Wooyoung ve Yeosang oldukça gürültülü bir şekilde hastane odasına girerken, San daha sakin bir şekilde girmişti.
Hongjoong onlara ters ters bakarken, Seonghwa derin bir nefes almıştı. Gelmeselerdi daha iyiydi, diye düşünüyordu.
Wooyoung hafif kızarık gözleriyle kuzeninin boş olan yanına oturup sarılarak başını göğsüne yasladı. "Senin yüzünden bir gram uyuyamadım. Neden hasta oluyorsun?" Büyük olan gülerek küçüğün saçlarını karıştırdı.
"İyiyim, sadece size bulaştırmamak için burada kalıyordum. Gidin o yüzden, burada kaldığım bir işe yarasın." Büyüğünün yanına uzanarak daha sıkı sarıldı Wooyoung. "Seonghwa hyung gitsin, bana ne gitmiyorum ben."
"Wooyoung hadi, mızmızlanma. Ben sakince söylüyorken git hadi." Başını kaldırınca sessizce ağladığını gören Hongjoong daha çok yumuşamıştı. Yanağındaki gözyaşlarını silip yüzünü sıkıştırdı küçüğünün. "Tamam hadi git eve, döndüğümde söz veriyorum seninle uyuyacağım. Şimdi benimle daha çok ilgilenebilecek birinin olması daha iyi. Hem Seonghwa daha hızlı uyanıyor, bir şey olsa ve uyanamasan, dün geceki gibi nefes alamasam ne olacak?" Avuçlarının içindeki yüz yukarı aşağı hareket edince hafifçe yanaklarını sıktı.
"Gidiyoruz o zaman, ama bir şey olursa haber verin. Sen de doktorların sözüne uy, inatçı keçi." Büyüğünden onayı alan Wooyoung, arkadaşlarının yanına gitti. Hepsi uzakta dururken ufak bir nasılsın, neyin varmış faslından sonra, Seonghwa küçüklerin hepsini göndermeyi başarmıştı.
Hepsi geldiği gibi San'ın arabasına bindiğinde, Wooyoung arka koltukta cama yaslanmış, üzgünce dışarıyı izliyordu. Hyungunun bu kadar kötü olacağını düşünmemişti hiç.
San durumu farketmişti, Yeosang'ın aksine. Çünkü Yeosang'da Wooyoung kadar üzgündü, ikisininde beraber büyüdüğü hyungları hastanedeydi şu an.
Arabayı evlerine sürdüğünde Yeosang bir şey demeden inmişti, Wooyoung ise hala boşlukta gibiydi.
"Wooyoung, iyi misin?"
"Ha? Şey, evet. Bizi hastaneye götürdüğün için teşekkürler." Kapıyı açacağı sırada kapılar kilitlenince San'a garip şekilde baktı. "Sahile gitmek ister misin? Hem hava alırsın, hem sohbet ederiz. Daha iyi hissedersin belki?"
Wooyoung kısa bir süre düşündükten sonra onaylayıp yerine tekrar yerleşti. San kilitlediği kapıları açarak arabayı tekrar çalıştırıp sahile sürmeye başladı.
Sahile geldiklerinde beraber kıyıya gidip, yürümeye başladılar. Kıyıya vuran dalgaların sesiyle sessizce ilerlerken, San gördüğü pamuk şekerciyle durdu. "Pamuk şeker sever misin?"
"Severim, neden ki?" Wooyoung şaşırmış şekilde etrafa bakarken, San gördüğü şekerciye doğru depar atmıştı. Hangi rengi istediğini sotmadığı için her renkten alıp elinde dört tane şekerle Wooyoung'un yanına döndüğünde, nefes nefese ona uzattı. "Hangisi?"
Wooyoung gülümseyerek pembeyle turuncu olanı aldığında, San da mavi ve sarıyla beraber yere oturdu. "Biraz oturalım, yoruldum."
"Teşekkür ederim." Wooyoung gülümseyerek yanına oturup San'a döndü. "Aramız iyi, değil mi?"
"İyi, neden sordun?" Beklenmedik soruyla paketle uğraşmayı bırakıp Wooyoung'a öndü.
"İki gündür bana soğuksun. Seonghwa hyungta bu konu hakkında saçmalayıp durdu, huzursuzlanmıştım."
"Ne dedi?" Düşündüğü şeyden bahsetmemiş olmasını umdu.
"Benden hoşlandığını, Min Se Gi'nin seni sinirlendirdiğini falan. Tam bir saçmalık değil mi? Sarhoştun zaten, videolar olmasa yaptıklarımı hatırlamazdım ama onlara niye sinirlenesin zaten ki?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS || SEONGJOONG
FanfictionSeonghwa ve Hongjoong üniversitede tanışan iki gençtir, beraber eve çıkmışlardır. Hongjoong'un kesinlikle çılgın bir kuzeni vardır ve başlarına en çok belayı o açmaktadır. (Wooyoung) Her gün gürültülü olan 2 odalı evde, iki sessiz insanın sabrı sın...