20° Vıcık

1.8K 224 239
                                    

Seonghwa'nın gözlerini açtığında ilk gördüğü şey gri saçlardı. Burnuna değen saçların kokusunu içine çekip ufak bir öpücük bıraktı. Geri çekilip kolunda uyuyakalan küçük bedeni izlemeye başladı.

Dün gece eve geldiklerinde, banyodan belinde havluyla çıkan San'a şaşırırlarken, üstüne bir de odadan çıkan diğer ıslak saçlı Wooyoung hepsini dehşete düşürmüştü. Daha da dehşete sokan ikisinin boynunda olan, sonradan farkettikleri hafif kızarıklardı.

Wooyoung utancından odasından çıkamazken, San bu uygunsuz durumda yakalandıkları için özür dilemişti. Odaya girdiğinde ise Hongjoong'un sesiyle irkilmişlerdi. Gece burada kalabileceğini, artık onları sorgulamadığını, sadece birbirlerini kırmamalarını ifade eden birkaç küfürlü cümleyi salonun ortasında bağırmış, kıyafetlerini bile değiştirmeye üşenerek kendini koltuğa atmıştı.

Jongho giriş saatini kaçırdığı yurda dönemeyeceğini bu yüzden daha ters bir yöne gideceğini, Yeosang'ı bırakamayacağını söylediğinde ne yapsak diye ortalığı karıştırdıktan birkaç dakika sonra Yeosang'ın uzun ıslarlarıyla en küçük yarışçı da onların evine gelmişti. Eve geldiklerinde de nerede uyuacaklarına dair bir sorun oluşmuştu çünkü odalar 3 kişiden fazlasının kalabileceği kadar havadar değildi. Seonghwa ikisinin odalarına gitmesini, Salondaki koltukta Hongjoong'la uyuyabileceğini söylemişti.

Jongho odalarında rahatça yatmalarını, yerde yatabileceğini söylese de, Yeosang onu susturup odaya sürüklemiş ve Seonghwa hyungu için burada uyumalarının gerektiğini söylemişti.

Evdeki sesler teker teker azalırken, Seonghwa da uyumuştu. Hongjoong kendini zorlukla koltuktan kaldırıp duş alarak Seonghwa'nın bedenine sokulmuştu.

Seonghwa gözlerini küçük bedenin güzel yüzünden ayıramazken, Hongjoong gözlerini açamadan dudaklarını ıslatmıştı. Gözlerini açtığında ise yüzüne oldukça yakın olan yüzle irkilmiş, sonra gülümseyerek arkadaşının üstüne bacağını atmıştı.

"Tamam büyüksün diye çok yer kaplıyorsun da, düşeceğim be adam. Madem uyanıksın kendine çeksene."

''Sana da günaydın kertenkele. Zaten koala gibi yapışmışsın, daha ne kadar kendime çekeyim seni? İç organlarımla beraber mi olmak istiyorsun?" Seonghwa her ne kadar söylense de, küçük bedeni neredeyse üstüne çıkaracak kadar kendine çekip, sarılmıştı.

"Şakamatik, çok komiksin." Hongjoong göz devirdiğinde Seonghwa da gülmüştü. Kısa olan başını Seonghwa'nın boyun boşluğuyla yastık arasına sokup boğukça konuştu. "Gözlerini kapat, uyuyor sansınlar. Kahvaltıyı böylece onlara hazırlatabiliriz. Kapattın mı?"

"Kapattım." Seonghwa başını küçük olanın başına yaslamış, dediği gibi gözlerini kapatıp uyuyor rolü yapmaya başlamıştı.

Yeosang konuşmalarını duysa da, en sevdiği hyungu için mutfağa girmiş, tek başına bir şeyler hazırlamaya başlamıştı.

Hongjoong'un yatağında uyanan en küçükse mutfaktan gelen seslere uyanmış, lavaboda işlerini halledip oraya girmişti. "Yeosang hyung, yardım edilecek bir şey var mı?"

"Yok, otur sen. İyi uyudun mu?" Küçüğü başıyla onaylayıp gülümsediğinde, o da gülümseyerek işine dönmüştü.

Bu sırada dün gece uygunsuz yakalanan iki genç yatağa yeni nevresimler geçirmeye üşendikleri için arkadaşlarının yatağında uyuyorlardı. San sevgilisinden önce uyanıp, biraz onu izledikten sonra mutfaktan sesler gelmeye başlayınca onu uyandırma kararı almıştı. Geniş yakalı tişörtünün açıkta bıraktığı köprücüklerine rağmen bebek masumluğuyla uyuyan Wooyoung'un boynuna yaklaşıp ufak öpücükler bıraktı. Dünden kalan izler bugün biraz daha belirgindi.

FRIENDS || SEONGJOONGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin