"Sonunda banyo yapacağım!" Arabanın içinde beklenmedik yükseklikte bağırdığınsa Seonghwa yüzünü buruşturmuştu. "Evet de, neden bağırıyorsun?"
"Çok heyecanlıyım çünkü, sonunda evime geliyorum. Bundan güzel bir şey olabilir mi? Günlerdir hastanelerde sürünüyordum, grip oldum diye."
"Grip dediğin de, seni kaç kere nefessiz bırakıp neredeyse öldürecek bir enfeksiyondu." Seonghwa göz ucuyla küçük bedene baktığında o daha çok yerinde duramıyor gibiydi. Dün öğlenden beri serum vermiyorlardı, hap içiyordu. Ve bu sabahta kontrol olduğunda Soobin canavar gibi olduğunu söylemişti, yanılmamıştı.
Enerjisini tekrar kazanan Hongjoong araba durduğu gibi eve fırlarken, Seonghwa da arka koltuktaki eşyalarını alıp binaya adımlamıştı.
Ne kadar hızlı gelmiş olsa da, evdekiler uyuduğu için kapıyı açamamış, Seonghwa'yı beklemişti. İçeri girdiği gibi banyoya girmişti. Seonghwa çantalarını kenara bırakarak, odalarına gidip yatağa bıraktı kendini. Rahat yatağını kesinlikle özlemişti. Gözlerini kapatıp örtünün altına girdiği gibi rahat bir uyku için gözlerini kapatmıştı, bunu hakediyordu.
Hongjoong uzun ve rahatlatıcı bir banyonun ardından, giyinmeye alıştığı bol kıyafetlerini aradı. Muhtemelen onlar yokken makine açılmadığından hiçbirini bulamadı ve üzerine Seonghwa'nın sweat takımını geçirip, saçlarını başka odada kuruttu.
Seonghwa'nın kirli dolu çantasını boşaltıp hepsini yıkamaya attıktan sonra özlediği televizyonun karşısına uzanıp bilim kurgu filmlerinden birini açarak izlemeye başladı. Filmin yarısına gelmemişken uykusunu alamadığı için esneyip dururken filmi kapatıp odaya gitmişti ama yatakta ne kadar dönerse dönsün uyuyamamıştı. Bu sırada evdekiler uyanmıştı. Hongjoong iki küçüğün yanına gittiğinde, ikisi uykulu uykulu kahvaltı masası hazırlıyordu. İkisine de arkadan sarıldığında iki küçük gürültülü şekilde hyunglarının gelişini kutlamaya başlamıştı.
"Yaşasın, işte, hyungların bir tanesi gelmiş!" Wooyoung hyunguna sıkıca sarıldı. "Bu gece beraber uyuyacağız, öyle değil mi, söz vermiştin. Beraber uyumamız gerekiyor hyung." Hongjoong başıyla onaylayıp masaya oturdu.
"Hangi cesaretli insan Seonghwa'yı uyandırmak ister?" İki küçüğün arasında gözleriyle mekik dokudu.
"Mesela en değerlisi olan bir adet Hongjoong isteyebilir. Hyung bizi döver o vallahi bak, yalvarırım elleşmeyelim uyusun." Wooyoung sızlanarak elindekileri masaya koyarken Yeosang mutfaktan çıktı. "Ben uyandırırım!"
"En sevdiğim veledim, aferin koçuma!" Hongjoong onu desteklerken Wooyoung hyungunun yanına oturdu.
"Hyung, çok özledim ben seni." Hongjoong küçüğünün saçlarını karıştırıp gülümsedi. "Ben de çok özledim sizi, bir an hiç iyileşmeyeceğim sandım. Ama artık eskisinden daha güçlüyüm. Hongjoong terörü tekrar bu evde hüküm sürecek."
"Sağlıklı ol da, istersen beni kurşuna dizebilirsin. San'ın yanındayken mutlu oluyordum ama yalnızken aklımdan çıkmıyordun hyung. Her gelmeye kalkışımda ya daha kötü hasta olmana sebep olursam diye gelmiyordum."
"Ben bunu pek yemedim ama, öyle olsun bakalım."
Yeosang hyungunu yavaşça uyandırmış, yanaklarını sıkıştırarak onu mıncıklamıştı. İkisi yatakta kahkahalar atarak birbirlerini severlerken Yeosang hyungunun karnına oturup kollarını tutarak onu hapsetmişti. "Anlat hyung, biz yokken neler yaptınız? Sevgili olmuş olun, lütfen."
"Hayır olmadık. Ama sevineceğin bir haberim var. Hongjoong'a sadece arkadaşım diye sahip çıkmadığımı öğrenmemi sağlayan bir, iki tane arkadaş edindim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS || SEONGJOONG
FanfictionSeonghwa ve Hongjoong üniversitede tanışan iki gençtir, beraber eve çıkmışlardır. Hongjoong'un kesinlikle çılgın bir kuzeni vardır ve başlarına en çok belayı o açmaktadır. (Wooyoung) Her gün gürültülü olan 2 odalı evde, iki sessiz insanın sabrı sın...