Günah

642 46 3
                                    

     Sonunda gözlerimi açabilmiştim. Tanrı  aşkına bu kaçıncı bayılmamdı? Etrafı iyi görmek için oturduğum yerden doğruldum. " Ah lanet" ayaklarım,ellerim zincirliydi. Sırtım hâlâ acıyordu. Sonra bir ses yankılandı  bu mahzende ya da her ne boksa. "Uyanmış" ben ne olduğunu anlamadan içeriye bir kaç kişi girdi hâlâ net göremiyordum, gözlerime lanet olası bir ışık doğrultup hepsi bi masa başında toplandı. Bir adam bana yaklaşıp çenemi tutup "Gözünü aç" diye bağırdı. "Siktir git" deyip kanlı dişlerimle sırıttım. Adam biraz uzaklaştı ve arkasından bana yaklaşan bi kadın sesi duydum "Fenzio dur,ben halledebilirim" şu beyazlı kadın mıydı bu, Misselina?. Kadın bana yaklaşıp "Vera yüzünü temizleyeceğim sakin ol" deyip bir bezle yüzümü sildi, zaten benimde karşı gelecek gücüm kalmamıştı. Artık daha iyi görebiliyordum her yerim kanla kaplanmıştı. Gözlerimden âdeta kan gelmiş olmalı dedim kadının sildiği bezlerin hâlini görünce. Sonra karşıma baktım;en ortada oturan yaşlı bir adamdı, abartılı bir kıyafeti vardı bu da diğerlerinden daha üstün olduğunu gösteriyordu. O da Misselina gibi  beyaz giyinmişti. Yanında bir tane daha kır saçlı bir adam vardı. Diğeri kadar yaşlı olmasa da genç değildi. Beyaz kanatları vardı ve bana büyük bir öfkeyle bakıyordu. Diğer tarafta ise Herald ve kırmızı kanatlı bir adam daha vardı. Yanındaki adam Herald'dan daha gösterişli idi. Kanatları koyu kırmızı ve uçlarında sivri kanca benzeri şeyler vardı. Misselina'ya döndüm bi gözüm kapalı gibiydi bilmiyorum net göremiyordum ama Misselina endişeliydi, ya da korkuyordu benden.
     Çenemi sıkan adam ayağa kalktı, "Demek gözünü açabildin hah" ona baktım,hareket etmek istedim ama zaten yeteri kadar debelenmiş olmalıyım ki bileklerim kan içindeydi. Aynı acıyla tekrar yerime oturdum. Karşımdaki adam eğleniyordu ama buna. Ortadaki yaşlı adam kalkıp "Fenzio derhal yerine geç" demesiyle adam hemen yerine oturdu. Bu da tahminlerimi doğru kıldı o bunların başıydı. Ve yaşlı adam söze girdi:
- Ben Seraf Crowley, Şepfa'ya en yakın olan baş meleklerdenim. Ve sen çocuk, buraya neden geldiğini bilmiyorsun değil mi?
- Ordan bakınca biliyormuş gibi görünmüyorum değil mi?, deyip ağzımdaki kanı tükürdüm.
- Vera Blake. Sen zaten burda doğdun ve dünyaya gönderilip cezalandırıldın. Fenzio denen adam lafa girdi:
-Seraf Crowley affınıza sığınıyorum efendim, fakat bu günah tohumu hâlâ karşımızda nasıl oturabiliyor? Cezası yok edilmektir. Göklerde hata olmaz efendim. Içindeki kötülüğü şimdiden görebiliyorum, dedi ve bana baktı. Hemen bakışını yakalayıp söze atladım.
- Hey demek içimi görebiliyorsun, yazık farklı şeyler yapabilirdik seninle, deyip adama sırıttım. Sinirlenmişti, Seraf lafa girip konuşmaya devam etti,
- Burda yani göklerde melekler ve şeytanlar vardır ve Şepfa'nın asla yıkılmayacak kuralları. Bunlardan biri de,melekler ve şeytanlar birlikte olamaz. Ve tabii tanınmayanlar da. Onlar da senin gibi öldükten sonra tekrar hayat kazananlardır. Fakat herkes kendi tarafından olanlarla beraber olabilir. Ama bu kural sadece bir kere ihlal edildi, dedi ve ellerini birleştirip gözlerini kaçırdı ve ekledi,
-Bir başmelek ve yeni tarafını seçmiş bir şeytan tarafından, yani... annen ve baban.
    Yutkundum, ne anlatıyordu bu adam tamam ölmüştüm ama tüm bunlar gerçek olamazdı değil mi? Ve Seraf sözlerine devam etti,
- Annen bir tanınmayandı ve tarafını şeytan olarak yeni seçmişti, baban ise benim olduğum gibi bir Seraf'tı. Annenin hamile kalacağını ikisi de düşünmüyordu ve defalarca bu günahı işlediler. Son ana kadar sakladılar ama Şepfa'nın gazabından kaçamadılar. Sen doğduğun da yer gök karardı. Dünya'da doğal afetler burda ise felaketler yağdı üstümüze. Annen doğumunda hayatını kaybederken baban ise bitik durumdaydı. Senden herkes korkuyordu, sen yasaktın,sen günahın tohumuydun ve burda atılmaması gereken bir tohum.. Şepfa verdiği felaketlere devam ederken yer de ve gökte düzen bozulmuştu. Cehennem fazla sıcak,cennet buz gibiydi. Işte bu yüzden baban sonunda yapması gerekeni yapıp,kanatlarını koparıp seni dünyaya gönderdi. Orda zararsız olacaktın,kimseye zarar veremeyecektin.. Fakat senin gelme vaktin şimdi değildi, anlaşılan burdan biri tekrar düzeni bozmak istiyor ki seni dünya da olması gerekenden erken öldürdü ve Şepfa'nın işine karıştı.
     Anlattıkları kafamı duvara vurma isteği uyandırıyordu. Hikayemin arkasında bi aile draması yatıyor olduğunu tahmin ediyordum ama bu bu çok fazlaydı.. Gözümden akan yaşı silmeye çalıştım ama o kadar iyi sabitlemişlerdi ki beni buraya kıpırdayamıyordum. Hepsi bana bakıyordu. Yandaki şeytan daha fazla dayanamayıp lafa girdi;
- Karar ne? Seraf Crowley bana bakıp iç geçirdi;
-Bütün okul,şeytan ve melekler öğrendi. Ve o artık zararsız gücü yok.Eğer dengeye zararlı olacak olsaydı çoktan burdan çıkabilirdi. Kanatları kesildiği için kanat çıkarırken bile zorlandı. Yani şu saatten sonra bir sıkıntı çıkaracağına inanmıyorum. Ve bu olayı artık yalanlayamayız. Ben okula devam etmesini öneriyor ve en ufak hatasında tekrar Şepfa'ya danışılmasını uygun görüyorum,dedi ve masadakilere döndü. Komikti cidden çok ama çok komikti.
- Hey tanrın niye beni şimdi yok etmiyor yine tam anlamıyla küçücük bir bebek kadar savunmasızım ve şimdi gerçekten de günahkârım.  Hem o siktiğimin babası niye gelmiyor? Biraz da o.. Fenzio sözümü  kesti ve:
-Şepfa hakkında ve Seraf hakkında böyle konuşamazsın o hatasından döndü ve affedildi gerisini konuşmak sana düşmez. Hem Seraf Crowley ben onu zararsız görmüyorum. Hâlâ isyankâr ve dengeye saygılı değil,dedi ve ayağa kalktı çenemden tuttu ve kafamı kaldırdı;
-Iki kolun bağlı olsa bile sen bir hatasın ve bu düzeltilmeli.
- Hey dostum,sen nasıl meleksin hah? Daha sevecen,iyi falan olman gerekmiyor mu? Fenzio tam konuşacakken Seraf söze girdi:
- Siz ne düşünüyorsunuz ?deyip Herald,Misselina ve o şeytana döndü,Misselina:
- Ben de size katılıyorum Seraf, Şepfa yok edilmesini istese konuşmaya bile gerek kalmazdı ,deyip kafasını eğdi. Seraf şeytanların tarafına döndü.Herald:
- Crowley, zaten hep gözümün  önünde olacak. Küçük bir tanınmayan hepsi bu. Bir zararını görmüyorum. Crowley diğer şeytana döndü ve:
- Şeytan Mammon, karar verildi fakat sizin düşünceniz nedir?Şeytan bana döndü ve küçümseyici bir bakış attı hâlâ kan damlayan vücuduma.
-O kadar güçlü olduğuna inanmıyorum, dedi ve bana gülümsedi. Yüzüme yapışan saçı üfledim ve " Çok iyi anlaşacağız" deyip onlara doğru kan tükürdum. Misselina hemen ayağa kalkıp yüzümü biraz daha silip arkasını döndü. Crowley masaya vurup, " Karar verildi" deyip ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. Hemen lafa atıldım,
-Beni dünya da yapayalnız ve aciz bırakarak acı çektirdiniz. Günahsız bir bebeği günahkâr ilan edip kendi suçlarınızdan mesul tuttunuz. Tanrınız bana orda cehennemi yaşattı. Tanrınız da okulunuz da umrumda değil acı her daim  sizinle olsun, deyip tekrar demirlere vurdum. Crowley "çözün" deyip dışarı çıktı. Ardından Şeytan Mammon da bana gülümsedi ve çıktı.
    Fenzio bana yaklaşıp,"Benim bir şey yapmama gerek kalmadan zaten kendini attıracaksın Blake" deyip doğruldu ve yukarıdan bana baktı. Sağa ve sola bağlı olan kollarımı adama yaklaştırdım ve ayaklarımı acı umrumda olmadan hafifce kaldırdım  kafamı kaldırıp "Siktir git" deyip geri düştüm. Hemen Misselina ve Herald gelip zincirleri söküp kollarımın altına girdiler. "Ah yine mi lanet "diye söylendim. Ama onlar sessizce ilerlediler. Ayağımı yere basamıyordum. "Nere gidiyoruz, şimdi hangi işkence odasına? " Misselina sırtımı sıvazlayıp kapıyı açtı, "Yeni odana küçüğüm sakinleş "...

Göklerden Yükselen AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin