Can
Deniz beni okula bıraktıktan sonra sık sık mesajlaşmıştık, nedense o kediyi çok merak ediyordum. Daha önce böyle bir kedi daha bulmuştum ama o bundan daha hırçındı tabii, onu veterinere götürene kadar ellerim kanamıştı resmen. 3 haftalık günlüğümü tedavi masraflarına harcamama rağmen kurtaramamıştık. Sokaktaki hayvanlar iki tür insan yüzünden bu haldeydi, onların yüzüne bile bakmayan insanlar ve onlara eziyet eden insanlar. Aslında bu sokakla da sınırlı değildi.
Ve ben sadece elimden geleni yapmak istiyordum, sokakta can çekişen bir insan görsek çoğu kişi yardım eder, ama konu hayvan olunca neden insanlar çok normal karşılıyordu?
Sanırım bunu asla anlamayacaktım.
Şimdi saat 2'ye gelmek üzereydi, ve bugün bar biraz daha boştu. Finallerin gelmesine sevinmem için tek sebep buydu sanırım.
Sırıtarak bara yaslandım, şimdi Kaan'a sırtım dönüktü.
Kaan yine bardakları kuruluyordu. İlginç bir şekilde lekelere takıntısı vardı çocuğun, ama ilginç olan kısmı daha önce bar kısmında hiçbir erkeğin bu kadar titiz olduğunu görmemiştim."Bugün iyisiniz ha? Bar boş çekiyor resmen."
"Valla bizim için iyi," etrafımı kolaçan edip arkam Kaan'a hala dönük bardaki insanları izlerken biraz daha eğildim "Ama İlyas abi için o kadar iyi olduğunu hiç sanmıyorum."
Elini havada sallayıp "Siktir et." Dedi, otuz iki diş sırıtırken bezi omzuna attı "Yeterince kazanıyor herif zaten."
Hak verircesine kafamı salladım, sonra hafifçe omzuma vurdu iki kere "Bu arada ekmiyorsun bizi dimi? Akşam Meyhus'a gideceğiz."
Yüzümü buruşturdum "O ne biçim isim ya , hala alışamadım."
Boşver dercesine elini salladı "Siktir et, geliyorsun dimi?"
"Tamam ulan geliyorum niye bu kadar kastın?"
"E oğlum ne zamandır bir araya gelemedik, bak hazır yeni elemanlar alınıyor işe, herkes mutlu ve rahat. Bunu değerlendirmemiz lazım."
Kaan'a son kez gülerken masa 13'ten gelen işaretle yerimden fırladım. İçkileri tazelerken göz ucuyla saate baktım, ve henüz Deniz'e haber vermediğim aklıma geldi. Ama ben bile unutmuştum amına koyayım.
Kaan siparişleri hazırlarken ben iki dakika arkamı dönüp Deniz'e mesaj atmaya karar verdim ama onun çoktan mesaj attığını yeni görüyordum.
Deniz: İş çıkışında seni alayım mı? Bize geçeriz, sana bir sürprizim var (23.01)
İstemsizce sırıtırken iç çektim, hızlıca mesajını cevapladım
Can: Sürprizin için deli oluyorum
Can: Ama bizimkilere sözüm var, haberleşiriz olur mu? (01.40)
Deniz: Yazmasam söylemeyecektin sanırım
Can: Yine kafanda kuruyorsun
Can: Telefona bakamamıştım şimdi de sana söylemek için elime almıştım
Homurdanarak bara dayandım yine, bu tavırlarının hoşuma gitmediğini söylesem yalan olurdu gerçi
Deniz: Tamam kedicik sinirlenme
Deniz: Senin ağzından duymak istemiştim sadece
Can: Sanırım seni gerçekten tırmalamam gerekiyor
Deniz: Tırmala beni
Telefonu arka cebime koyarken gülmeye başladım, gülüyor olmama rağmen içim karıncalanmıştı çoktan.
YOU ARE READING
Too Close (bxb) - [Tamamlandı]
General FictionDeniz bir ressam, Can ise onun ilhamı.