25 ; lies told

394 55 12
                                    

Suyun içindeyim, boğuluyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Suyun içindeyim, boğuluyorum. Kimse yok, aşağı çekiliyorum-

"Lena uyanır mısın?" Sağ elimi kavrayan sıcaklığı hissettim, gözlerimi açarken alnımdaki ıslaklığı fark ettim.

"Kâbus görüyordun galiba." Gözlerim önce yorgun yüzüne, sonra da elimi tutan eline takıldı. Duygu barındırıyordu, meraklanmış gibiydi. Sağ elimi kendime çekerken üzerimde ince bir örtü olduğunu fark ettim. Alnımda ıslak bir bez vardı, sehpanın üzerinde ise kutu kutu ilaçlar ve birkaç iğne. Kaçırıldım mı diye düşündüm bir an.

Gözleri boşta kalan eline kaydı, yutkunduğunda doğruldum ve başıma keskin bir acı saplandı. Alkol böyle bir etki yapıyordu demek ki, bir daha asla içmeyecektim. Alnımdaki bez kucağıma düştü, ayaklarımı aşağı sarkıttım. Dün gece silik bir şekilde olsa da aklımdaydı.

Beni sev demiştim ona.

Aklıma dolan şeylerle ayağa kalkarken gözüm masanın üzerindeki kutulara takıldı. Gece boyu başımda mı beklemişti? Zaten kim olsa aynısını yapardı, kendimi kaptırmamam gerekiyordu. İnsandık ve bu gece de merhamet duygusu baş göstermişti demek ki o soğuk kalbinde. O da çöktüğü yerden kalkarken üzerimdeki mavi pijamaları gördüm, üzerimi değiştirmiş olmalıydı. Utanacak bir şeyim yoktu, sadece garipsemiştim. O da peşimden gelirken bir anda arkamı döndüm, o da benimle beraber durdu. Kuyruğum gibi peşimde mi dolaşacaktı?

"Lavaboya gidiyorum, gelecek misin?"

Anında yüzü kızardı, esmer teninden bile belli olmuştu bu. Onu orada bırakıp merdiveni çıktım. Dün akşamdan sonra ne olacaktı bilmiyordum, içimde kalan her şeyi boşaltmıştım. Pişman değildim ama bu saatten sonra aramızdaki adı koyulmamış ilişki nerelere sürüklenecekti merak ediyordum. İlişki de denmezdi aslında. Açık açık beni sev demiştim ve biliyordum ki bunu sarhoşluğa bağlayacak biri değildi. Elbet gerçeklerle alakası olduğunu biliyordu.

Aynada kendime baktım. Saçım dağılmıştı, dün ağladığımdan yanaklarımdaki gözyaşları kurumuş ve iz bırakmıştı. Zombi gibiydim. Yüzümü yıkadım ve banyodan çıkıp tekrar aşağı indim, Donghyuck az önce yattığım koltukta oturuyordu. Bacaklarını açmıştı ve dirseklerini de bacaklarına koymuştu. Ellerini birleştirmişti, bir şeyler düşünüyor gibiydi.

Zaten o hep düşünüyordu. Aklında dönüp dolaşan şeyler sürekli düşünüyordu ve bundan zevk alıyor gibiydi. Ben ise o basit öpücüğü düşünürken bile kafayı yemiş gibi hissetmiştim.

Onun sol tarafındaki koltuğa oturdum ve dizlerimi kendime çektim. Bileğimdeki tokayla saçımı topuz yaptım ve onun gibi sehpayı seyretmeye başladım. Amacı neydi anlayamıyordum. Belki de onun gözünde yolunu kaybetmiş küçük bir kız çocuğuydum, ama pusulam o olursa hiçbir sorunum kalmazdı. Gerçi o da kendi pusulasını bulamıyordu ya.

"Tedaviye başladın mı?" dedim soğuk sessizliği ilk ben bozarak. Başını kaldırmadan onayladı, sevindim. Bir şeyleri başarmak istemesi hoşuma gitmişti. Ama bu işin sonunda ne olacaktı bilmiyordum, iyileşir miydi, yoksa tedavisine devam etmek için benimle tüm iletişimini koparması mı gerekirdi? Gitmesini istemiyordum, kalbi zaten bana uzakken bedeninin de uzak olmasını istemiyordum. Ondan uzak olduğum düşüncesi bir hançer gibi saplanıyordu göğsümün orta yerine.

Night CigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin