Çember

368 42 12
                                    

      Kanatlarımı kapattığımda etrafıma bakmadan okula adımladım. Sürekli etrafıma bakıyor,nefes nefese odama varmaya çalışıyordum. Kapının önüne geldiğimde hızla içeriye girip gözlerimi kapadım. Derin bir nefes alırken sırtımı kapıya yasladım. Yere oturduğumda kafamı ovuşturdum ellerimle. Kadını ne olursa olsun bulmalıydım. Sesi hiç duymadığım bir sesti. Neden konuşmuyordu kendini gösterirken? Kafam da hâlâ dolaşan sesinin,son kalan yankıları çığlık çığlığaydı. Bana gerçekten yardım edebilir mi bilmiyordum fakat onu bulacaktım. Gözlerimi sonunda açabildiğimde yatağında dirseklerinin üzerinde doğrulmuş, kaşları çatık Mimi'nin bakışlarıyla karşılaştım. Ne sikim yaptın yine dese yeriydi ama konuşmuyordu. "Mimi"
    Arkasını dönüp elindeki kitabı okumaya devam etti. "Mimi dinle" konuşmamı duymuyormuş gibiydi. Gösterdiği tavrın geçici olmadığı belliydi. Belki böyle olması daha iyiydi şu an bunu düşünemiyordum. Odadan çıkıp siyah kanatlarımı aynı yere doğrulttum. Kadının tekrar gelmesini bekleyecektim. Bir de Mimi'nin benimle aynı odada kalmak istemeyeceğinden emindim. Ağaca yaslandım. Bacaklarımı kendime çekip kollarımı kendime sardım. "Gel ki acılarını dindireyim" bunun ne demek olduğunu o gelmeden anlamayacaktım. Gözlerimi biraz önce belirdiği yere dikip uykuma teslim olmamaya çalışıyordum.
"Vera!"
Telaşla geri çekilmeye çalışırken gözlerimi açtım. Arkamda kalan ağaca dokunup karşımda dikilen Sami'ye baktım.
-Sami!
-Ne yapıyorsun burada?
-Sana da günaydın Sami,bağırma. Yüzümü kapatıp derin bir nefes çektim.
-Kızım gerçekten burada mı uyudun?
-Oturmaya gelmiştim,dalmışım.
-Mimi?
-Sami çok soru soruyorsun ve benim uykum var.
-O zaman şimdi git kıyafetlerini giyin ve olan biteni bana anlat.
    Sami'ye alaylı bir gülümseme atıp odaya geçtim. Mimi kıyafetlerini giymiş saçlarını düzeltiyordu. İçeriye girdiğimi duyunca yine aynı umursamaz tavrıyla odadan çıktı. Hak etmiştim. Ona sinirlenmeye hakkım yoktu. Benim aksime o gerçekten bana güvenmiş ve sevmişti. Ve ben bunu her zaman olduğu gibi yine mahvetmiştim. Gardıroptan kırmızı bandeau alıp göğüslerimin ortasında bağladım. Boynuma yine altın sarısı ince bir zincir kolye taktım. Beyaz kumaş pantolonuma siyah bir kemer takıp,kısa düz tabanlı aynı renkte olan botlarımı geçirdim ayağıma. Saçlarımı dağınık bir topuzla toplayıp kulağımın deliklerini küçük küpelerle doldurdum.  Kıyafetimi düzeltip odadan çıktım. Ellerim cebimde dersliklerin önünde yürüyordum. Sami'nin koluma girmesiyle ona döndüm,
-Ders var mıydı?
-Asla akıllanmayacaksın değil mi? Gülümseyip onaylarcasına kafamı salladım.
-Bugün ders yok,melekler ve şeytanların arasında bir turnuva olacak.
-Ben?
-Ah bilmiyorum Vera. Tanınmayanlar da girebiliyor aslında fakat genel de katılmazlar. Şeytan ve melekler yıllardır eğitim görüyorlar bu turnuvayla. Aslında sadece eğitim amaçlı fakat takım liderleri ortalığı kızıştırıyor diyebilirim. Ama istersen..
-Ah umrumda değil,takım liderleri kim?
-Lucifer ve Dino.
Sami'ye dönüp büyümüş gözlerimle ona baktım.
-Lucifer mı?
-Tabii Vera. Başka kim olacaktı?
-Hayır, o pek katılmıyor demiştiniz ya şaşırdım.
-Hah,hayır ezilişimizi görmek için nerede olsa gelir,deyip gülümsedi.
-Melekler yenilir mi her zaman?
-Bizler için önemli olan yenmek ya da yenilmek değil. Melekler için bu sadece bir gelenek. Asırlardır turnuva yapılır. Kazananlar onurlandırılır. Fakat Lucifer'ın düşündüğü gelenek değil. Bu onun için sadece  şeytanlarının daha üstün olduğunu kanıtladığı bir gösteri.
-Nasıl oluyor bu turnuva?
-Güçlerimizi kullanmadan dövüşürüz. El becerilerimizi geliştirmek için sadece fakat artık şeytanlar bunu güç gösterisinden farklı görmüyor. Kendilerini kaybediyorlar...
-Çünkü Lucifer öyle istiyor.
-Aynen öyle.
-Lucifer... o izliyor mu sadece?
-Ah keşke!Dino ile yarışıyor. Gücüne yakın olan içimizden sadece o. İyi ki de öyle.
-Neden?
-Vera o acımasız. Şepfa korusun,bize hiç acımayacağından eminim. O yüzden sadece Dino ile dövüşür ve törene kalmadan gider. Dino da turnuvada diğer şeytanlarla dövüşmez. Herkes kendi kulvarında anlayacağın.
Şaşırarak gülümsedim. Korkunç biri... Sürekli neden şaşırtıyordu bu şeytan beni?
    Sami'yle birlikte enerjilerimize bakılan yere geldik. Herkes oradaydı, Fenzio,Misselina, Herald sıralanmış etrafını ateşe verdikleri çemberin içinde duruyorlardı. Bütün melek,şeytan ve tanınmayanlar onlara bakıyordu. Adi ve Mimi'nin yanına geçtik.
-Ne zaman başlayacak?,Adi arkasını dönüp gülümsedi.
-Şu sonsuz konuşmaları ne zaman bir son bulursa,deyip gözleriyle beni süzdü,
-İddialı tanınmayan!. Elini yüzüme doğru yakınlaştırdığında elini sıktım.
-Vera,şeytan. Vera!
Elini acıyla çekip gülmeye başladı.
-Eğlen dostum!
Adi ile gülerken Mimi'ye döndürdüm kafamı ama hâlâ bana bakmıyordu. Gözlerini çembere kilitlemişti. Sami sırtıma dokunup sıcak gülümsemesiyle içimi ısıtırken olanları bildiğine emindim. Ona gülümseyip konuşmaya başlayan Fenzio'ya döndüm,
-Melek,şeytan ve tanınmayanlar hoş geldiniz. Asırlardır süren melek ve şeytan turnuvamızın kurallarını bilmeyenler için tekrarlıyorum. İlk olarak şunu söylemeliyim ki bu bir savaş değil,dostane tavırlarla dövüşmelisiniz. Katiyen güç kullanmamalı ve kontrolünüzü kaybetmemelisiniz. Gördüğünüz çemberden dışarı çıkamazsınız. Daha fazla devam etmek istemezseniz elinizi kaldırmanız yeterli. Başka kuralımız yok fakat bunları aşarsanız diskalifiye oluyorsunuz. Kendinizi fazla yormanızı istemiyoruz. Kazananlar ödüllerle onurlandırılacaktır. Hepinize başarılar. Şepfa sizi kutsasın!,deyip geri çekildi. Misselina ve Herald da öne geçip ekledi,
"Başarılar!"
    Çemberden çıkmalarıyla gür bir ses geldi arkalarından. Lucifer.. Yine ihtişamlı kanatlarını kapatmış yavaşça yürüyordu. Siyah  gömleği ve gri pantolonuyla yine son derece yakışıklıydı. Üzerine de pantolonuyla aynı renkte bir ceket almıştı. Özenle taradığı saçlarından ince parmaklarını geçirip konuşmaya girdi,
"Eğlence bensiz mi başlıyor yoksa?"Misselina'nın o günden sonra hâlâ gergin olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Lucifer'a arkasını dönüp bize gülümsüyordu bir şey olmamış edasıyla. Kimseden ses çıkmayınca Herald konuşmaya başladı,
"Turnuva başlamak üzere Lucifer,yerine geçebilirsin." Lucifer tek kaşını kaldırıp ellerini önünde birleştirdi. Alaylı gülümsemesini yüzüne takınıp yavaşça şeytanların yanına geçti. Misselina ona hiç bakmadan yumuşak sesiyle konuşmaya başladı,
"Evet,kimler katılmak istiyor?"
Bütün şeytan ve melekler ellerini kaldırmıştı. En önde duran Lucifer ve Dino da kaldırdıktan sonra tanınmayanlara baktım. Buralı bile değillerdi. Melek ve şeytanların arasından sesim yükseldi,
"Diğerleri ne duruyor burada?"
Adi ve Sami'nin de bana dönmesinden sonra Misselina havaya yükselip gözleriyle beni aradı.
-Tatlım tanınmayanlar yarışmaya çoğu zaman girmez.
-Herkes denmiyor muydu?
-Ah tabii fakat melek ve şeytanlar daha eğitimli bu yüzden sizin için izleyip öğrenmek belki daha iyi gelecektir. Bir kişi bile elini kaldırmamıştı. Korkaklardı. Onlar bu kadar aciz davranırken şeytanlar onlara nasıl davranırdı.
-Katılmak istiyorum,dememle tüm öğrencilerin gözleri üzerimdeydi. Bakışlarına rağmen dik durup bir cevap bekledim.
-Vera yanımıza gelir misin?
    Ellerimi cebime sokup tüm özgüvenimle öğrencilerin içinden geçtim. Misselina kolunu omzuma atıp tekrar konuşmaya başladı,
-Cesaretin takdire şayan fakat diğer tanınmayanlar katılmıyor yani sadece melek ve şeytanlarla dövüşüceksin,bu...
Tanınmayanlara bakıp Misselina'nın konuşmasını böldüm,
"Bunu istemiyor musunuz,gerçekten?"
Hepsi kafasını yere eğmiş bana bakmaya dahi gerek duymuyorlardı. Son umudumla Andy'e döndüm. Fakat o da kafasını kaldırıp "Yapamam" diye fısıldadı dudağının ucunda. "Korkak!" Misselina'ya döndüm.
"Hâlâ istiyorum!" Şeytan tarafından gülme sesleri yükseliyordu. Oraya ne kadar bakmak istemesemde önde duran Lucifer'ı da gülerken görmek beni daha çok sinirlendirmişti. Onun yanında duran Osti konuşmaya başladı,
"Gerçekten buna izin verecek misiniz?",deyip gülmesine kaldığı yerden devam etti. Lucifer ellerini cebine sokup gülerek konuşmaya başladı,
"Benim için sakıncası yok",deyip gözlerini bana çevirdi. Tüm nefretimle ona bakıyordum. "Sadece biraz daha eğleneceğiz",deyip şeytanlarıyla beraber gülmeye devam etti.
"Evet evet seni çok eğlendireceğim", gülmesini kesip tekrar gözlerini bana kilitledi. Her zaman yaptığı gibi alay etmekten kendini alamıyordu. Başka bir işe de yaradığı yoktu. Misselina'ya dönüp "Hadi başlayalım" dedim. Misselina hâlâ olmayacağını söylerken Fenzio,
"Bu turnuvaya herkes katılabilir ben bir engel görmüyorum" deyip gülümsedi. Şerefsizin yere yapıştığımı görmek dışında bir amacı yoktu. Herald da onayladıktan sonra Misselina daha fazla uzatmadan onlarla birlikte havaya yükseldi. Öğrenciler kendi aralarında sıra oluşturduğunda turnuva tüm hızıyla başlamıştı. Çılgın kavgalarını izlerken Dino yanıma geldi,
-Sakın durma.
-Ne?
-Diyorum ki sürekli vur,boş anında yere düşersin. Tek şansın bu.
-Tanrım,boş versene. Kazanacağım merak etme.
-Vera..
-Hey hayattayken çiçek toplamıyordum.
-Vera..
-Dino merak etme.
-Dikkatli ol!
-Sende,deyip gülümsedim. Kaybedenler eleniyordu. Bazıları gerçekten zayıftı. Kanatları yokken bir kaç şımarıktan başka bir şey değillerdi. Sami,Mimi ve Adi'nin de çalıştıkları belliydi. Çok iyi dövüşüyor,rakiplerini kolayca deviriyorlardı. Herkes benim de zayıf olduğumu düşünüyordu fakat değildim. Tanınmayan,şeytan ya da melek değildim ben. Onlara bunu göstermenin tam sırasıydı. Biraz sonra sadece bir kaç kişi kalmıştı. Ardından Herald'ın sesini duydum,
"Vera ve Linda!"
    Sıra bana gelmişti. Çemberin içine girip bacaklarımı ısıtan ateşten uzak durmaya çalışıyordum. Çemberin içine melek bir kız girdi. Sarışın,kahverengi gözleriyle oldukça zayıf bir kızdı. Kolay olacağını düşünüyordum fakat içimdeki korkuyu susturamıyordum. Herald başlamamızı söylediğinde melek hemen üstüme yürüdü. Görünüşünün aksine tehlikeli davranıyordu. Hızla bacaklarıma bir tekme savurup dengemi bozdu. Ardından bana nefes aldırmadan  karnıma vurmaya başladı. Ortam oluşan gerginliğe rağmen çok sessizdi. Meleğin eğilip saçımdan tutmasıyla acıma aldırış etmeden ayağımla bacağına vurdum. Yere düşüp benden uzaklaştığında at kuyruğu yaptığı saçından tutup onu yere yatırdım. Boğazına bastırdığımda "Bırak" dedi. "Kişisel bir şey değil tatlım"
  Nefessiz kaldığında yüzüme bir yumruk geçirip beni üstünden attı. Ayağa kalkıp üzerime gelmesini bekledim. Saçımdan tutup çektiğinde gülümseyip ona baktım. "Zayıf" yüzüne bir yumruk salladım. Ellerimin üzerinde durup bacaklarına tekme savurdum ve ayaklarını yerden kestim. Diz çöktüğünde "Tatlı kız" diye fısıldadım nefret dolu gözlerine. Arkamı döndüğümde meleklere bakıp gülümsedim ve bacağımı kaldırdım. Hızla kendi etrafımda dönüp meleğin yüzüne vurdum ayağımı. Yere düşüp elini kaldırdı. Diğer melekler onu çemberden çıkarırken Lucifer'a baktım. Şaşırdığı belliydi. Gülerek bana bakıyordu. Hiç bir şey demeden çemberden çıktım. Adi hemen yanıma gelip konuşmaya başladı.
-Harikaydın!
-Kız kolaydı.
-Şeytanlar o kadar kolay olmayacaktır.
-Belki,deyip gülümsedim ve kenara geçip oturdum. Şeytanların daha zor olacağı kesinlikle doğruydu. İçlerinde zayıf olan yoktu.
    Biraz sonra Mimi ve Sami'nin elendiklerini gördüm. Sinirli olan Mimi'yi Sami sakinleştirmeye çalışıyordu. Şeytanlarda Lucifer,Adi,Osti ve bir şeytan daha kalmıştı. Meleklerde Dino ve bir melek kalmıştı. Sayıca şeytanlar üstündü. Lucifer ve Dino hâlâ dövüşmemişti. Bir de ben vardım tabii. Tam bir bilinmezlik içinde olan ben. Kendi kendime gülerken Herald'ın sesi yankılandı üstümüzde,
-Albert ve Vera!
    Tekrar çembere girdiğimde kumral kıvırcık saçlı yeşil gözlü bir şeytan karşımda duruyordu. Oldukça kurnaz bir tipi vardı. Önümde eğilip siyah eldivenli elini bana uzattı.
-Adınızı çok duydum. Elimi ona verip,
-Hiç bir şey yapmıyorum oysa,deyip gülümsedim. Bana gülümseyip geri çekildi ve başla komutunu bekledi. Herald'ın sesini duymasıyla yumruklarıyla üstüme geldi. Yumruklarından kaçmaya çalışıyor,kolumla yüzümü koruyordum. Ara vermiyordu. Bana nefes aldırmıyordu. Hızına yetişemiyordum. Elini tutup bacağımla karnına vurmaya başladım. Vuruşlarımın farkında gibi görünmüyordu. Elini benden alamayınca koluyla bacağıma vurup diğer bacağıyla beni yere itti. Yere düştüğümde tek gördüğüm yüzüme gelen ayaklarıydı. Yerde sağa sola yuvarlanırken bileğinden tuttum. Bacaklarımı kafamın üstünden geçirip tüm gücümle karnına vurdum. Yere düştüğünde hızla ayağa kalkıp arkasına geçtim. Boğazını sıkıp kafasını çevirmeye çalışıyordum ama gücüm ona yetmiyordu. Ellerini arkaya çevirip ensemden tuttuğu gibi beni önüne attı. Yüzümü yerden kaldırdığımda yüzümün kanla kaplı olduğunu farkettim. Gözlerim etrafı seçemiyordu bile. Yaklaştığında gözlerimi silip geriye çekildim. "Kaçma" dedi gülerek. "Kaçan kim?" Boğazımdan tutup beni havaya kaldırdığında yorulan bacaklarımı hareket dahi ettiremiyordum. Elini yüzümde gezdirip "Çok güzel bir yüz ne yazık."  Kaşımdan düşen kanlar boğazımı sıkan eline düşüyordu. Eli bu kez omuzlarına inmişti " İyiydin kabul ama yeterli değilsin"  Nefesim kesildiğinde yine aynı keskin acı girdi kafama. Derin bir nefes çekip gözlerimi sıktım. Ve ardından o ses yükseldi kulaklarımda "Bırakacak mısın küçüğüm?"Aniden gözlerimi açtım. Albert elini gevşetmiş şeytanlarla alay ediyordu. Tüm şeytanlar eğlenirken Lucifer arkasını dönmüş,sıradan uzaklaşmıştı. Tekrar nefesime kavuşmaya çalışırken "Kalk ve göster onlara!" diye bir çığlık koptu kulaklarımda. Vücudum titriyordu. Her hücrem çığlığıyla dolmuştu. Bu kez gözlerimi  açtığımda bacaklarımı kaldırıp gövdesine tüm gücümle vurdum.  Yere inmemle elimi boğazıma götürdüm ve yerde yatıyor olan Albert'e doğru hızla koştum . Herkes şaşkındı. Bitmiş görüyorlardı fakat ben yeni başlamıştım. Tenimin sıcaklığı beni dahi yakıyordu. Ayağımla boğazına bastırırken gözlerine bakıyordum. Ayağımı tutup itmeye çalışıyordu ama kıpırdamıyordum bile.  Nefesi kesildiğinde etrafa baktım. Herkes pür dikkat bizi izliyordu. Tekrar ona döndüğümde  boğazından tutup ayağa kaldırdım. Karnıma vuruyordu fakat sanki ben hissetmiyordum. Gülümseyip onu yere savurdum. Düştüğü yerden şaşkın bakıyordu etrafa. Ne yaşandığını ben de pek anlamıyordum fakat bu eğlenceliydi. Ondan uzaklaşıp tekrar üstüme gelmesini işaret ettim. O da daha fazla hırslanarak koşuyordu. Ben de ona koştum. Yaklaştığında kollarımı açıp beline sarıldım ve bacaklarımı boynuna dolayıp onu tamamen yere attım. Yere eğildim ve yüzümü ona yaklaşırdım. Her tarafı kan içindeydi. Saçından tutup kafasını kendime yaklaştırdım. Gözlerine bakarak dudaklarımı yaladım ve gülerek "Yeterli değilsin" diye fısıldadım dudaklarına. Yerden doğrulup yukardan ona baktım. Hâlâ elini kaldırmıyordu. Kaldırmasına gerek yoktu değil mi? Dirseklerinin üzerinde doğrulmaya çalışıyordu hâlâ. Alayla izliyordum çırpınışını. Sonunda dirseklerinde doğrulup gözlerini bana dikti. Hızla ona yaklaşıp ayağımla bir tekme savurdum yüzüne. Bu onu bitiren son vuruşum olmuştu. Bir kaç şeytan çembere girip onu çekerken gülümseyip Lucifer'a baktım. Yüzüme yapışan saçlar arasından şaşkın olduğunu görebiliyordum. Gülümseyip kafasını salladı onaylarcasına. Yukarıya öğretmenlere ve diğer öğrencilere gülerek reverans yapıp çemberden çıktım. Yüzümün kanını silip herkesin bakışları altında yere oturdum. Kollarımı geriye atıp gülerek baktım etrafa. Ağrıyan yerlerim şimdi çıkıyordu ortaya. Yere uzandım ve karnımı kapadım. Tüm kemiklerim kırılmıştı sanırım. Derin nefesler çekiyordum içime. Yine o kadın... Onun sesi beni kendime getirmişti. Hatta kendimden beklemediğim kadar iyi bir yere getirmişti.
    Biraz sonra Sami'nin sesiyle gözlerimi yere çevirdim. Yanında Mimi de gelmişti.
-Vera,bu.. .sen...inanılmazdı Şepfa! Bunu nasıl yaptın?
-Bilmiyorum fazla sinirlendim sanırım sadece,deyip gülümsedim ve Mimi'ye baktım. Kolumun altına girip,
-Revire gidelim,dedi.
-Nereye?
-İlaç alman gerekiyor,kısa süre içerisinde bu yaralar kapanmaz.
-Teşekkür ederim Mimi,deyip elini sıktım. Bir şey demeden Sami'ye baktı. Onun da beni tutmasıyla okulda bir odaya girdik. Bir kaç melek doktor görevi görüyordu burada. Beni bir yere yatırıp bir şeyler fısıldadılar. Ardından yaralarımın kendini yavaşça kapatmasını izledim.
    Dışarı çıktığımda üstümü çekiştirip,düzelttim. Kafamı kaldırdığımda Lucifer ve Dino'yu çemberin içinde gördüm. Çocuklardan hızla uzaklaşıp ön tarafa geçtim. Dino gözlerini Lucifer'dan almıyor,Lucifer ise elleri cebinde gülümsüyor,etrafa bakıyordu. Ceketini dahi çıkarmamıştı. Birazdan çekip gidecek gibiydi. Herkes pür dikkat onları izliyordu. Melekler dua ediyor,şeytanlar yumruklarını sıkıyorlardı. Herald'ın komutu vermesiyle Lucifer koluyla yüzünü kapamıştı. Çemberde dönüyorlardı. Dino Lucifer'a yaklaştığında ilk temasa geçmişlerdi. Hızlı yumrukları savurup aynı anda bacaklarıyla tekmeler savuruyolardı birbirlerine. Son derece hızlılardı. Onları takip etmek zordu. Dino son yumruğunu Lucifer'ın yüzüne denk getirdiğinde Lucifer'ın kafası sağa düştü. Dino hızlı hareketlerle karnını tekmelerken o hâlâ  kafasını yerden kaldırmamıştı. Aniden elini kaldırıp Dino'nun yumruk yaptığı elini tuttu. Kafasını kaldırdığında dudağından kan geldiğini gördüm. Tuttuğu elinden Dino'yu ters çevirip kendine çekti. Gülümseyip kulağına bir şeyler söylediğini farkettim. Dino'nun kırmış olduğu bacaklarına vurup onu yere düşürdü. İşini bitirebilirdi fakat o ceketini yere atıp kollarını katladı. Eğleniyor ve yeni başlıyor gibi görünüyordu. Dino da o sırada ayağa kalkmıştı. O da pes edecek gibi görünmüyordu. Tüm hızıyla koşup yine yumruklarını salladı fakat Lucifer hepsini karşılıyordu. Bir yandan da alaycı gülümsemesini bozmuyordu. Vuruşlarına karşılık vererek sanki onu eğitiyor gibiydi. Onu uzun süre ayakta tutmaya çalışıyor gibi... Dino yüzüne ve karnına çalışırken Lucifer hiç bir şey yokmuş gibi ayağına çelme takıp onu düşürdü. Âdeta "Ayakları unuttun" diye bağırıyordu. Yine Dino'nun kalkmasını bekliyordu. Bir yandan elimle boğazımı sıvazlıyor,bir yandan da hayranlıkla onları izliyordum. Dino kalkarken Lucifer etrafı süzüyordu. Gözlerimiz kısa bir süreliğine buluştuğunda Dino'nun kalkmasıyla tek yumruğuyla onu tekrar yere yatırdı. Dino her tarafı kan içinde olsa da hâlâ elini kaldırmıyordu. Yerinden doğrulup kafasını kaldırdığında Lucifer ayağıyla son kez yüzüne vurup onu tamamen bitirdi. Şeytanların tarafından büyük bir alkış koptu. Lucifer ise hiçbir şey olmamış gibi yerden ceketini alıp omzuna attı. Gömleğinin yakasını düzeltirken bana çevirdi kafasını. Dudakları tekrar yukarı kıvrıldı. Karşılığında ona gülümsediğimde arkaya çekildim. O da çemberden çıkıp hâlâ onu alkışlayan şeytanlarının yanına geçti. Hiç bir şey olmamış gibiydi. Dino ile Lucifer haricinde kimse baş edemezdi. Fakat Lucifer'ı zapt etmek sanırım burada kimsenin harcı değildi. O da bunun farkındaydı. Tek bildiğim Dino'nun bunu hak etmediğiydi. Fenzio'nun öfkeli sesiyle irkelerek ona döndüm,
"Kesin,bu bir yarışma değil!" Sesinden Dino'ya ne kadar sinirli olduğu belliydi. Herkes sustuktan sonra tekrar konuşmaya devam etti, Osti ve kalan son meleği çağırdı. Osti kısa sürede meleği alt ederken şeytanların kazandığı herkes tarafından tasdiklenmişti. Ama bir de ben vardım tabii.
"Turnuva devam ediyor sırada Adi ve Vera var!"
    Hâlâ sıktığı dişlerin arasından bunun çıkması beni afallatmıştı. Adi ile dövüşmek...Ah sanırım bunu yapamayacağım. Çembere çekinerek yaklaştığımda Adi'ye baktım. Bana gülümsemesiyle Osti kolundan tutup onu arkasına çekti,
"Ben dövüşeceğim!"
    Herkes ona şaşkınlıkla bakarken tekrar bağırmaya başladı,
"Arkadaşınla kavga etmek istemezsin Adi" gülümseyip devam etti,
"Bana bırak işini bitireyim!" Adi gülerek omzuna vurdu,
-Osti saçmalama  Adi'nin kolunu omzundan atıp sinirle konuşmaya başladı,
-Geri çekil dedimAdi sinirle kollarını katlayıp Osti'nin üstüne yürüdü. Bu saçmalığa daha fazla dayanamayıp öğretmenlere döndüm,
-Çekilmek istiyorum
-Korkuyorsun kaltak!, sinirle Osti'ye döndüm. Lucifer ve diğer şeytanlar arkada bizi izliyor seslerini çıkarmıyorlardı. Keyif aldıklarına emindim.
-Senden mi?,deyip gülmeye başladım.
-Çık ve dövüş o zaman!
    Adi'ye baktım. Gözleri kırmızı hâlini almış Mimi'nin kolunda duruyordu. Ödülü  almak istediği her hâlinden belliydi.
"Şimdi siz kazanmış olun ama biraz sonra seni bekliyor olacağım"
Osti'nin gülmesi kulağımı tırmalarken Herald'ın sesiyle ona döndüm,
"Şu saçmalığı derhâl kesin,ne sanıyorsunuz sizin evcilik oyununuzun bitmesini mi bekleyeceğiz! İsteyen çekilebilir hemen karar verin yoksa biraz sonra biz iyi kararlar vermeyeceğiz!"
Adi,Mimi'nin kolundan kurtulup sinirle Osti'nin üzerine yürüdü.
-Ne zamandır kararları sen veriyorsun,sen kimsin?" Gözlerinden ateş çıkıyordu. Biraz daha uzarsa Osti'yi parçalayacağından emindim. Osti geri çekilip kendini topladı.
-Tamam o zaman Lucifer söylesin",korktuğu belliydi. Adi'den biraz daha uzaklaşıp Lucifer'a baktı. Lucifer bir ağaca yaslanmış ayaklarına bakıyordu. Olanları tam olarak duyduğundan bile artık emin değildim. Kafasını kaldırıp anlamamış gibi ona bakan gözlere baktı. Elini çenesine götürdü. Düşünüyor gibiydi. Gözleri benimkilerle buluştuğunda sinsice gülümsedi
"Osti çıksın"
    Adi ellerini yumruk yapmış delice Lucifer'a bakıyordu. Lucifer ise hâlâ gülerek beni süzüyordu. Adi aniden kanatlarını açıp havalandığında Lucifer gülerek ellerini önünde birleştirdi ve Misselina'ya baktı,
"Tabii sizin için uygunsa"
    Öğretmenler kafasını salladığında Sami'ye baktım. Ne yapacaktım? Osti ile ne olacağı umrumda değildi. Adi... Sami yüzünü düşürüp onaylarcasına kafasını salladı. Tereddütle çembere döndüğümde  Osti'nin çembere çoktan girdiğini gördüm. Ardından ben de emin adımlarla çembere ilerlediğimde bir ayağımı atmıştım içimde büyüyen ateşi körükleyen çembere...

Göklerden Yükselen AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin