Medya: Only One - The Score
Can
Ona aptalca meydan okumamdan sonra Deniz bir kumaş daha çıkartmıştı, başta onunla ne yapacağını anlamadıysam da yüzüme doğru yaklaşan eli çok düşünmeme olanak bırakmamıştı. Gözlerimi bağlamadan hemen önce gördüğüm son ifadesi heyecanlı bir Denizdi, ve bu pek karşılaştığım bir yüz ifadesi değildi.
Soluk alışım zorlandıkça benim de heyecanlandığımı anlamam geç olmamıştı, burada durmuş kontrolü tamamen ona bırakıyordum ve daha ne yapacağını bile bilmiyordum.
Bu ben değildim, ben sağduyulu kararlar alırdım fevri hareketlerim olmazdı.
Ama bunu düşünmek için çok geçti, artık geri dönemezdim, gergince neler olacağını beklemeye başladım.İddialaşırken beni etkileyemeyeceğine neredeyse emindim ama şimdi içim tereddütlerle dolmuştu. Artık pek çok konuda eminligimi yitirmiştim Deniz'den dolayı.
Görüşüm siyah kadife kumaşla tamamen kapanırken istemsizce dikkat kesilmiştim, şimdi kulaklarım en ufak sesi bile duymaya çalışıyordu.
Metal kovadan çıkan ufak çaplı çarpma sesleri gösterinin biraz sonra başlayacağına işaretti, hangi akla hizmet o şeyleri söyleyip meydan okuduğumu bilmiyordum ama lanet bir huyum vardı ki o da lafımdan geri dönmememdi.
Üzerimdeki gölgeyi hissettiğimde nefes alış verişlerim hızlanmıştı, kontrol edemiyordum. Gittikçe terlemeye başlamam sıcaktan mıydı yoksa heyecan mıydı emin değildim, tek bildiğim vücudumun iyice nemlenmeye başlamasıydı.
Aniden köprücük kemiğimde hissettiğim soğukluk tüm vücudumun gerilmesine yol açmıştı ama hemen ardından gelen serinleme yerini yavaş yavaş tatlı bir rahatlamaya bırakıyordu, buz mu koymuştu lan o?
"Gösterin bu mu yani? Vücuduma buz koymak mı?"
Saçmalayarak istemsizce kendimi sırıtırken bulmuştum, gergindim amına koyayım ve ağzımdan çıkanlar herhangi bir süzgeçten geçmiyordu.
Deniz'den geldiğine emin olduğum sırıtma sesi daha fazla gerilmeme yol açmıştı. Hayır yani gözlerim neden bağlıydı? Neler olduğunu görebilseydim daha az-
Siktir!
Köprücük kemiğimdeki dudakların Deniz'e ait olma olasılığı yüzde kaçtı?Dudakları göğsümde karışık yollar ilerlerken geçtiği yerlerde de yakıcı bir soğukluk bırakıyordu, dudakları bu kadar soğuk olamazdı, ne yaptığını anlamamıştım ama bunun nefesimi kestiğini yeni fark etmiştim.
Gerçek anlamda nefesimi kesmişti, çünkü fark etmeden uzun bir süre tuttuğum nefesimi yeni vermiştim. Sonra dudaklarını çekti, hiçbir yerde Deniz'in varlığını hissetmiyordum. Soluk alışverişim hızlanmıştı. Biraz sonra tekrar metal kovadan çarpma sesleri geldi, kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyordum anasını!
Elim kolum bağlı gözlerim kapalı kendimi Deniz'e emanet etmiştim, sadece bir an önce bitsin istiyordum. Garsonluğu özleyeceğim aklıma gelmezdi!
Bir ses duyduğumda bunun şarabın kapağının açılma sesi olduğunu anlamıştım, sonra bardak ya da başka bir şeye doldurulma sesi, sonra, ses yok.Sonraki saniyelerde dudağımın üzerinde bir dudak hissettiğimde herhangi bir tepki bile verememiştim, dudağımın üzerindeki dudağın Deniz'e ait olduğunu biliyor olmak garip hissettiriyordu, ama rahatsız edici değildi, sanırım.
Dudağımın üzerindeki dudak uzaklaşırken, ağzımdaki hafif şarap tadını yeni hissediyordum, istemsizce dudağımı yalarken buldum kendimi, çok susamıştım ve şarap buz gibiydi ama yeterince yoktu.
Uyuşmuş gibi hissediyordum kendimi.
YOU ARE READING
Too Close (bxb) - [Tamamlandı]
Ficción GeneralDeniz bir ressam, Can ise onun ilhamı.