Derin Göktaş
Abimin öfkesini dindirmeye çalışan yengemi, Eray'ı ve Beste'yi izlerken ne yapacağımı bilemedim.
Öylece olduğum yerde dikilmiş, benim için hazırlanan masayı izlemeye başladım. Az önce yaşadığım mutluluk neden şimdi bu kadar uzak geliyordu gözüme?
İçimdeki öfke ve utanma hissi birbiriyle yarışırcasına yükselirken ellerimi yumruk yapıp sakin kalmaya çalıştım.
Eğer şu an herhangi bir tepki verirsem ya da ağlarsam abim daha da delirirdi.
"Derin." Koluma nazikçe dokunan elin sahibine döndüğümde Ayaz'ın mahcup grileri ile karşılaştım.
"Ben çok özür dilerim. Doğum gününde böyle bir şey yaşamana dolaylı yoldan sebep olduğum için özür dilerim." Sözleri kalbimi sızlatırken dolmaya başlayan gözlerimi saklama gereği duymadım.
İlk kez, korkmadan uzun uzun grilerine bakarken ne düşüneceğimi bilemedim. Sadece onu sevdiğim için tüm bunları hak ediyor muyum?
"A-Ayaz b-ben..." Tam her şeyi söyleyecekken bir anda ortalık karıştı.
Eray, Ayaz'ın yakasına yapışıp benden uzaklaştırırken kocaman olan gözlerimle öne atıldım.
"Eray yapma!" Desem de pek taktığı söylenemez.
Ayaz'ın sırtını salonun camına yaslayana kadar gerilemesine sebep olduktan sonra burnunun dibine girdi. Hızla yanlarına gidip onu bırakması için kolunu tuttum.
"O çiyan sevgilini Derin'den uzak tutacaksın Ayaz! Bir daha Derin'in yanına yaklaşır ya da onu üzerse, kız falan demem çok fena şeyler yaparım!" Eray öfkeyle konuşurken Ayaz'ın yakasını çeken kolunu çekiştirdim ama faydası olmadı.
"Eray lütfen bırakır mısın? Ayaz'ın bir suçu yok." Eray beni takmadan kitlenmiş bir şekilde Ayaz'a bakarken bende ona döndüm.
Grileri hala benim üzerimdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Dek Sen
ChickLitBirini ne kadar çok sevebilirsiniz? Ya da birini ne kadar çok bekleyebilirsiniz? Hiçbir şeyden haberiniz olmadan kalbinizi verdiğiniz kişinin, kalbinin başka birine ait olduğunu öğrenseniz ne yapardınız? Eğer tüm bunların cevabını merak ediyorsanız...