"HAY BİN TAVŞAN!?" Tanıdık çığlıkla yüzünü buruştararak uyanan en büyük ve kapıda ağzı açık, odayı inceleyen iki küçük kesinlikle bu evin klasik rönesans tablolarından biriydi.
"HYUNGUM ELDEN GİTMİŞ!"
İkinci çığlıkla tamamen uyanan Seonghwa neyden bahsettiğini anlamak için uyuşan koluna dönmek zorunda kalmıştı. Gece aralarına koydukları yastık yere düşmüştü, yorganın açıkta bıraktığı yerler arasında Seonghwa'nın bembeyaz göğsü ay gibi parlarken, uyuşan kol vakasının başrolündeyse Hongjoong vardı.
Küçük olan büyük bedene iyice sokulmuş, uyumaya devam ederken görüntüsü oldukça masum olsa da, dışarıdan bakınca yanlış anlaşılacak şekildeydiler. Kötü haber ise, çoktan yanlış anlaşılmış ve ifşa değerinde fotoğrafların paparazi kılıklıların eline geçmiş olmasıydı. Seonghwa'yı ele geçirecek kozlara sahipti iki küçük.
Ağzının içinde birkaç küfür yuvarladıktan sonra, Hongjoong'u uyandırmamaya çalışarak başının altından kolunu kurtarıp, üzerini güzelce örterek yatağın üstünden iki küçüğün üstüne atladı.
Odanın kapısını sessizce kapatıp ikisini de uzağa sürükledi Seonghwa.
"O resimler siliniyor. Aklınızdan geçenleri görebiliyorum azgın ergenler." İkisininde alnına birer fiske attı. "Böyle bir imada bulunanı benden önce muhtemelen Hongjoong öldürür."
"Ama hyung bir görsen nasıl yakışıyordunuz. Çok romantik bir görüntüydü, hyungum benim yanımda bile uyumamıştır ama sana kedi gibi sokulmuştu." Wooyoung resmen gözlerinden kalp fışkırtarak Seonghwa'nın aklına shipinin gerçek olması fikrini enjekte etmeye çalışırken, Yeosang da mutlu görünüyordu. "Hyung, gerçekten çok iyi olurdunuz. Onun sevgiye ihtiyacı var."
"Saçma sapan konuşup delirtmeyin lan beni. Düştük dilinize zaten. Uzatmayın, gece yanımda uyumak istedi uyuduk alt tarafı. Sanki futbol takımı kurmaya çalıştık."
"Hyung bunu kanıtlayamazsınız. Dün gece ikimizi de erkenden uyuttu Hongjoong hyung, ikimizde ölü gibi uyuyoruz. Ya kurmaya çalıştıysanız?"
"Dün Hongjoong seni çok mu hırpaladı, beynin akmış gitmiş." Alnına ikinci ve daha sert bir fiske yiyen Wooyoung üçüncüyü yememek için sussa da, Hyunguyla Seonghwa'yı sevgili yapma fikri aklına iyice yerleşmişti. (Allah iki büyüğü Wooyoung'un çığlıklarından ve gazabından korusun.)
Seonghwa masayı kurarken, Yeosang ve Wooyoung okul için hazırlanıyorlardı. Hongjoong ise hâlâ kendine gelememiş, uyanmasına rağmen Seonghwa'nın yatağında yatmaya devam ediyordu.
"Sence gerçekten çıkma ihtimalleri var mı hyungların?" Yeosang kazağını giyerken merkla sordu.
"21 senedir tanıyorum Hongjoong hyungu, şu zamana kadar biriyle flört ettiğini hiç görmedim. Anneme yük olmamak için çok çalışırdı, sonra da bana göz kulak olmak için çok çalıştı. Kendine vakit ayırmadı ki, biribi bulsun. Bence hyunga Seonghwa hyungtan daha iyisini bulamayız. Bir an önce ikisini birbirine aşık etmeliyiz, hyungum en iyisine layık."
"O nasıl olacak salak? Sihirli gücümüz ya da Eros'un oku yok ki elimizde." Yeosang yatağına oturup arkadaşına baktı.
"Sen bu işin içinde var mısın, yok musun onu söyle." Wooyoung ise kafasına koyduğunu yapmakta kararlıydı.
"Varım. Planın mı var?!" Kısık sesli sohbetleri Yeosang'ın beklenmedik yükselişiyle bozulunca güldüler. Üzerlerini giyindikten sonra Wooyoung kolunu sarışın oğlanın omzuna attı. "Önce Seonghwa hyungu aşık edeceğiz, zaten Hongjoong hyungun inadını sadece o kırabilir." Hain ve oldukça basit görünen planlarının zorlayıcı olduğunu bilselerde, beşlik çakıp kahkahalarla odadan çıkmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS || SEONGJOONG
FanfictionSeonghwa ve Hongjoong üniversitede tanışan iki gençtir, beraber eve çıkmışlardır. Hongjoong'un kesinlikle çılgın bir kuzeni vardır ve başlarına en çok belayı o açmaktadır. (Wooyoung) Her gün gürültülü olan 2 odalı evde, iki sessiz insanın sabrı sın...