2 ; about life

680 69 8
                                    

Ben hayatımı değiştirmeye çalışmıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben hayatımı değiştirmeye çalışmıyordum. Önüme ne gelirse kullanıyor, işime yaramayanı atıyordum. Ya da belki o gücü kendimde bulamıyordum. Birinin bana yardım etmesi lazımdı. O yardım bana bilgili biri tarafından gelmeliydi, benimle yaşıt olan arkadaşlarımdan birinden değil mesela. Onu örnek almalıydım, onu kendime rol modeli seçmeliydim. Ama bana yol gösterebilecek biri yoktu şu an, kendi yolumu kendim bulmalıydım.

Etrafıma bakarken yüzümü buruşturdum. Dünya gerçekten de berbattı. Karşımdaki adam çocuk kaçırma yüzünden buradaydı. Peki ya ben? Adama bilmeden yardım ettiğim için yanı başımda polisler bekliyordu.

Baştan alayım.

Renjun'le odalarımıza çekilmiştik, ders yapıyorduk. Sonra bana acıktığını söyledi. Market sırası bende olduğu için üzerimi değiştirip yurdumuzum pek de uzağında olmayan markete belirledim rotamı.

Buraya kadar her şey normaldi. İki gazoz ve bilmem kaç paket erişte aldım. Sepetime çikolata da eklemek istedim, rafların arasında dolaşmaya başladım haliyle. Sonra bir ses duydum, adamın biri yanıma geliyordu. Kaşlarımı çatmış ona bakarken bana gülümsedi. "Kızıma kek alacağım, kekler nerede acaba?" diyerek sohbeti başlatmıştı. Ben de hiçbir şeyden şüphelenmedim tabi, beraber keklerin olduğu yere giderken "Polis!" diyerek bizi durdurmuşlardı ve ben de adamla beraber çocuk kaçırıyormuş gibi gözükmüştüm. Yani, sonuç olarak buradaydım.

Gün geçtikçe, dediği şeylere biraz daha hak veriyordum. Dediğim gibi, insan sarrafıydı benim gözümde. Belki ara sıra ona dertlerini anlatırdım, o da bana. Ama anlatacağını düşünmem saçma geldi, çünkü o hep düşünüyordu. Tanrı'ya anlatıyordu belki dertlerini.

Dünya gerçekten de berbat bir yerdi, bir insan neden böyle bir şey yapardı ki?

Sağ tarafımda duran polise çevirirken bakışlarımı, derin bir nefes aldım. "Bakın polis bey, suçsuz olduğum ortada niye hâlâ buradayım ki?" Polis neredeyse otuzuna basmıştı, buna rağmen sabahtan beri 70'likler gibi davranıyordu. "Biliyorum canım. Sadece reşit değilsin ve reşit olan biri gelmeden gidemezsin."

Şimdi gerçekten bitmiştim. Çevremdeki kimse reşit değildi. Yukhei'i çağırabilirdim, koca bedeniyle kimse bir şey fark etmezdi ama kimliğine bakarlarsa yine buradan çıkamazdım. Elimi cebime atıp telefonumu çıkardım. Rehbere girdim ve tüm isimlere baktım.

Huang Renjun, reşit değil.

Na Jaemin, reşit değil.

Lee Jeno, reşit değil.

Babam, reşit olmuştu bile bilmem kaç yıl önce. Ama elbette ki Busan'dan buraya benim için gelmezdi. Gelse bile başımda nöbet tutardı. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Kimsesiz olduğum anlardan birindeydim şu an. Gecenin 11'inde karakollardaydım. "Ee, gelmeyecek mi kimse?" Genç ama ruhu yaşlı polisin sorusuyla başımı sağa sola salladım. "Hayır. Üniversite öğrencisiyim ve çevremdeki kimse reşit değil."

Night CigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin