Can
İçeri geçtiğimde patronun deneme olarak işe yeni aldığı garsonun baya bi bardak kırdığını görmüştüm, içimden küfrederek hızla barın oraya gittim. Çocuk felç olmuş gibiydi, omzundan tutup sarstım onu
"Şşh Ekin, Ekin miydi? Oğlum toparlansana, süpürgeyi getir de süpürelim."
Transtan çıktığında kafasını sallayıp gözden kaybolmuştu, şaşırarak Kaan'a döndüm "Lan bunun tecrübesi yok muydu?"
Kaan ise sırıtıyordu "Yalan söylemiş demek ki, daha vardiyası başlayalı 15 dakika olmuştu baksana."
Az önceki anın rehavetinden daha yeni çıkarken şu yeni çocuğa kıl olmuştum, ama sanırım bir yandan da iyi olmuştu. Tuvalette o konumda olmak iyi değildi, halka açık bir alandı ulan.
Ekin gelip yeri süpürürken ben de bahtıma sövdüm, eğer patron Ekin'i kovarsa tekrar kabus zamanlarıma dönmek zorunda kalırdım ve ayrılmak istediğimi patrona asla söyleyemezdim.
Ben çıkarsam Murat tek başına nasıl çevirebilirdi ki burayı?Ve tabi projeyi unutmamak lazımdı.
Sikeyim.
Masaya geri dönüp yerime otururken Okan bana kötü kötü bakıyordu, yüzüne ne var ulan dercesine baktığımda bu sefer gözlerini kısıp parmaklarıyla önce kendi gözlerini sonra benim gözlerimi işaret etmişti.
Gözüm üstünde demeye çalışıyordu sanırım.
Ona gözlerimi devirip masaya döndüm ama hiç iç açıcı değildi. Deniz dibimdeyken de hiç rahat değildim zaten.
Ondan uzak durmam lazımdı, onun tek geceliği olmak istemiyordum. Hem ben o tarz bir insan değildim hem de tahminlerime göre bu tarz insanlar elde ettikten sonra uzaklaşıyordu.Ben bu hallere düşecek insan mıydım?
İç sesimle olan bayat konuşma iyice tadımı kaçırırken ayaklandım
"Millet ben kaçıyorum, projeye başlamam lazım. İyi eğlenceler size." Herkes ağzında görüşürüz, çalış köpek tarzı bir şeyler gevelerken Deniz kafasını kaldırıp pür dikkat beni izliyordu sadece "Bırakmamı ister misin."
Tereddütle yüzüne bakarken masadakilerin bununla hiç ilgilenmediğini anlamıştım zaten- Okan hariç, onun da bir çaresine bakmam lazımdı bir ara.
Ama Deniz'e kafamı hayır anlamında sallayıp onu reddettim "Yok sağ ol, iyi eğlenceler size."Bir şey demesine fırsat vermeden oradan uzaklaşırken aslında ne kadar dengesiz olduğumun çokça farkındaydım, önce onu öpmüş sonra ondan kaçmıştım.
Ama bunun haklı bir sebebi vardı, Deniz ilişki insanı değildi, ben de seks arkadaşı değildim.Yine de böyle dengesiz davranmaya da devam edemezdim, tek gecelik takılan birisi olabilirdi ama onunda duyguları vardı, hatta sanırım buna en çok ben şahit oluyordum. Bu yüzden ondan kesinlikle uzak durmalıydım, hayatımda bir dramayı daha kaldıramazdım.
Otobüs durağına gelip kulaklığı takmıştım, listeme girip rastgele bir şarkı açarken kafamı direğe yaslayıp gökyüzünü izlemeye başladım. O eve hiç gitmek istemiyordum, en son borcun bitmesine rağmen hala para istemeye devam ettiğini yüzüne vurduğum için kavga etmiştik, ve para istemeye de devam edecekti.
Onunla daha ne kadar savaşabilirdim ki? Babamdı. Her ne kadar vasıfsız bir baba olsa da.Dibimde çalan kornayı duyduğumda yerimde sıçrayarak kulaklığı çekip çıkardım, önümde arabasıyla bekleyen Deniz'i görünce derin bir nefes alıp gözlerimi devirdim.
"Ulan insan böyle mi uyarır?!"
Aslında içimden geçense bambaşkaydı, seni gördüğümde zaten heyecanlanıyordum, böyle aksiyonlarla korkutmana gerek yoktu.
Sırıtıp kafasını biraz daha eğdi camdan konuşabilmek için "Bir dahakine başka yollar denerim. Hadi atla."
Bir dakika yeni idrak ediyordum, Deniz peşimden mi gelmişti?
"Gerek yok demiştim?"
Omuz silkip kapıyı açtı "Tecrübelerime göre senin için neyin iyi olduğuyla ilgili pek iyi kararlar veremiyorsun."
Ona bayık bakışlar atarken arabaya binmiştim. Kapyı kapatıp elim hemen radyoya uzanırken Deniz'in gülümsediğini görmüştüm,
"Sürekli sırıtmak seni yormuyor mu?" Şarkı seçmeye çalışırken ona bakmadan mırıldanmıştım.
"Her zaman sırıtmıyorum, o yüzden hayır."
"Kimi kandırıyorsun, seni sürekli sırıtırken görüyorum."
"Demek ki görmediğin zamanlarda sırıtmıyorum."
Elim radyoda donakalıp ona çevirdim kafamı, bu sadece senin yanındayken sırıtıyorum demenin başka bir yolu muydu?
Kafamı sallayıp önüme döndüm ve sonunda bir şarkı seçtim.Arkama yaslanıp gözümü kapatırken yine Deniz'in sesini duydum "Bize gidelim mi?"
Kapattığım gibi açtığım gözlerimi ona doğrulttum, ne?
"Sende ne yapacağız? Projeye başlamam lazım. Ferhat hoca gözümün yaşına bakmaz."
"Tamam işte, bizde yaparsın."
Anlam vermeye çalışarak uzunca Deniz'in yüzüne baktım, sonunda dayanamayıp o konuşmuştu
"Irzına geçmeyeceğim ya da seni öldürmeyeceğim Can, niye öyle bakıyorsun?"
"Anlamaya çalışıyorum." Dedim netçe, bu sefer şaşıran taraf o olunca keyiflenmiştim, çünkü Deniz'in yüzünde çok fazla duygu değişimi olmazdı, çoğunlukla gülerdi ya da somurturdu.
"Neyi?"
"Yalnız takılmayı sevdiğini söylemiştin, ama söylediklerinle hareketlerin çok çelişiyor. Yine kafamı karıştırıyorsun."
Şaşkınlığı gülümsemeye dönerken o da önüne dönmüştü "Doğru, bu aralar çelişkili olduğumun ben de farkındayım." Kırmızı ışık yandığında dururken yine kafasını bana çevirdi
"Ama içimden geldiği gibi davranıyorum, bu kötü bir şey mi?"
O kadar saf bir merakla sormuştu ki, gerçekten anlamaya çalıştığını görmüştüm. Pes ederek kafamı iki yana salladım "Hayır değil, en azından şuan."
Son cümleme kaşları çatılırken üzerine düşünüyor gibi görünüyordu, korna sesini duyduğunda yeşil yandığını fark edip sürmeye devam etmişti
Modundaki düşüş gözle görünür biçimdeyken ciddi bir şekilde yola bakmaya devam ediyordu "Geçen günlerde evde doğru düzgün çalışamadığını söylemiştin, bizim evde rahat çalışırsın diye dedim."
Haklıydı, hep haklıydı zaten, ve bir kez daha beni düşünüyordu. Sanırım biraz olsun kendimi bırakabilirdim, en azından başka türlü bir yakınlığa girmemeye çalışabilirdim hala.
"Tamam," dedim, "Bize uğrayalım eşyalarımı alayım."
Zaten o sıralar evimin önüne gelmiştik, arabayı durdurduğunda ben çıkmak üzereyken bana seslenmişti "Can," dönüp yüzüne baktığımda çok ciddi ve gergin olduğunu görmüştüm
"Seni üzecek bir şey yapmam."
İçim uyuşurken bir süre gözlerine takılı kaldım, istem dışı gülümserken arabadan çıkıp apartmana doğru ilerledim, normalde bunun aksini düşünsem de şuan buna tüm benliğimle inanıyordum sanırım.