Seonghwa aç olsa da, yemeğe çıkmamış, uyumuştu. Hongjoong ise yukarıda, koltukların en köşesine sinmişti. Göğsündeki ağırlık ağlama isteğini arttırırken, Seonghwa'yla arasının boşu boşuna bozulmasına sebep olduğu içinde çok mutsuzdu. Oysa ki tatile gelirken ne kadar çok eğleneceklerini düşünmüşlerdi.
Yeosang ve Wooyoung hariç herkes yorulduğunu söyleyip odalarına gittikten sonra iki küçük hyunglarının yanına oturdu.
Hongjoong bu anı bekliyormuş gibi gözündeki yaşın düşmesine izin verdiğinde, Wooyoung dişlerini sıktı. "Cidden, Seonghwa hyungun seni ağlatacağını hiç düşünmezdim. Aşağıya inip onu pataklamak istiyorum."
"Sakin ol gerizekalı. Belki yine haklı olan Seonghwa hyungtur." Yeosang konuştuğunda, Hongjoong başını onun omzuna yasladı. "Öyle, yine haklı ama bu kez düzeltemiyorum."
"Neden? Ne yaptın da düzeltemiyorsun?" Wooyoung canı ağladığı için aşırı derecede gergin ve sinirliydi.
"Tahminen ne zaman sakinleşerek konuşacaksın? Atarım seni aşağıya." Yeosang hyunguna sarıldığında, Hongjoong kısık sesle anlattı.
"Onunla beraber suyun içine sakince batmamı istemişti, birkaç kez şans verdi. Zaten Yeonjun onu bunalttığımı söylemişti, dediklerini yapmadığım için sinirlenip beni sudan çıkardı ve gitti. Akşam yemeğine de gelmek istemediğini söyledi, sizin de tatilinizi mahvetmemem için yemek yememi söyledi." Hongjoong hem ağlayıp hem de anlatırken, suçlu olanın kendisi olduğunu iyice görmüştü. Yeosang'a sıkıca sarıldı.
"Seni çocuk gibi azarlamış resmen." Wooyoung tekrar yükseldiğinde Yeosang kafasına vurdu.
"Hongjoong hyungla büyümüş olmamız her zaöan onun tarafında olacağımız anlamına gelmiyor gerizekalı. Sen sevgilinle oynaşırken görmedin ama Seonghwa hyung, alışabilmesi için çaba harcarken hyung korkusundan yapamadı hiçbir şey. Seonghwa hyung haklı ama biraz fazla üstüne gelmiş. Bizim tatilimizi mahvetmiyorsun hyung. Eminim hyungunkini de etmiyorsundur. Sadece senin için bir şeyler yapamadığı için sinirlidir. Sabah uyandığı gibi seni görünce düzelir her şey. Yarın yine suya girmeyi denersiniz."
Hongjoong onaylasa da, Seonghwa'nın yanına inmeyecekti. İki küçüğü uyumaya gönderip, etrafı toplayarak yatmaya gideceğini söylemişti. İkisi de gidince etrafı toparlayıp koltuğa uzandı. Aklınca kendine ceza veriyordu, gerçekten kırgındı ve kendine olan öfkesinden kuduruyordu.
Yaklaşık bir saat sonra Seonghwa yanındaki boşluğu hissederek uyanmıştı. Saate baktığında çoktan iki olduğumu görmüş, hızla odadan çıkmıştı. Yulkarı çıkarken, Hongjoong'un nerede olabileceğini düşünüyordu. Bütün güverteyi gezip, bulamadığında yemek yediklere kata çıkmıştı.
Dizlerini kendine çekip, kollarıyla sararak, serin havanın etkisini azaltmaya çalışırken uyuyakalan miniğini görünce içi rahatlasa da, kızmıştı. Hongjoong'u kucağına aldığı gibi, Hongjoong sıcak bedene iyice sokuldu.
Seonghwa küçük bedeni yatağa bırakıp, üzerini iyice örterek sarılmış, uykusuna kaldığı yerden devam etmişti.
Sabah uyandıklarında, Hongjoong kafasını dahi örttüğü örtünün küçücük arasından Seonghwa'nın tepkisini bekliyordu. Uzun olan gözlerini aralayıp kolunun üzerindeki ağırlığa döndüğünde, küçücük aradan kendine bakan bir çift gözü farkedince gülerek örtüyü açtı. "Niye korkuyla bakıyorsun bana?" Tatlı bir şekilde hafif koekuyla veerilen cevap, kesinlikle Hongjoong'u daha sevilesi yapıyordu
"Çünkü dün tartıştık diye." Hongjoong Seonghwa'nın yüzünü incelerken, gülümsemsine anlam veremiyordu.
"Dün sana çok yüklendim. Ama o kadar sinirlendirmiştin ki beni, tam bir saat boyunca seni ikna etmeye çalıştık." Seonghwa küçüğünün yanağını sevdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS || SEONGJOONG
Fiksi PenggemarSeonghwa ve Hongjoong üniversitede tanışan iki gençtir, beraber eve çıkmışlardır. Hongjoong'un kesinlikle çılgın bir kuzeni vardır ve başlarına en çok belayı o açmaktadır. (Wooyoung) Her gün gürültülü olan 2 odalı evde, iki sessiz insanın sabrı sın...