Derin Göktaş
Eva gittiğinden beri odanın içinde öfkeyle dönüyor, sakinleşebilmek için derin nefesler alıyordum ama pek faydası olduğunu söyleyemezdim.
Yaptığımız konuşma tekrar tekrar zihnimde canlanırken ondan çok kendime öfkelenmeye başladım.
Aptal kalbime laf geçiremediğim için düştüğüm duruma baktığımda, göğüs kafesimde onun için çırpınan organı söküp alma isteğim çoğalıyordu.
Eva'nın karşısında kuyruğumu dik tutmuş olsam da haklılık payının olduğunu biliyordum. Ayaz'ı sevdiğimin farkındaydı ve kendince ilişkisini koruyordu.
Her ne kadar onun için tehdit oluşturmasam da, sonuçta sevdiği ve ilişkisi olduğu adamı seviyordum.
Kendimi düşürdüğüm durum için bir kez daha öfkelenirken yurt odasına sığamayacağımı anladım.
Üstüme gelen duvarların arasında daha fazla sıkışmamak için hızla siyah eşofman takımımı giyindim. Sırt çantama telefonumu ve cüzdanımı attıktan sonra odadan çıktım.
Aceleci adımlarımla asansöre bindiğimde aldığım nefesler yetmez olmuştu. Sonunda yurt binasının kapısından çıktığımda temiz havayı ciğerlerime doldurdum.
Az önceye göre biraz daha rahatlamış hissetsem de buradan kaçmam gerekiyordu. Her şeyden, herkesten, hatta kendimden bile kaçmak istiyordum.
Tam yurdun giriş kapısından çıktığım sırada kolumu tutan elle durmak zorunda kaldım.
"Derin?" Eray soru sorarcasına yüzüme bakarken başımı iki yana salladım.
"Gitmem lazım."
"Birine bir şey mi oldu?" Endişeyle konuştuğunda başımı iki yana salladım.
"Uzaklaşmak istiyorum." Dediğimde halimi anlamış olacak ki yürümeye başladı.
Kolumu tuttuğu için bende onunla birlikte yürümek zorunda kaldım.
"Ne yapıyorsun?" Derken sesim hissettiğim kadar güçsüz çıkmıştı.
"Seni yalnız bırakacağımı düşünmedin herhalde?" Ben sessizliğimi korurken Eray yurda yakın olan taksi durağına kadar yürümemizi sağladı.
Boş olan taksinin arka koltuğuna oturduğumda Eray da yanıma bindi. Taksiciye gitmek istediği yeri söylerken kulaklarım duyduğu seslere anlam yükleyemiyordu.
Sessizlik içinde yola çıktığımızda başımı Eray'ın omzuna yasladım. Elini anında omzuma sararken onun güven veren kollarına bıraktım kendimi.
Nereye gittiğimizi bilmesem de sorma gereksinimi duymadım. Eray neye ihtiyacım olduğunu en az benim kadar iyi bilirdi.
Yolda kısa bir süre durup yolumuza devam ederken etrafımda ne olduğuyla pek ilgilenmiyordum. İçimdeki savaş öylesine büyüktü ki, diğer hiçbir şeye yer bırakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Dek Sen
ChickLitBirini ne kadar çok sevebilirsiniz? Ya da birini ne kadar çok bekleyebilirsiniz? Hiçbir şeyden haberiniz olmadan kalbinizi verdiğiniz kişinin, kalbinin başka birine ait olduğunu öğrenseniz ne yapardınız? Eğer tüm bunların cevabını merak ediyorsanız...