Deniz
Karşımda enerjinin dibine vurmuş rakibimi izlerken ayaklarımı yere iyice bastırdım, ellerim gelebilecek herhangi bir darbeye karşın savunma pozisyonunda beklerken önce onun atağa geçmesini bekledim. Biliyordum, çok sabırsızdı bu da onun zayıf noktasıydı, tek istediği bir şeylere vurmaktı.
Birkaç saniye içinde dediğim oldu ve bana doğru hızlıca iki adım atıp sol kroşeden yumruk atmaya çalıştı, saniyelik bir farkla kafamı sağa çevirdiğimde sol elimi alttan geçirerek midesine vurdum.
Sırtı yay gibi gerilip hafifçe yukarı zıplarken toparlanmasına izin vermeden sağ kroşeden de geçirdim midesine. Art arda yumruklarımı yüzüne, midesine ve kaburgalarına geçirdim, biraz sonra önüme yığıldığında hakem elini ortada tutup saniyesinin dolmasını bekledi, kalkmasını istiyordum, henüz eğlenmeye başlamamıştım bile.
Ve neyse ki kalktı, tekrar yerini alırken seneler gibi gelen bir zamanda ikimiz de birbirimizden atak beklemiştik, benim atak pozisyonumu çözdüğünü düşündü muhtemelen, bu işime geldiği gibi ilk atağı ben yaptım, o da az önce benim yaptığım gibi sol yumruğumdan kaçmıştı, ama ben boşluk bırakmadan kaburgalarına bir darbe indirdim.
Bir tanesinden sonra devamı da hızla gelmişti. Sonunda dayanamayıp yere yığıldığında bu sefer kalkamadı. Hakem kazandığımı belirtircesine elimi havaya kaldırırken ağzımdaki kanı silip ringden aşağı atladım, bizim çocuklar her zamanki gibi köşelerine dağılmıştı.
"Deniz ne fark ettim abi biliyor musun?"
Eldivenlerimi çıkarırken 'neyi' dercesine baktım Hüseyin'e,
"Normalde çok sakin ve elit bir adam gibi görünüyorsun ama aslında içinde bastırılmış bir canavar var bence."
Sadece sırıtmakla yetinip soyunma odasına doğru yol aldım, Hüseyin'e katılıyordum çünkü, içimde bir taraf her zaman bir şeyleri yakıp yıkmak, öfkesini kusmak istiyordu ama ben bunu engelleyebildiğim kadar engelliyordum çünkü ben yıkımı sevmiyordum, çünkü yıktığımda toplayacak kişi yine bendim, çünkü yıktığımda zarar görecek kişi de sadece bendim.
Çok uzun zaman önce bunu amcam söylemişti bana, artık kendi hayatından sen sorumlusun.
Soğuk su tenime nüfus edince yeni yeni soluk alıyormuşum gibi sırtımı soğuk mermere dayadım, şuan için yapmak istediğim tek şey eve gitmek ve mümkünse tek ses duymamak. Aslında bu, fazlasıyla mümkündü, uzun zaman önce evde sessizliğe alışmıştım. Yaşadığım yere sadece Ayşe geliyordu, neredeyse bir buçuk aydır da Can.
Aklıma gelen isimle vücudumu tekrar duvara yasladım, sadece onu düşünürken bile aletim sertleşmişti. Nasıl oluyordu da beni etkilemek için hiçbir sikim yapmazken bu derece etkileyebiliyordu? Üstüne üstlük bir de çocuğu her gün yarı çıplak görüyordum, benim için bir işkenceye dönmüştü artık, hazla karışık bir işkence.
Elimi aletime atıp gözlerimi kapattım, bunu yaptığıma inanmıyordum. Daha önce buna hiç gerek olmamıştı, birisini arzuluyorsam o zaten benimdi.
Aletimi aşağı yukarı çekerken gözlerimi kapatıp sırıttım, vücudumu tamamen duşun soğuk mermerine bırakırken gözümün önünde yavaş yavaş o yüz belirmeye başlamıştı.
Geçen gün arka çıkışta yanlışlıkla dibime kadar çektiğimde hissettiğim yoğunluğu hatırladım, sanki bilerek beni delirtmeye çalışıyormuş gibi sürekli gözünün dudaklarıma kayması beni zıvanadan çıkarmıştı.
Daha sert asıldım aletime, şarkı söylerken ki hali geldi gözümün önüne, of ulan o dudakları, sonra o dudakların benim dudaklarımın üzerinde olduğunu hayal ettim.
İstemsizce kendimi dudaklarımı yalarken buldum, neredeyse tadını alıyor gibiydim.
Soluk soluğa son kez çektiğimde gözlerimi açıp küfrettim, öpüşmenin devamını bile düşünememiştim daha amına koyayım! Üzerimde nasıl bir etkisi vardı bu çocuğun?
Hala akan suyun altına attım kendimi yine, vücudumdaki sabunu yıkayıp belime havlu bağladım ve dolabımın önüne ilerledim, Can'ı düşünmemem gerekiyordu, o benim için yasaktı.
Biliyordum çünkü o da meyilliydi, her ne kadar başlarda sadece kızlardan hoşlandığını düşünsem de açıkça benden etkilendiğini biliyordum, bunu bilirken de kendimi durdurmak çok zordu. Bu yüzden bir şeyler başlatırsam devamının geleceğini de biliyordum. Eğer daha fazla yakınlaşırsak kendine erkeklerden etkilenmediğini kanıtlamak için benden uzak durabilirdi ve bu her şeyi bok ederdi.
Hayır bu riski alamazdım.
Ama bazen farkında olmadan beni çok fena etki alanına sokuyor ve azdırıyordu, onu tanımasam bilerek yaptığını düşünebilirdim. Ama onun çekimine daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. Her gün görüşsek de her yeni günde onu yeniden keşfediyor gibi hissediyordum, birisine dokunmadan bunları hissetmek çok garipti.
Düşüncelerden sıyrılıp neredeyse giyinmişken bildirim seslerine dayanamayıp telefonu elime aldım, aralarından direk bir tanesi gözüme çarpmıştı
Can: Bugünkü dersi erkene alsak sorun olur mu?
Deniz: Sorun olmaz, bir sorun mu var?
telefonu bir köşeye bırakıp tişörtümü geçirdim, birisine bu denli ilgili olmak bazen canımı sıkıyordu ama kendime engel olamıyordum. Biliyordum bu bir tepki meselesiydi, Can'dan ne kadar uzak kalmaya çalışırsam ona o kadar çekilecektim.
Can: Sorun yok, 1 uygun mu?
Saat 12.45
Deniz: Uygun.
Deniz: Nerdesin?
Deniz: Geçerken seni de alayım.
Can çevrimiçi
Can: Okulun o taraflardayım.
Can: Mayıs Cafe'de.
Deniz: Tamam 10 dakikaya geliyorum.
Telefonu cebime atıp bizimkilerin yanına gittim "Benim işim çıktı sonra uğrarım yanınıza."
Semih gülerek yarı alayla yanındaki Ömer'in omzuna vurdu
"Bu aralar sürekli işin çıkıyor hayır yani manita desem senin o taraklarda da bezin yok."
Semih'e son kez sırıtıp kapıdan çıktım"Çok düşünme."
YOU ARE READING
Too Close (bxb) - [Tamamlandı]
Ficción GeneralDeniz bir ressam, Can ise onun ilhamı.