6° Maket

2K 265 235
                                    

Kahvaltıdan sonra toparlanmış, arabaya binmişlerdi. Hongjoong ilk yardım kutusunu arkadakilere vermiş, pansuman yapmalarını söyleyip arabayı sürmeye başlamıştı. Çikolatalı ekmek yediği için mutluydu, küçüklerse bu duruma rahatsız olmasınlar diye yanlarında tepki vermemişlerdi ve Seonghwa onlara bunun için minnettardı.

Arkadaşından hoşlanmadığına emindi Seonghwa, bu yüzden başkalarının yanlış imalarda bulunup güzel arkadaşlıklarını bozmasını istemiyordu. Hongjoong'a göreyse böyle bir konu olası durum bile olmadığı için, küçüklerin yapacağı imaları umursamıyordu. Fakat o imaların altında, Seonghwa'nın duyguları varsa onu incitmek istemediği için açılmamasını, bu konuda şaka yapılmamasını tercih ederdi.

Kısacası, ikisine göre sadece birbirlerinin en değerli arkadaşlarıydılar.

Okul yoluna geldiklerinde Hongjoong kendi fakültelerinin önündem geçip, daha uzaktaki Sanat fakültesine sürmüştü. Yeosang ve Wooyoung yürümedikleri için mutlu olsalarda, hyunglarının ortalığı karıştırmasından korkuyorlardı.

Hongjoong arabayı parkedip, anahtarı üzerinde bırakarak çocuklarla beraber indi. Açık cama eğilip Seonghwa'yla göz teması kurdu.

"Sen fakülteye dön, ben San'la konuşacağım." Geri çekileceği sırada Seonghwa uzanıp bileğini yakaladı. Hongjoong tekrar arabanın içine eğilmek zorunda kalmıştı.

"Dün hep beraber konuşmama karar vermiştik. Ya bizle beraber konuşursun, ya da beraber fakülteye döneriz." Hongjoong pes edercesine nefesini dışarı verdi.

"İyi, kalk gel o zaman."

Seonghwa arabanın camlarını kapatıp arabadan indiğinde, binanın kapısının kenarında onları bekleyen iki gencin yanına yürüdüler. Dördü beraber fakülteye girdiğinde, çoğu kişinin kelimenin tam anlamıyla Seonghwa'ya dibi düşmüştü.

Seonghwa dudağını yalayıp sırıttığında, Hongjoong göz devirmişti. İki küçükse tepkileri izliyor, shiplerinin moment vermesini bekliyorlardı. Bekledikleri gibi olmadı.

Amfiye girdiklerinde, Hongjoong bütün alanı taramış, San'ı görünce oraya yönelmişti. Seonghwa ikinci kez bileğini yakalayınca bıkkınlıkla ona döndü. "Dışarıya çağıracaktım. Kanını emmeyeceğim çocuğun."

Seonghwa başıyla onaylayıp yavaşça bileğini bıraktığında Hongjoong ortalardaki basamağa çıkıp, San'a ulaştı. Dışarı gelmesini, konuşmaları gerektiğini söylediğinde San sakince kalkıp, Hongjoong'u takip etti.

Wooyoung, Yeosang, Hongjoong, Seonghwa ve San binadan çıkıp, banklara ulaştıklarında hepsi dağınık şekilde oturmuştu. Seonghwa her ihtimale karşı, saldırmaya çalışırsa tutmak için Hongjoong'un yanına oturmuştu.

"Bize o gün barda olanları ve senin kim olduğunu anlatman gerekiyor. Bir yanlış anlaşılmadan ne senin ne Wooyoung'un bir okul senesi boşa harcansın istemeyiz." Seonghwa her zamanki kibarlığıyla konuştuğunda, çocuk gülümsemişti. Yumruktan daha güven vericiydi.

"Haklıysam, ikinizde dün attığınız yumruklar için özür dileyeceksiniz, bütün amfinin önünde."

"Ben özür dilemeyeceğim. Senin yüzünden en değerli ve tek olan arkadaşıma bağırmak zorunda kaldım. Ama Hongjoong özür dileyecek, öyle değil mi?" Seonghwa kesin bir dille derdini belirttiğinde, San onaylamıştı. Olay Wooyoung'la alakalı değildi, bu konuda özür istemeye hakkı kalmamıştı. Sonuçta yanlış anlaşılmaların sebebi oydu. Hongjoong ise 'hmm' gibi isteksizce onaylayan bir ses çıkarmıştı.

"O bar hyungumun barı, arada takılıyorum. Bar kapandıktan sonra Wooyoung'la arkadaş olmak istemiştim, çünkü güzel bir yüzü vardı ve barmenlik yaparken insanlara karşı oldukça nazikti."

FRIENDS || SEONGJOONGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin