Işık

412 46 4
                                    

    Zihnimin yavaşça karanlığa gömülmesini izlerken nefes nefese gözlerimi açtım. Mimi yanaklarımı tutmuş korkuyla bana bakıyordu. Telaşla kendimi geriye çekip ellerinden kurtuldum. Yerde olan ellerimi kalbime götürdüm. Nefesimi düzenleyip kafamı kaldırdım. Lucifer,önümde durmuş beni izliyordu. Onu görünce ayağa kalkmaya çalıştım ama Mimi kolumdan tutup beni durdurdu,
-İyi misin?
-İyiyim.
Hızla ayağa kalkıp saçlarımı kulağımın arkasına alırken Lucifer'a baktım. Hiç bir şey söylemiyordu. Bundan faydalanıp hızla kütüphaneden çıkacakken Lucifer bileğimden tutup durduğum yere geri getirdi,
-Neler oluyor Mimi?,dedi bileğimi sıkarken.
-Lucifer..
-Konuşmayı biliyordun değil mi?
-Lucifer.. o,demesiyle lafını kestim. Her ne söyleyecekse ya bana zarar verecekti ya da kendine. Buna izin veremezdim.
-Seni ilgilendiren bir durum yok şeytan!,dedim elimi çekmeye çalışırken. Lucifer'ın kafası bana döndüğünde kırmızı gözleri içime işledi. Bileğimi daha çok sıkıp beni kendine çekti.
-Bir şey yok değil mi tanınmayan?
-Canımı acıtıyorsun bırak!,dedim burunlarımız birbirine değerken.
-Yalan söyleyerek beni sinirlendiriyorsun tanınmayan,bunu istemezsin, gözlerinin sıcaklığı tenimi yakıyordu.
-Hesap verecek değilim bırak!
-Sınırı aşıyorsun!,dedi bileğim elinin arasında ezilirken. Boşta kalan elimle kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum fakat kıpırdamıyordu bile.Gözlerine bakıp acıdan kısılan sesimle fısıldadım dudaklarına,
-Bırak!,gözleri bileğime indiğinde aniden uzaklaşıp boğazını temizledi. Moraran bileğimi diğer elimle sararken Mimi'ye baktım. Yere gözlerini dikmiş,bana bakmıyordu bile. Hızla kapıya yöneldim fakat Lucifer bu kez kolunu uzattı önüme. Elimle kolunu itmeye çalışırken kulağıma fısıldadı,
-Ateşle oynuyorsun farkındasın değil mi?,söylediğine gülümseyip kafamı ona çevirdim. Parmak uçlarımda yükselip kulağına fısıldadım,
-Hep sevmişimdir, koluna tüm gücümle vurup hızla odadan çıktım.
"Ondan nefret ediyorum,ondan nefret ediyorum,ondan nefret ediyorum!" Merdivenden indiğimde cehennemin kapısını sinirle ittim. Zikzaklı yolda yürürken bulduğum bütün taşları ayağımla aşağı atıyordum. Kanatlarımı açmış uçacakken Mimi'nin sesini duydum,
-Vera bekle!
Arkamı döndüm ve hızla ona doğru ilerledim,
-Ona bir şey anlattın mı?
-Neyi Vera?
  Afallamış gibi görünüyordu. Parmaklarımı saçlarımdan geçirip derin bir nefes çektim içime,
-Biliyorsun,söyledin mi?
-Bana güvenmiyorsun değil mi?,dedi. Ona güveniyor muydum?
-Neyin doğru olduğunu bilmiyorum.
Mimi,gözleri kırmızılaşırken beni yere itip bağırmaya başladı,
-Herkes senden nefret ediyorken ben sana yardım ettim. Sana bir melek gibi davrandım. Lânet olası bir melek gibi. Her probleminde yardım etmeye çalıştım. Karşıma geçmiş hâlâ bana güvenmediğini söylüyorsun! Derdin ne senin hah,kimseyi sevmez misin sen? İnsan.. Nankör değil midir hep zaten!,demesiyle ayağa kalktım,
-Sikik hayatım boyunca ne yaşadığımı biliyor musun sen? Hayatımdan daha boktan bir yere geldiğimde ilk güveneceğim bir şeytan olmamalı değ...
-Söylemedim,dedi ben cümlemi tamamlamadan. Yüzümü ovuşturup pişmanlıkla iç geçirdim,
-Mimi,dinle.
Kanatlarını açıp bakmaya bile tenezzül etmeden havalandı.
-Mimi!
-Hay sikeyim!,ayağımı büyük taşa vurup yüzümü ellerimle kapattım. Her şeyi berbat edecektin değil mi Vera? Hep yaptın bunu. Yere eğilip elimi sertçe vurdum. Bileğimin sızısı umrumda değildi. Lucifer'ın yüzündendi. Evet onun hatasıydı bu. Kahrolası karışmasaydı bunlar olmazdı. Neden kalmak istedim. Başıma ne gelirse gelsin umrumda değil! İkinci kez ölmek canımı acıtmazdı. Kafamı yerden kaldırıp şatoya baktım. Her şeyin hesabını soracaktım ondan bu kez. Benimle oyun oynayamayacağını görmeliydi. Şatoya doğru hızla adımladım. Kapıyı sinirle ittim. İçeriye girmemle bir kaç şeytan kollarımdan tutup beni kenara çektiler.
-Bırak!
-Burada olmaman gerek küçük tanınmayan!
-Lucifer için geldim,dememle çenemden tutup beni havaya kaldırdı. Ayaklarımı sallıyor ona vurmaya çalışıyordum. Nefesim bitmek üzereyken ayaklarım gövdesine ulaştı. O acıyla karnını tutarken düzensiz nefesimle bağırdım,
-Lucifer!
Diğer şeytan arkamdan tutup beni duvara fırlattı. Ağzımdan kan gelirken çatlak duvardan düştüm. Yerdeyken Lucifer'ın sesini duymamla kafamı kaldırdım,
-Ne oluyor burada?
-Efendim,tanınmayan izinsiz içeriye girdi,sesini kesmek üzereyiz. Siz istirahatınıza devam edebilirsiniz. Bağışlayın!,deyip kafasını eğdi. Beni kıyafetimden çekerken derime batan kemiklerime aldırış etmeden sırıtarak orta parmağımı uzattım Lucifer ve şeytanlarına. "Adım Vera şerefsiz" Lucifer,
-Bırak!,dedi bana doğru gelirken ve ekledi,
-Beni görmek istiyor değil mi?,deyip elini uzattı. Elini itip zorla ayağa kalktım.
-Beni takip et.
Merdivenlerden çıktığımızda yine kütüphaneye girdik. Masasının yanına geçtiğinde karşısındaki sandalyeyi işaret etti,
-Gerçekten mi?
-Bir şey mi oldu?
-Seninle burada oturacağımı düşünmedin değil mi?,dememle ayağa kalktı. Kolumun arkasına dokununca acıdan derin bir nefes çektim.Önümde durduğunda gözlerimi ona diktim.
"Biraz sonra düzelir merak etme"   Dudağımın kenarındaki kanı silmeye uzandığında kafamı sallayıp elini ittim. Gülümseyip,gömleğinin cebinden bir mendil uzattı. Görmezlikten gelip karşısındaki masaya oturdum.
-O zaman araştırmana devam etmek için geldin,dedi sandalyesini çekerken. Dudağımı kolumla silip konuşmaya başladım,
-Seni ilgilendirmez!
Bacaklarını üst üste atıp bana döndü, 
-Bana gelen sensin tanınmayan.
-Sana geldim çünkü... tek kaşını kaldırıp alay edercesine gülümsedi.
-Neden mi,bana ne yaptığına bak,deyip bileğimi gösterdim. Gözlerini kaçırıp konuşmamı bekledi.
-Benimle derdin ne söylesene! Hem iyi hem kötü olamazsın Lucifer biliyorsun değil mi? Ve o sikik kafana sok ben burada tanrıcılık oynadığın aptallara benzemem,deyip elimi masaya vurdum ve devam ettim,
-Senin yüzünden arkadaşımı kaybettim. İlk geldiğim günden beri benimle oynuyorsun. Canımı acıtmaya çalışıyorsun ama üzülüp ağlayabilecek bir tip hiç olmadım. İstediğini elde edemeyeceksin boşuna çabalama şeytan!
-Benim yüzümden mi emin misin tanınmayan?,deyip elini çenesinin altına koydu ve devam etti,
- Şımarık bir kız çocuğu gibi hatalarını hep başkalarına mı yüklersin?,deyip ellerini çenesinin altında birleştirdi "Bu arada ben oyun oynamam hem de senin gibilerle hiç"
   Ellerimle yüzümü örttüm. Kafamı masaya koyup bir kaç kez masaya vurdum. Onun yanına geri dönmek bir hataydı. Sonsuz kibriyle konuşmak bir işkenceydi. Her şeyi mahvetmiştim. Mimi'yi kırmıştım. Bunu hak etmiyordu. Ve şimdi bir de sırtım ağrıyordu. Gözlerimin dolduğunu farkettiğimde masadan hızla kalktım. "Hatalarımı paylaşacağım biri yoktu"
    Arkamda kalan Lucifer'ın sesiyle kapının önünde durdum,
-Benimle kimsenin böyle konuşamayacağını  biliyorsun değil mi?
-Beni cezalandırdın değil mi?,deyip kolumu kaldırdım ve ekledim,"Umrumda değil!"
Bana yaklaştığını farkettiğimde kapıyı ittim ama beni kolumdan tutup geri çekti,
-Üzerimde nasıl bir etkin var farkında mısın?,deyip sıktığı bileğimi parmaklarıma kadar ısıtan elleriyle okşamaya başladı bu kez. Siyah kirpiklerinin arasından tüm karanlığını sakladığı gözlerine bakarken onun kim olduğunu kestirmek zordu. Bana baktığında gözlerinden çıkan ateş mi yoksa şuan olduğu gibi parlayan siyah gözleri mi gerçekti? Oyunlarından biri miydi bu da? Gözlerinde nefreti ve şefkati saklıyordu. Hangisi gerçek bilmiyordum. Hangisine inanacaktım hiç bir fikrim yoktu. Bir yanım onu bir çocuk gibi sarıp sarmalamak isterken,ellerim uzanmıyordu yüzüne.
-Umrumda değil!,dedim kızarmış gözlerimi yere dikmişken. Çenemden tutup kafamı kendine çevirdi. Gözlerine bakmadan elini itip"Yapma"dedim kısık çıkan sesimle. Hâlâ bana bakıyordu. Gözlerimi tavana dikip gözlerini görmemeye çalışıyordum fakat gitmek de istemiyordu ayaklarım. Elimi gözlerime bastırıp ona baktım. Üzgün bakıyordu siyah gözleri. Evet hâlime acımış olabilirdi cehennemin lordu. Cehennemdeki herkes ona taparken o karşısına geçmiş zırlayan bir kıza acımaktan başka ne yapabilirdi? İçeriye bir şeytanın girmesiyle,onu itip hızla kapıdan çıktım. Dolu gözlerimle  cehennemden koşarak çıkıp okula yükseldim.
    O kadını gördüğüm yere doğrulttum kanatlarımı. Onu orada tekrar görmek dahi umrumda değildi. Çiçeklerin içine uzanıp üstümde olan ağaca diktim gözlerimi. "Ölü hâlin bile bir boka yaramıyor Vera",deyip gülmeye başladım gözlerimden uzun süredir tuttuğum yaşlar boşalırken. Ağlamaktan nefesim kesilirken bunu hak ettiğimi düşünüyordum. Lucifer haklıydı,onun yüzünden değildi. Mimi'yi kıran bendim o değil. Yalnız olmaya mahkûmdum ve buna kimseyi dâhil etmeye hakkım yoktu. Lucifer... O kimdi? Kendime bunu sormaya bile cesaretim yoktu. "Korkak,korkaksın sen!" Elimin tersiyle gözlerimi sildim. Kim severdi beni? Ben bile sevmezken kendimi. Kim güvenirdi bana? Ben bile bıkmışken kendimden. "Kimse"
-İyi misin Vera?
Gözlerimi aşağıya çevirdiğimde Dino'yu gördüm.
-İyi gibi mi görünüyorum,dedim gözlerim ağaca dikiliyken. Dino biraz daha ayakta kaldıktan sonra yanıma oturdu.
-Ne düşünüyorsun?
-Nasıl öleceğimi.
-Biraz zor,dedi gülerek. Kollarımın üstünde doğrulurken sulu gözlerimle Dino'ya baktım,
-Ben kötü biriyim. Bahsettikleri kadar varım. Herkes haklı.
Histerik bir gülüş yerleştirdim yüzüme. Dino hüzünlü mavi gözleriyle bana baktı.
-Kendine haksızlık ediyorsun.
-Nasıl biri olduğum hakkında ufacık bir fikrin yok.
Kolumu sıvazlayarak gözlerime baktı.
-Ne oldu bilmiyorum ama üzgünsün. Sevilmediğini hissediyorsun bunu biliyorum. Bunca zamandır göremediğin sevgiyi kimsenin vereceğine inanmıyorsun. Ama sen de sevmiyorsun kimseyi Vera öyle değil mi?
    Gözlerimi yere dikmiş devam etmesini bekliyordum. O ise boş gözlerimde cevap bulamayınca devam etti,
-Sevilmek,sevmek ne kadar asil kelimeler. Dünya da insanların tek arayışı belki bu. Senin de bir zamanlar buymuş Vera,sevilmek... Ama sonra büyük surlar diktin etrafına.  Bunu yapmak zorundaydın Vera ayakta kalmak için.  Eh şimdi karşıma geçmiş kendini suçluyorsun. Sevilmek için önce sevmelisin ve tabii sevmek için de sevilmelisin. Öyle değil mi?
-Sen.. nasıl?
-Ben bir meleğim Vera. Eğitilmiş bir melek. Seni rahatlatabilir,içinde tuttuğun acıyı farkedebilirim.
-Çok şanslısın o zaman.
-Neden güçlerim var diye mi?,deyip güldü.
-Hayır,olduğun şeyden hiç suçlamadın. Evim diyorsun değil mi buraya?
    Kafasını sallayarak beni onayladı.
-Evinden atılmadın,benim evimi arayabileceğim bir yer yok,gerçekten... Dino'nun elini tutup gözlerine baktım. "Burada yaşasaydım mutlu olabilirdim Dino. Söylediklerini yaşayabilirdim. Sence de herkese kinli olmam normal değil mi? Bana bunları yapanlardan hesap sormak istemem neden korkutuyor herkesi?"
-İçindeki öfke büyük anlıyorum. Ama bu nefretin sonuçları sana da zarar verebilir Vera, söylediğine güldüm ve devam ettim. "Yeteri kadar zarar verdim zaten kendime, öldükten sonra ne kaybedebilirim Dino?"
    Dino elimi bırakıp kollarımı tuttu. "Haydi aşağıya inelim ve bana ne olduğunu anlat buraya boşuna gelmedin değil mi?
-Belki biraz sonra Dino.
Anlayışla başını sallayıp gülümseyerek aşağı indi.
    Dino'nun yanımdan ayrılmasıyla kendimi yine yere bıraktım. Gözlerimi kapayıp kendimi dinledim bir süre. Ayağa kalktığımda kulaklarımda bir çınlama yankılandı.  Basınçtan âdeta patlamak üzere olan kulaklarımı kapatıp arkamı döndüm. Dengemi kurmaya çalışırken  acıdan açamadığım gözlerimin arasından siyah kıyafeti uçuşan birini gördüm . Fazla seçemesede gözlerim,onun aynı kişi olduğunu anlamıştı.
-Beni bulmak zor olmuyor değil mi kaltak?,diye bağırdım ne kadar kendi sesimi duyamasamda.
-Senden kork...,dememle kafamda bir ses yankılandı,
-Benden korkmana gerek yok küçüğüm.
    Gözlerimi kapatıp kafamı bacaklarımın arasına aldım. Başımın ağrısı her seferinde daha da şiddetleniyordu.
-Kurtarıcına gel,aydınlık tarafa gel Vera! Gel ki bütün acılarını dindireyim!,dedi bir kadın. Sesi bütün hücrelerimi dolduruyordu âdeta. İçimi sıcaklığıyla  sarıyordu. Kimdi bu kadın,neredeydi bu aydınlık taraf gözlerim karanlığı görüyordu sadece. Kayboluyordum. Kaybediyordum. Işıklar nerede?

Göklerden Yükselen AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin