İllüzyon

470 40 5
                                    

    Herald beni sürüklerken özellikle kalkmıyor,ona zorluk çıkarmaya çalışıyordum. Ama o hiç zorlanmıyordu. Boşa çabaladığımı farkedince, gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Biraz sonra Mimi'nin sesini duydum ve gözlerimi araladım.
-Biliyorsun,Herald o bir şey yapmadı,dedi ve Adi ile Sami'ye döndü. Onlarda Herald'a söylenmeye başladılar. Beni savunmaları çok hoştu. Şu durumda bile buna içten içe seviniyordum. Yalnız değildim.
    Onun sesiyle tüm düşüncelerim yarıda kaldı. Kafamı kaldırdığımda Lucifer,Herald'a yaklaşmış,hemen yanı başımdaydı,
-Herald,Osti bana yalan söyledi. Tanınmayan bir şey yapmadı. Bu da ne demek oluyor,dedi ve durdu. Tanınmayan demesi beni güldürmüştü. Ben gülerken Herald bir anda durdu. Lucifer'a döndü.
-Osti'yi mi cezalandırmamı isterdin Lucifer?
-Böyle bir şey yapabileceğini sanmıyorum,dedi ve meydan okurcasına Herald'a baktı. Herald daha fazla uzatmadan,
-O bir tanınmayan değil,o cezalı,deyip beni bir yere soktu. İlk günkü gibi bakımsız bir yer değildi. Penceresinden ışık geliyor,gayet geniş ve ferahtı. Ama kapısı parmaklıklıydı. Yere oturdum ve onları izlemeye başladım. Lucifer bana baktı ve Herald'a döndü,
-Bu ne demek?
-Lucifer,bu melek ve şeytanın kızı. Hani şu dünyaya atılan.
-Malbonte,dedi Lucifer. Yüzüme bir şey arıyormuşçasına baktı. Ayağa kalktım ve kapıya yaklaştım. Tepkisini bekliyordum. Kafasını çevirdi ve,
-Gücünü hissetmiyorum,dedi. Herald bana baktı ve ekledi,
-Güçleri alınmıştı,o şekilde atılacağını düşünmedin değil mi?
-O zaman neden hâlâ ceza alıyor?
-Melekler,dizginleri elinde tutmayı sever biliyorsun ve o yüzden onlar ona emin ol daha kötüsünü yapacaklardır. Hem ben onlarla uğraşmak istemiyorum.
-Ne kadar kalacak?
-Çok değil merak etme,dedi ve kapımı kilitledi. Parmaklıkların arasından Lucifer'a bakıyordum. Yüzünde ufacık bir duygu arıyordum. Tepkisi neydi, ne hissediyordu? Sadece anlamak istiyordum onu. Bana döndü ve gözlerime baktı. Bir bakışı bile beni heyecanlandırıyordu. Herald'a döndü ve yakasını düzeltti. Hiç bir şey söylemeden gitti. Onun gitmesiyle bir köşeye oturdum. Anlamıyordum,buradaki her şey bana aykırıydı. Hissettiklerim,düşüncelerim,melekler ve şeytanlar,Lucifer... O beni savunmasız kılıyordu. Ona karşı ne hissettiğimi gerçekten bilmiyordum,ama o farklıydı. Bu zamana kadar tanıdığım herkesten farklıydı. Bir şey beni ona çekiyordu. O kadifemsi sesi,el hareketleri,yürüyüşü,kıyafetlerini düzeltmesi dahi beni kendine çekiyordu. Ama onu düşünmek istemiyordum. Ben kimdim;onlar için nasıl bir tehlike yaratıyordum. Ben ne yapabilirdim? Özellikle,annem ve babam benden ne istemişlerdi? Dünya da anne ve babalar şefkat dolu olurlar,derlerdi hep. O zaman da pek inanmazdım bu zırvalara fakat burdaki olay çok farklıydı. Herkes ölmemi istemişti. En başta da annem ve babam. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Fakat intikam almak istiyordum. Bunları yaşamamı sağlayan herkesin canını yakmak istiyordum.
    Herald'ın sesiyle irkildim,
-Gidebilirsin Blake,deyip kapıyı açtı. Oturduğum yerden kalktım ve pantolonumu sildim. Kapıdan çıkarken Herald'a döndüm,
-Zevkti,Herald. Tekrar görüşmek üzere,deyip sırıttım. Herald,hiç bir şey demeden kapıyı kapattı ve yanımdan hızla uzaklaştı. Odamı bulmakta biraz zorluk çektim fakat incelediğim tablolar ve heykellerden tanıdığım katı buldum. Pencereden baktığımda dışarının karanlık olduğunu farkettim. Ah! Ne kadar tutmuşlardı beni orada. Kapının önüne geldiğimde yavaşça araladım ve yatağın üstünde olan Mimi'yi görünce rahatladım. Mimi hemen yanıma gelip kolumdan tuttu,
-İyi misin?
-Kötü görünüyorum,deyip sırıttım. Yatağın yanındaki pufun üstünde oturan Sami ve Adi de ayaklandı.
-Siz de mi burdaydınız?,dedim ve Adi gülerek bana baktı,
-Asi kızımızı bekledik, deyip bu kez Sami ile beraber gülmeye başladılar. Yatağıma gidip uzandım ve Sami'nin sesiyle onlara döndüm.
-Hadi ama anlatmayacak mısın?
-Neyi?
-Bir şey yapmadılar değil mi?
-Hayır bu kez çok kibarlardı,dedim ve güldüm. Yatakta doğruldum ve onlara döndüm. Mimi,lafa girdi,
-Lucifer sayesinde.
-Neden?
-Lucifer,ona yalan söylenmesinden hiç hoşlanmaz. Herald'a bir şeyler söylüyordu. Tabii biz pek yaklaşamadık.
-En üstün şeytan ve yalan söylenmesinden hoşlanmıyor mu?
-Evet,O çok kurnaz ve akıllıdır. Tam bir şeytan anlayacağın,deyip sırıttı ve ekledi, fakat ona yalan söylenmesinden nefret eder ve cezalandırır.
-Vay be,dedim gülerek. Yatağıma geri uzandım ve arkamı döndüm. Konuşmaya devam ettim,
-Evet,o savundu beni. Yoksa büyük ihtimalle Herald,şu Seraflara söylerdi, dedim ve gözlerimi kapattım. Çok yorgundum,bu kadar acıya ne kafam ne de vücudum katlanabiliyordu.
    Mimi'nin sesiyle gözlerimi araladım,
-Hadi uyan güzelim, ders var,dedi ve bir kaç kıyafet savurdu üstüme. "Ah yine mi"diye söylendim ve banyoya geçtim. Çıktığımda Mimi hazırlanmıştı bile. Yatağın üstünde duran buz mavisi mom pantolonu giyip üstüme de saten krem rengi bir gömlek geçirdim ve pantolonun içine sokuşturdum. Sadece en son düğmesini kapattım ve boynuma ince bir kolye taktım. Siyah bir kemer ve siyah parlak kısa bir bot giyip,saçlarımı topuz yaptım ve küçük halka küpeler taktım. Hazırdım ve Mimi'ye döndüm. O,siyahtan vazgeçemiyordu. Yine siyah,dar bir tulum giymişti. Güzeldi. Birbirimizi onayladık ve odadan çıktık. Sınıfa girdiğimizde melek ve şeytanlar birbiriyle konuşuyor,bazıları sırada bazıları ayaktaydı. Bizim girmemizle sınıfın çoğunun gözlerini üzerimde hissettim. "Evet yine ölmedim sürtükler" diye söylendim kendi kendime. Adi ve Sami'nin yanına doğru ilerledik. Bir kaç şeytan ve melek ile konuşuyorlardı. Sınıfa Andy'nin girdiğini gördüm. O günden sonra onu hiç görememiştim. Beni gördü ve bize doğru gelmeye başladı.
-Biraz konuşulabilir miyiz,Vera?
-Tabii,dedim. Ve kapının oraya yaklaştık. Andy'nin mavi gözleri ve kumral dağınık saçları,uzun sakallarıyla oldukça sevimli bir yüzü vardı.
-Alışabildin mi?
-Yani,sanırım,dedim gülerek.
-O gün için kırgın değilsin değil mi?,dedi ve utanırcasına yere baktı. Kolunu sıvazladım ve,
-Senin yapacak bir şeyin yoktu Andy,dememle çocuksu bir sevinçle gözleri parladı.
-O zaman bırak sözümü yerine getireyim, bu ders ben sana yardım edeyim.
-Anlaştık,dedim ve güldüm. Birinin omuz atmasıyla Andy'e tutundum. Arkamı döndüğümde Osti'nin gülen yüzüyle karşılaştım. Tam bir şey söyleyecekken Andy elimi sıktı ve beni geri çekti. Osti en arkaya oturdu ve hâlâ gülerek bana bakıyordu. Sinirlenmem ona keyif veriyordu. Ardından birinin sınıfa girmesiyle bir sessizlik oluştu. Arkamı döndüğümde Lucifer'ı gördüm. Hiç etrafına bakmadan arka sırada Osti'nin yanına oturdu ve etrafı gözleriyle süzdü. Osti hâlâ bana gülerek bakıyor ve üstüne gitmemi istiyordu. Lucifer bana bakınca Andy'e döndüm. "Derste görüşürüz" deyip Mimilerin yanına gittim.
- Osti ile Lucifer arasında ne var?
-Bir şey mi oldu?,dedi Sami.
-Hâlâ kavga etmek istiyor,şeytan,dedim ve Mimi devam etti,
-Vera,sakinleş. Onun istediği de bu,sana ceza vermelerini istiyor.
-Neden?
-Osti bu, en iyisi kendi olmak zorunda ve senin farkında tatlım,deyip sırıttı ve omzuma vurdu.
-Onlar sevgili falan mı?,dedim ve gömleğimi düzelttim. Adi,gülmeye başladı,
-Sevgili mi,sadece Luci'nin yattıklarından bir tanesi,deyip Mimi ile gülmeye devam ettiler. Sami iğrenircesine bakınca o bunları daha çok eğlendirdi. Mimi tekrar söze girdi,
-Yapma,Sami. Yalan mı söylüyoruz? Luci'yle yatmayan nadir şeytanlardanım,dedi ve gururlanırcasına bize baktı. Bu yaptığı komikti ama gülmeli miydim bilmiyordum. Sinirlenmiş miydim,ah Osti mi,gerçekten!
    Kapı sesiyle yerimize geçtik ve Herald konuşmaya başladı,
-Dersimiz bahçede olacak,Misselina da bize orada katılacak,deyip kapıya doğru yürüdü ve bütün sınıf da onu takip etti. Okulun bahçesinde değildik,burası daha geniş bir alandı ve daha güzeldi. Önümüzde bir şelale,yanımızda bir kaç ağaç vardı. Etrafa bakarken Andy elimden tuttu ve,
-Yan yana olalım,yardımcı olacağım demiştim,dedi ve gülümsedi.
-Nasıl yapıyoruz?
-Bir kaç kişi gelecek ve önünde duracak,sarılacaksın ama sadece ve sadece ona odaklanacaksın. Zaten gerisi gelecektir,dedi ve elini uzattı.
-Deneyelim mi?
-Olur,deyip kollarımı boynuna doladım. Gözlerimi kapayıp,sadece Andy'i düşündüm. Burnuma deniz kokusu ve kahve kokusu geldi. Kahve..dünyadaki yaşamım geldi aklıma ve gülümsedim. Gözümü açtım ve Andy'e baktım,
-Kahve ve deniz kokusu da ne?
-Onlar sana ne hissettiriyorsa,beni de onlara benzetiyorsun.
-Kahve ve deniz severim,dedim ve gülümseyerek omzuna vurdum. Kafamı çevirdiğimde Lucifer'ın bakışlarıyla karşılaştım. Bana bakıyordu. Hadi ama bakışınla heyecanlanmamalıydım. Yine son derece tertipli giyinilmiş bir takım elbise vardı üzerinde. Yüzünde yine hiç bir ifade yoktu. Ama bizi izliyordu. Biraz sonra ona bir şeyler anlatan şeytana döndü. Ne vardı bilmiyorum ama onun hiç bir şey yokmuş gibi davranması beni deli ediyordu.
    Misselina'nın gelmesiyle herkes sıraya geçti. Bazı şeytanlar birbiriyle öpüşüyor,melekler sarılıyor ama Lucifer sadece elini uzatıyor ve son derece bıkkın bakıyordu etrafa. Bu onun için yeterli diye geçirdim içimden. Mimi,Adi,Sami ve Dino'ya bakmak kolaydı. Zaten tanıyordum onları. Diğerleri hakkında da az çok fikrim oluşmuştu. Sıra Osti'ye geldiğinde yine son derece kibirli bir şekilde önümde durdu. Elimi uzattım,ve gözümü kapatıp bekledim.
-Yapabilecek misin,tanınmayan?
-Merak etme,sana ihtiyacım olduğunu sanmıyorum,dedim ve güldüm. Elini uzattı,enerjisini tam anlayamamıştım fakat sıcak bira tadı gelmişti sanki ağzıma. Yüzümü buruşturdum ve,
-İğrençsin,dedim ve güldüm. Sinirlenmişti ama hiç bir şey demeden diğer tarafa geçti. Biraz sonra Andy ile konuşurken önümde birinin durduğunu farkettim. Önüme döndüm. Lucifer elini uzatmış ve konuşmamızın bitmesini bekliyordu. Elimi eline kenetledim ve ona odaklandım. Ateşi boğazımı yakıyordu. Sadece hissettiğim ateşti. Bir anda elini gevşetti ve diğer tarafa döndü. Durması için elini sıktım ve bir adım daha yaklaştım. Kafamı kaldırdığımda çok yakındık;siyah gözleri sadece bana bakıyordu. Kendimi topladım ve kulağına,
-Teşekkür ederim
-Ne için?,dedi uzaklaşmadan.
-O gün Herald'a beni savunduğun için,herkes beni kötü biliyor burada,dedim ve gülümsedim.
-Özel bir şey değildi,demesiyle kendimi geri çektim ve yine gülümseyerek,
-Düşünmemiştim bile ,deyip elimi çektim. Kaşlarını kaldırarak bana baktı ve gülümseyerek yan tarafa geçti. Tuttuğum nefesimi bıraktım ve Andy'e döndüm,
-Ne oldu?
-Bir şey yok,deyip önüme döndüm. Misselina'nın kısa konuşmasının ardından  ders bitti ve çocukların yanına gittim. Dino da onların yanında Sami ile konuşuyordu. Mimi,
-İlk defa Lucifer'la konuşan bir tanınmayan görüyorum,dedi ve göz kırptı.
-Dünkü olay içindi,teşekkür ettim,dedim ve Dino'ya baktım. Gülümsedi ve,
-Nasılsın?
-Sanırım iyiyim,dedim gülerek.
-Lucifer seni savunmuş galiba. Ona çok yaklaşmamanı öneriririm Vera,deyince Adilerin tarafına döndüm ve,
-Neden?
-Lucifer bu Vera,kimseyi sevmez,ona güvenemezsin , deyip ayağa kalktı Mimi,
-Hadi odamıza gidelim,dedi ve elimden tuttu. Adi arkamızdan,
-Yarınki partiyi unutmayın!
-Ne partisi?,dedim Mimi'ye.
-Burada öğretmenlerden gizli partiler yaparız,orada yasaklar olmaz,deyip göz kırptı.
Odaya girdiğimizde,
-Gerçekten haberleri olmaz mı?
-Belki vardır bilmiyorum ama çok önemsemiyorlar.
-Ne yapacağız?
-Kıyafet seçeceğiz Vera,deyip bir kaç tane elbise tuttu üstüne. Yatağa girdim ve onu izlemeye başladım,heyecanlıydı.
    Mimi'yi izlerken gözümün önünde biri belirdi,gözlerinde maske vardı fakat bu kişinin kendim olduğunu anlayabiliyordum daha doğrusu öyle hissediyordum. Gözlerim sarı gibiydi,bilmiyorum ama korkunçtu. Sadece gözlerimi görebiliyordum. Birden karşımda Mimi'yi gördüm.
-Hey! Ne oluyor iyi misin?
-Bilmiyorum,rüya gördüm sanırım,deyip kafamı ovuşturdum. Hafif bir acı vardı kafamda. Mimi kolumu tuttu ve,
-Vera burada rüya görmeyiz ,biri sana illüzyon göndermiş,dedi bir telâşla.

   

Göklerden Yükselen AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin