Ev

215 28 53
                                    

"Süt koy",dedim gülmemeye çalışırken.

Dikdörtgen masanın diğer ucundan almaya uzandığı sütü kâsesine dökerken hoşnutsuzlukla gözlerini bana çevirdi.

"Gül,hadi devam et!"
Kaldırdığı elini tutup,sırıttım.
-Gülmüyorum sadece...Nasıl bilmezsin bunu?
-İğrenç!,dedi kaşığını dudaklarından uzaklaştırırken. Somurtkan tavrı gözlerimi yaşartıyordu. Yemeye devam ederken elime aldığım tabakla,sırtımı koltuğa yasladım. Kendime çektiğim bacaklarıma kafamı yaslayıp gülmeye başladım sessizce.
"Bu kadar basit zevklerin olduğunu bilmiyordum"
Dudaklarını sildiği peçeteyi bir kenara atarken bacaklarını üst üste atıp sırtını karşımdaki koltuğa yasladı.
-Ah,hadi ama gülüp durma!
-Tamam,tamam,dedim boş tabağımı masaya koyarken.
-Sadece içkileri güzel anlaşılan,dedi yüzüğünü çevirmeye başladığında. Ayağa kalkıp önünde duran tabağı bar masasına bıraktım. Üstümdeki siyah tişörtü düzeltip kısa kot şortun arka ceplerine ellerimi soktum.
-Hadi anlat.
-Neyi?
-Lucifer,sence? Tatil mi yapacağız burada?
Sırıttı. Eli sakallarına gittiğinde gözlerini benimkilere dikti.
-Belki
-Saçmalama,kaç gün oldu?
-Bir gün sonra uyandın. Daha geç olur diye düşünüyordum. Hemen toparlayabiliyorsun.
-Peki...Ne yapacağız?
-Bir şey yapmayacağız.
-Oturacak mıyız böyle?
-Bir yere gitmek istiyorsan...Ama içinde bu lanet gevreğin olmadığı bir yere gidelim.
-Dalga geçme,dedim koltuğun üstündeki kırlenti atarken.
-Öylece dışarı çıkabilir miyiz?,tek eliyle havada yakaladığı kırlenti yere bırakırken soruma cevap verdi.
-Benim için sorun değil,seni de hatırlamayacaklar,halledeceğim,dedi.
-Ah,sanmıyorum zaten ama...
-Ne?
-Peşimize düşeceklerdir.
-Şimdi değil. Bir savaş var yukarıda ama o biter bitmez bizi arayacaklardır.

Parmaklarımı,derin bir nefesle saçlarımdan geçirdim.

"Vera...",gözlerimi ona çevirdiğimde konuşmaya devam etti.
-Kendini suçlama,haklıydın biliyorsun.
-İşte sorun da bu. O gün o kadar emindim ki. Onları öldürecektim ve bitecekti ama şimdi onlar için üzülüyor gibiyim. Anlayamıyorum. Tanımlayamıyorum bunu.
-Sadece içinde inanılmaz bir güç var ve şaşkınsın,bu kadar. Geçecek... Senin güçlerini biliyorum. Bak emin değilim ama...
-Ne?
-Bir kehanet vardı...Okuduğum...Senin hakkında fakat önem vermemiştim,hatırlamaya çalışır gibi gözlerini kısıp elini dudaklarına koydu.

-Bunların olacağı yazıyordu. Yani aynısı değil ama Malbonte'nin tüm kiniyle döneceğini söylüyordu. Ve bu kez Şepfa'yı tahtından indireceğini.
-Aklımdan geçen buydu,doğru.
-Ama seni buna iten Mastema idi. Hiç bundan bahsetti mi?

Ellerimi başıma sarıp kirpiklerimi tenime bastırdım.

-Hayır ama şunu söylüyordu sürekli. Ben ne yaparsam yapayım,ne kadar karşı koyarsam koyayım yaşanması gerekenler yaşanacak diyordu.
-Biliyordu. Ama melekler...Onlar da biliyordu neden karşı çıkmadılar?
-Bilmem,Misselina,Şepfa bir şey buyurmadı falan diyordu.
-Aptallar,sırıttı ve ekledi. "Her şeyi başından anlat"

Gözlerimi ovuşturup stresle dudaklarımı ısırdım. Olan bitenleri anlatmak,tekrar yaşıyormuş gibi hissettirirken her cümlemde yeni bir şey fark ediyorduk
birlikte.

-O gün de mi!
-Bağırma...
-Vera,hemen yanındaydım,o gün söyleseydin...
-Her şey yeniydi ne anlatacaktım sana? Hem o gün senden ayrıldıktan sonra bu işte olmadığımı söylemeye gittim.

Eliyle devam etmemi işaret etti. O,sinirle alnını ovarken bende aynı stresle olan bitenleri anlatıyordum.

-Mimi mi biliyordu sadece?
-Evet.
-Seni tuttuklarını o söyledi.

Göklerden Yükselen AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin