Medya: Teoman - Bazı Yalanlar
-
Can
55,56,57,58,59...15 dakika. 15 dakika 5 saniyedir telefonla bakışıyordum.
Daha doğrusu sigara içmek için ama aslında tamamen kendi kafamı siktiğimden hiçbir işe odaklanamadığım için arkaya kaçma bahanesiyle bomboş oturup telefonla bakışıyordum.
Dün Deniz gittikten sonra bir süre oradan çıkamamıştım, sadece söylediklerini düşünmüştüm. Onun gerçekten söylediklerinde haklı olup olmadığını düşünmüştüm.
Cebimden bir sigara çıkartıp yakarken hafif kararan havanın aksine yanan turuncu ışıkta takılı kaldı gözüm bir süre. Sürekli kaçıyorsun, kaçmak için bahane üretiyorsun, gitmek istiyorsun... Haklı mıydı? Hep gitmeye bahane mi arıyordum? İnsanların hakkımda ne düşündüğünü biraz önemsediğimin farkındaydım ama haksızlık değil miydi? Onları o kadar sikime takmıyordum.
Deniz'in anlattığı kadar değildi. Onunla sevgili oluşumuzu patronuma bile söylemiştim ulan! Karşısına geçip Mete'ye bile söylemiştim! Sadece bana daha erken bahsetmeliydi, eğer Deniz bana daha erken anlatsaydı Mete olayına daha erken çözüm arardım.
Ne yapardım şuan hiçbir sikim fikrim yoktu ama bir çaresine bakardım. En azından bu şekilde üst üste gelmezdi hiçbir şey.
Sadece benim için her şey çok yeniydi. Hiçbir zaman homofobik olmamıştım ama hiçbir zaman bir erkekten de böyle etkilenmemiştim. Alışma sürecimi bu kadar mı batırmıştım?
Kafam gittikçe daha çok sikilirken sonuna geldiğim sigarayı atıp ayağımla ezdim, ayaklanıp içeri geçerken içimdeki ağır his daha çok artmıştı.
Acaba Deniz nasıldı?Bara oturup Kaan'ın alışkanlıkla önüme koyduğu biradan yudum aldım, "İyi misin abi? Bu aralar çok modun düşük görüyorum seni. Yeni grup çıkıyor diye mi lan merak etme sizin yerinizi kimse alamaz."
Kaan'ın kıkırtısı kulağıma ulaşırken kafamı önemli değil dercesine salladım "Yok be banane oğlum. Kim çıkarsa çıksın."
"Tabi ya Can'ın dünya umrunda değil."
Arkamdan sarılan Okan'a ters bi bakış atıp biramı içmeye devam ettim. "Hayırdır kardeşim günlük laf sokma kotanı doldurmaya mı geldin."
"Sus lan bazen çekilmiyorsun. Şşşt Kaan bana da bi bira atsana. Bardakta ver ama." Kaan sırıtıp elindeki bezi tezgaha bırakıp Okan'a eğildi "Lan bana söz verdiğin kızın numarasını aldın mı önce ondan haber ver sen."
"Lan yürü git o benim en yakın arkadaşım. Sana yedirmem." Okan homurdanıp benim birama dadandığında ona ters bir bakış atmıştım ama onun sikinde bile değildim. Kaan'la bambaşka bir dünyadalardı şuan.
Kaan dudaklarını büzüp bara uzanmıştı, "Ama söz verdin. Şerefsiz misin sen?" Okan kıkırdayıp benim olan birayı kafasına diklemişti "Sarhoştum hatırlamıyorum."
Daha fazla bu muhabbete dayanamayıp kollarımın üzerine, bara uzatmıştım kafamı. Yana yatırdığım kafamla bomboş karşımdaki pencereyi izledim. Hata mı yapmıştım.
Deniz'in dediği gibi miydi her şey? Sinirle gözlerimi yumdum, sikeyim, haklı falan değildi. Ben ondan kaçmaya çalışmıyordum, sadece ilk başlarda Deniz'in beni gerçekten sevdiğine inanmamıştım. Onun için sadece tek gecelik olduğuma inanmıştım.
Bu yüzden uzak durmaya çalışmıştım, ama onu tanıdıktan sonra, gerçek hislerini öğrendikten sonra bir daha kaçmak aklıma bile gelmemişti.
Ben de onu seviyorken neden kaçacaktım ki?
YOU ARE READING
Too Close (bxb) - [Tamamlandı]
General FictionDeniz bir ressam, Can ise onun ilhamı.