şeyi bilmiyordum.
Ailesi var mıydı, ne iş yapıyordu, sevgilisi var mıydı mesela. Sorsam da cevap alamazdım, yine sigarasını içer ve cevap verme gereği duymadan gözlerimin içine baka baka işaret parmağıyla sigarasının külünü ayaklarımızın ucuna düşürürdü.

İnce, esmer parmakları arasında tuttuğu zehirli dalı dudakları arasına yerleştirdi. Tam karşımızdan rüzgâr vuruyordu yine bedenlerimize. Titriyordum, ama beni titreten şey bu soğuk değil, çatıda oturmamız ve hatrı sayılır bir manzaraya sahip olmamızdı. Korkmuyor değildim ama yanımda olduğu için içime güven doluyordu, umursamamaya çalışıyordum. Daha bir aydır tanıdığım birinin yanında güvende hissetmem ne kadar normaldi peki?

Bir süre sonra başını bana çevirdi, parlak ama yorgun gözleri yüzümde bir süre gezindi. Aklından neler geçti bilmiyorum, herhalde soğuktan bembeyaz kesilmiştim. Dudaklarım morarmıştı belki de. Ama onun dudakları kırmızıydı. Dudaklarındaki dal duruyordu hala, tam piercinginin yanındaydı. Ucu kırmızıydı, geldiğimizden beri içtiği altıncı sigaraydı. Bağımlı mıydı kestiremiyordum, sadece sıkıntıdan bu kadar çok içiyordu. Yoksa yanında paket taşımadığı zamana da şahit olmuştum. Bu da benim için ilklerden biri olarak tarihe geçmişti.

Bedenini geriye attığında gözlerimi üzerine diktim, ne yapacağını merak etmiştim. Kollarını uzatıp ceketini çıkardığında tekrar yanımda bitmişti. Bir şey dememe izin vermeden omuzlarıma bıraktı kumaşı. Bir şey demedim, zaten desem de itiraz kabul etmeyecekti. Sorduğum şeylerin sadece işine gelen kısmına cevap verip çoğunlukla beni cevapsız bırakıyordu, aynı zamanda itiraz da kabul etmiyordu. Ne yaparsa kabul ediyordum. Aynı zamanda başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Kelimeler dudaklarımdan fırlamıştı istemsizce.

"Neden bu kadar çok içiyorsun?"

Güldüğünü duydum, başımı ona çevirdim. Gözlerimin içine bakarak ağzındakinden derin bir nefes çekmişti. İnadıma yaptığını düşündüm ama sadece kendi halindeydi şu an. Titredim, karşımdaki görüntü çok cazip gelmişti bana o an. Ama o, dudaklarından aldığı dalı benim dudaklarım arasına koyduğunda dudaklarını birbirine bastırmak zorunda kalmıştım. Ne yapıyordu?

Night CigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin