Yeonjun ve Soobin mutfakta tatlı bir atışma içerisinde kahvaltı hazırlarken, ilk uyanan Hongjoong olmuştu.
Çıplak ayaklarının zeminde çıkardığı sesle ve belinden düşüp duran, bilekleri yere sürten pijama altıyla mutfağa gelip, bar sandalyesine oturmuştu.
"Su verir misiniz?" Soobin az önceki uykulu gelişine gülerek suyu uzattığında, Yeonjun elindekileri tezgaha yerleştiriyordu. "Seonghwa gitmiş bana bile bol gelen pijamayı almış. Sana kalk ver demiştim, dev gibisin bazı kıyafetlerinin beli bana bile bol."
"Gayet tatlı görünüyor bence, Seonghwa'nın daha çok sevesi gelir fena mı?"
"Soobin, birimizin elinde kalacaksın ama, bekliyoruz kimde patlayacak fitilin. Bu ne ya, ben gelir kalırım diye biraz küçük şeyler alın. Yeosang'a da büyük olmuştur bunlar." Suyunu kafaya dikti.
"Öyle oldular hyungum, baksana yere sürünüyor." Yeosang da bir sandalyeye oturduğunda, Soobin yine gülüyordu.
"Tüm küçüklere de benim pijamalarım denk gelmiş."
"Hahah, çok komik, kahkaha pornosu! Dalga geçme saldırırım." Hongjoong elini pençe gibi kaldırıp, bardağın dibinde kalan suyu Soobin'e attığında Yeonjun daha da çok gülmüştü. "Sevgilim, hakediyorsun dibine kadar." Kapı çaldığında Soobin kalkmıştı. Teker teker odalardan geldiklerinde, Seonghwa hala gelmemişti.
Soobin bir süre dönmediğinde Yeonjun'da yanına gidip kim olduğuna baktı. Bir süre sonra yanlarında tanımadıkları, ortalama boylarda, siyah saçlı biri gelmişti. Oldukça zayıf görünen bedeniyle hepsini selamlamıştı. "Ben Choi Beomgyu, dün akşam kazandığınız yarıştan elenmiştim."
"Demek o yüzden tanıdık geldin gözüme. Ben Kang Yeosang." Beomgyu gülümseyerek masaya oturduğu sırada, Seonghwa odaların oradan geliyordu.
Dağılmış saçları, uykulu ve uyuşuk adımlarıyla, bacaklarını saran siyah eşofman altı ve siyah bol tişörtten bile görünen, bembeyaz kaslı kollarıyla salona giriş yapmıştı. Hongjoong gözleri arkasında bir noktada takılı kalan çocuğun neye baktığını görmek için arkasına döndüğünde, oldukça etkileyici görünen Seonghwa'yı gördü.
Seonghwa hepsine günaydın diye mırıldanarak bir bardak su içtikten sonra masada tek boş kalan yere, Beomgyu'nun karşısına, Hongjoong'un yanına oturmuştu.
"Sen, dün gece yarışı kazanan Seonghwa'sın değil mi?"
"Evet, tanıştığıma memnun oldum Beomgyu. İyi bir rakiptin, elenmen kötü oldu." Beomgyu adını bildiği için sevinirken, Hongjoong'um gözü çocuğu hiç tutmamıştı.
"Evet, ama diğer yarışlara seni desteklemek için geleceğim. Bu senenin şampiyonu olmayı hakediyorsun." Seonghwa gülerek başını eğdi. "Teşekkür ederim."
Yeonjun Seonghwa'yı dürterek Hongjoong'u işaret ettiğinde, Seonghwa gülmemek için başka bir şeye odaklanmıştı. Herkes uykulu uykulu yemeğini yerken, WooSan ve Yeosang dersleri olduğunu farkedip hızla hazırlanmak için odalarına gitmişlerdi. Jongho da arkadaşını bırakmak üzere hazırlanmaya gittiğinde, masada beşi kalmıştı.
Hongjoong Beomgyu'ya dik dik bakmaktan başka bir şey yapmazken, Seonghwa ve Beomgyu sohbeti bayağı ilerletmişti.
"Sevgilin var mı? Seni boş bırakmıyorlardır gerçi, pistte en popüler olan sensin."
Seonghwa biraz düşünüp cevap vermediğinde Beomgyu atladı.
"Sevgilin yok mu yani?"
"Sanırım var denemez." Beomgyu gülümseyerek, Seonghwa'ya baktı. "Sana bakmayan, kördür. Asil görünüşün ve naif davranışların kesinlikle çok ilgi çekici."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS || SEONGJOONG
FanfictionSeonghwa ve Hongjoong üniversitede tanışan iki gençtir, beraber eve çıkmışlardır. Hongjoong'un kesinlikle çılgın bir kuzeni vardır ve başlarına en çok belayı o açmaktadır. (Wooyoung) Her gün gürültülü olan 2 odalı evde, iki sessiz insanın sabrı sın...