5 ; friendship issues

497 66 18
                                    

"Derdin neydi ki gece gece? Ya yakalansaydın?" Şişirdiğim yanaklarımı bıraktım. Renjun tarafından azarlanmak hayatımda istediğim en son şey olabilirdi. "Renjun özür diledim ya işte." Pişmanlıktan sesim kısık çıkmıştı, önümüzde dolaşmayı bırakıp tam karşımda durdu. "Gerçekten..."

"Jun, bence bu kadar üstüne gitme. Oldu bitti." Jaemin beni kurtarmak için lafa girdiğinde omuzumu sıkmıştı. Ah Jaemin... Seni bir tık daha sevdim. Kahve ısmarlayacağım bir ara sana. "Hadi ama Jaemin, annesi bana emanet etti ve eğer ceza alırsa suçlu ben olurum."

"Ama sonuç olarak bazı şeyleri kavrayacak yaşta. Eğer bir daha yaparsa o zaman çekersin saçını. Ben de yardım ederim sana." Umut dolu gözlerimi Renjun'e diktiğimde Jaemin'in de benden farkı olmadığını gördüm. Renjun'in irisleri anlık bir parlamayla bizde dolaştığında yanıma yaklaşmış ve işaret parmağını önümde sallamıştı. "Bu son."

Ağzımı açmama izin vermeden kendi bölmesine ilerlediğinde tuttuğum nefesimi dışarı verdim. "Salağın tekiyim." Evet evet, kesinlikle öyleydim. Renjun ne yapsa yeriydi. Jaemin biraz daha yanıma yaklaşıp yanağımı sıkmıştı. "Takma bu kadar. Klasik Renjun, üzerine titriyor işte." Başımı salladım, Jaemin de ayağa kalkmıştı. "Gel dışarı gidelim." Beni kolumdan tutup kaldırırken peşinden gittim.

Bugün dersimiz olmadığı için şanslıydık, gün boyu oturabilirdik. Ama Yukhei basketbol oynamaya gitmişti. Renjun de ders çalışırdı belki, bilmiyorum. Geriye Jaemin ve ben kalmıştım. Biz de yurdun girişteki merdivenlerinde oturma kararı almıştık. Genelde buraya otururduk. Akşam güneşi hep olduğumuz tarafa gelirdi ve dürüst olmak gerekirse kar, bir bardak kahve ve gün batımı bizim benzinimizdi.

"Anlat, biliyorum seni. Boşu boşuna gitmezsin bir yere sen." İç çekip ellerimi dizlerime koydum. Anlatsam başka şeyleri de anlatmak zorunda kalırdım. Ama anlatmazsam da içime dert olurdu. Şu sıralar gerçekten de dertleşecek birine ihtiyacım vardı ve Jaemin gayet iyi bir seçenekti.

"Biri var. Sürekli siyah giyen, hep sigara içen." Karışmış aklıyla bana bakmaya devam ederken iç çektim. "Çok bilgili biri. Yani, bence. Dediği şeyler beni de düşünmeye zorluyor. Hep çatıda karşılaşıyoruz." Jaemin de benim gibi karşıya bakıyordu. Kahverengi saçları yumuşak gözüküyordu, rüzgâr önden vurduğu için saçı garip bir şekilde havalanmıştı. Gülme isteğimi bastırıp devam ettim.

"Dün akşam da oraya gittim çünkü o mahalleye bizden başka kimse gelmiyor. Tahmin ettiğim gibi o da oradaydı. Sadece yardım etmek istedim ona." Bakışlarım küçük bir çocuk gibi parmaklarıma kayarken iç çekmişti. "Eğer seni bilgilendiriyorsa ya da sana bir şeyler katıyorsa ondan uzak durma. Ama nasıl biri olduğunu bilmiyorsan-"

"Hayır, biliyorum. Tam bir serseri gibi gözükebilir ama gerçekten çok iyi kalpli. Dün de şahit oldum buna." Dersinden çıkan öğrenciler yurda gelirken birkaç tanesine selam vermiştik. Jaemin de saçlarını geriye atıp karşımızdaki bulutlara bakmıştı. "O zaman sorun yok. Ama biliyorsun, bir şey olursa bana anlat, döverim onu." Ellerini yumruk yapıp göğsünde tutmuştu. Bu haline güldüm, kendi kendine yumruk atıyordu havaya. "Üzgünüm ama senden büyük ve dövebileceğini zannetmiyorum."

"Yukhei'ye söyleriz o zaman." Akılcı çözümüne karşı ona göz kırptım. Gülümseyip birkaç saniye ayaklarıma baktım. "Sınavlar başlıyor ha?" Jaemin üst bedenini sallayarak omuzuma vurduğunda iç çektim. "Evet. Umarım haftaya eve gidebilirim, kalmazsam tabii."

"Saçmalama ya, çalışıyorsun o kadar. Gidersin. Hatta hepimiz gideriz." Zaten tatil dediğimiz bir haftaydı ki o da bize büyük bir nimetti. "Ah, dur." Elini cebine atıp titreşimde olan telefonunu çıkardı.
"Yukhei çağırıyor. Maça girmiş yine. Gidiyorum o zaman, gömerler bunu. 45 dakikaya geliriz."

Night CigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin