Görüşeceğiz

81 18 7
                                    

Kulaklarda duyulmayacak kadar az bir çınlama belirdi. Bir anlığına zaman durmuş gibi hareket ediyordu tüm melekler. Önce Rafael indi,dizlerinin üstünde. Esmer teninin üzerine dökülen uzun saçları yüzünü kapattı rüzgârı ile. Uzun beyaz bir elbisesi vardı yalnızca. Abartıya dair aranacak ufacık bir detaya izin vermiyordu görünüşü. Parlayan yeşil gözlerini yana çevirdi. Yere düşen şeytana elini uzattı. Genç şeytan kararsız kaldı,korkuyla tuttu uzattığı şifalı eli. Rafael sevgiyle başını sıvazladı. Acısını alıyordu çocuğun...

O sırada arkasından gelen kanat sesleri ile bir kez daha irkildi diğerleri. Şeytan kardeşler ise keyifle izliyordu olanları. Asmodeus,yalandan dudaklarını büzmüş alay ediyordu tavırı karşısında.

Kanat sesleri hızlandı. Üç büyük kanat göründü gökte. Bir kuş edasıyla süzülüp dizleri üzerinde eğildiler. Işıkları gözlerini alıyordu çevredekilerin. Enerjileri öyle kutsaldı ki gözle ayırt edilebiliyordu. Rengarenk ışıklar saçıyorlardı etrafa.

Raquel kanatlarını kapatır kapatmaz kahverengi uzun saçları şiddetle sallandı. Boyundan uzun olan sivri mızrağı yere vurdu hafifçe. İşaret için yeterliydi. Elaya çalıyordu kadının gözleri. İnce dudakları,sivri çenesi,sert bakışlara sahipti. O sessizdi.

Uriel de tam yanında durdu,kanatlarını kapattığında. Kahverengi kıvırcık saçları,siyah gözleri,uzun kirpikleri... Ne de güzeldi yüzü öyle. Arkasında kalan melek topluluğu,önlerinde hayranlıkla diz çöktü. Kalpleri duracaktı sevinçten. Gözyaşlarına boğuldu kimisi.

Uriel diğerlerine göre oldukça kısaydı ama görkemine gölge düşürmesi,tartışalamazdı bile. Büyükçe olan kılıcını yere bastırdı. Şimdi en önde duruyor,şeytanlara bakıyordu delici bakışları ile.

Aynı zamanda Gabriel de Rafael'e eşlik ediyor,yere düşen yaralıları şeytan melek ayırmaksızın avuçlarını alınlarında gezdiriyor onları ayağa kaldırıyordu. Zayıfçaydı o da. Siyah upuzun saçları ile parlıyordu diğerleri gibi. Ellerinde birtakım yüzükler vardı adamın. Bileklerinin görünen yerlerinde yazılar yazıyordu.

Herkes hayranlıkla onları izlerken yukarıdan herkesin şaşırdığı biri indi.

Lucifer,Leviathan'ın üstündeydi o sırada. Anlamak için durduğunda kendini yerde buldu. Leviathan ayağa kalkıp kardeşlerinin yanına gitti. Öldürmeye yeltenmedi. Lucifer'ın kaşındaki kan dudaklarından süzerken gözlerini karşısında duran Cassiel'e dikti. Üzerini diğerlerine benzer bir örtü ile kapamıştı. Kanatlarını kapadı. Etrafa bakındı. Sağ kalan meleklerin bakışları hayretler içindeydi. Ölmemiş miydi?

Hemen peşinden beklenen melek indi cennetin bahçesine. Tüm gözler beyaz,geniş kanatlarına kilitlenmişti. Dizlerini dahi kırmadı. Bir kuş gibi yere tünedi sanki. Sarıya çalan,bukleli saçları kulaklarını kapatıyordu. Beyaz teni üzerinde mavi gözleri parıldıyordu. Demir,kahverengi bir zırhı vardı üzerinde. Sol kolunun üzerini örten kırmızı bir pelerine sahipti. Altın sarısı kılıcını tutan kolu açıktaydı. Burnunun üzerinde ufak tefek çiller ile kaplıydı temiz yüzü. On altı,on yedi yaşlarında bir çocuğun fiziğinden farksızdı. Başında saçlarını tutan bir taç takılıydı. Uzun,inceydi. Başını kaldırdı,mavi gözleri ile değerlendirir bir bakış attı etrafa. Zararı ölçmek istiyordu.

"Bir an hiç bitmeyeceksiniz sandım Michael"

Gülmeye başladı Mammon,Asmodeus ile beraber.

"Hiç yaşlanmamışsın hem,bir sırrın var mı?"

Michael gülümsedi. İnce dudakları samimiyetle yukarı kıvrıldı. Alay barındırmıyordu yüzü. Bir şey demedi,arkasına döndü. Hâlâ eğilen meleklere ve yerdeki yaralıları iyileştiren kardeşlerine baktı.

Göklerden Yükselen AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin