Buraya okuduğunuz tarihi ve saati yazabilirsiniz.
Uykumda bir anda sıçrayarak uyandım. Kâbus falan da görmedim ancak yine de uyandım. Başımı hemen yan tarafımda olan pencereye çevirdim. Perde kapalı olduğu için dışarıyı göremiyorum ancak dışarıdan perdeye vuran ve perdeyi turuncu yapan loş ışıktan daha tam olarak güneşin doğmadığını anladım.
Yattığım döşekten kalkıp yattığım yere yakın olan balkon kapısına yöneldim uyku mahmurluğu ile. Birkaç adım atınca kolum balkon kapısının koluna çarptı. Kolu tuttum ve sessiz olmaya özen göstererek yavaş bir şekilde kapıyı açtım. Balkona doğru bir adım atınca yüzüme vuran sıcak hava ile gülümsedim.
Balkona tamamen çıkıp kapıyı kapattım ve balkon demirlerine tutundum. Ellerimi demirlerden çekip iki yanıma doğru açtım. İçime derin derin birkaç nefes çekince burnuma bazı güzel kokular gelmeye başladı. Kendimi rahat bırakıp güzel kokunun kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışarak etrafıma baktım. Tutunduğum demirlere asılmış olan çiçekleri görünce şaşırdım. Girerken hiç de fark etmemiştim bu çiçekleri. Elimi uzatıp çiçeklere sürttüm ve daha sonradan elimi burnuma götürünce içim yine çok güzel olan bu kokuyla doldu.
Bir anda gelen bir hapşırma hissiyatı ile burnumu dirseğimin iç kısmına doğru götürdüm. Sessiz bir şekilde hapşırmaya çalışsam da biraz sesli hapşırdım sanarım. İçeriden bir kaç kere kıpırdanma sesi duydum. Cemre kesin uykusunda dönüyor. Biraz daha balkonda durup odaya geçtim. Cemre uyuyordu. Bende yerdeki döşeğe yattım ve yastığımın yanındaki telefonu elime aldım. Saat 5' ti. Birazcık telefonla oynayıp tekrardan saate baktım ve telefonu kapatıp yastığımın yanına koydum.
Kafamı yastığa koyduğumda telefondan dolayı uykum açıldığı için uyumam biraz zor olmuştu ama sonunda uyudum. Sabah uyandığımda Cemre hâlâ uyuyordu. Kız da ne biçim uyku varmış mübarek hâlâ uyuyor. Döşekten kalkıp Cemre' nin yatağına gittim ve kenarına oturdum. Parmağımı burnunun ucuna sürünce eliyle elime vurdu. Uyku mahmurluğu içinde elime vurduğu için çok canımı acıtmamıştı.
Gülerek kenara çekildim ve döşeğin üstündeki pike ve yorganı kenara aldım. Döşeği sarıp topladım ve pikeyi de katlayıp yastık ile beraber döşeğin üstüne koydum. Döşeği kenara çektim nereye koyacağını bilmediğim için. Cemre'nin yatağının kenarına gelerek yüzüne baktım. Sanarım uyanacak çünkü eliyle gözlerini ovuşturmaya başladı.
Ben onu izlerken yattığı yerden doğrulup esnedi.
- " Günaydın. "
Ben Cemre'ye günaydın dedim ama kız daha uyanamadı. Sarhoşlar gibi olduğu yerde sallanıyor. Gülerek omuzlarından tuttum ve ileri geri sallamaya başladım. Ben onu sallarken o ise benim omzundaki elimi itmeye çalışıyordu. En sonunda dayanamadı ve birden bağırdı.
- " Çiçek yeter artık başım döndü yaa. "
Cemre'nin omuzlarını bırakıp odadan koşarak çıktım. Benim arkamdan o da koşarak çıktı. Gördüğüm kadarı ile annem ile Selma teyze kahvaltıyı hazırlarken babamlar da balkonda oturuyordu. Cemre arkamdan gelirken koşarak mutfağa oradan da balkona geçtim. Hızlıca Erkan amcanın arkasına saklanırken onlar bize şaşkın bir şekilde bakıyorlardı. Erkan amcanın arkasına geçince hızlı bir şekilde konuşmaya başladım.
- " Erkan amca senin bu kızın beni öldürecek yardım et. "
- " Çiçek yine ne yaptın da kızdı acaba kızım. "
- " Erkan amca sadece uyandırmak amacı ile parmağımı burnuna sürttüm ama hemen kızdı. "
Erkan amca ile babam benim endişeli ve hızlı açıklamama kahkaha attılar. Ben burada kendi canımın derdine yanayım onlar gülsünler vallaha. Ohh ne alâ memleket. Cemre babasına doğru yaklaşınca aniden bana atılacağını anladım. Sonuçta kaç senelik arkadaşım tanımam lazım. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Babasının arkasına doğru gelip benim üzerime atlayacağı sırada hemen babamın arkasından geçip mutfağa annemlerin yanına koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE AŞKI
Teen FictionNerden bilebilirdim ki başka bir eve taşınmanın beni rüya gibi güzel bir hayata götüreceğini. Biraz daha büyüdüğümde bu zamanları hatırlayıp iyi ki diyeceğime o kadar eminim ki.