XLVII

2.8K 168 4
                                    

Medya: Mercan Belçin

7k oolmuşuz haber vermiyorsunuz ayolll!!!!

Yeniden merhaba, oy vermeyi unutmayın

Mercan Belçin

Alışveriş merkezinin girişinde bana kolunu hunharca sallayarak işaret eden Gizem'e doğru adımlarımı hızlandırdım. Hazirana girmemizle yaz da iyice geldiğini belli etmeye başlamış, hava iyice ısınmıştı.

"Az daha gecikseydin bak buraya eriyip yapışacaktım." diye yeri işaret ettiğinde gülerek omzuna sarıldım ve beraber içeriye girdik. Sırtımdaki bazı morluklar yüzünden sabah istediğim askılı badimi giyememiştim bu yüzden biraz canım sıkkındı. Bunu her ne kadar gizlemeye çalışsam da bir kafeye geçip oturduğumuzda Gizem "Dökül n'oldu?" diye sordu. Beni bu kadar iyi tanıması bazen işime gelmiyordu.

"Aman, klasik Mercan triplerim boşver." dierek elimi salladım. İnanmamış bir vaziyette gözlerini süzdüğünde ise konuyu değiştrdim. "Ya bırak onu, şu Akasya'nın azcık gözünü açmalıyız kızım." diyerek koluna vurdum. "Kız bana niye vuruyorsun! Akasya'ya vur git de." diyerek kolunu sıvazladı.

"Ayrıca," diyerek başını dikleştirdi. "O Çınar ahmağı dua etsin bana, yoksa daha intikamını almış değilim istememin, aptal, manyak çocuk ya!"

Gizem yeniden sinirlendiğinde fikirden caymaması için onu susturdum ve arkadan gelen Akasya'yı işaret ettim. Ayaklanıp Akasya'yı karşıladıktan sonra oturup siparişlerimizi verdik ve havadan sudan konuşmaya başladık.

"Akasya," diyerek duruşumu dikleştirdiğimde Gizem de dudaklarını büzüp imalıca bir bakış attı. "Yaz için planın var mı?" diye ağzını aradım. Birkaç plan anlatsa da istediğimiz cevaba ulaşmıştık. Şimdilik bir yere gitmiyordu.

Gizem birden çığlık atarak ellerini çırptı. "Aa! O zaman bizimle gelsene Akasya sana da değişiklik olur." diyerek sanki tüm amacımız bu değilmiş de yeni fark etmişiz gibi konuştuğunda ben de rolüme girdim. "Ay aynen ne güzel olur Akasya." dediğimde onun da gözleri ışıldamıştı.

"Ya ne zamandır ihtiyacım var aslında biliyor musunuz, aslında Ceylin'le ben de plan yapmıştık ama onun sonradan yurt dışına gitmesi gerekince iptal olmuştu. Şöyle kız kıza kafa dinleyelim bir." diyerek arkasına yaslandığında Gizem'le bakışıp gülüştük. Akasya da fark edip ters ters baktıktan sonra durumu anlayıp elini alnına şaplattı. "Kız kıza değiliz tabiki de değil mi? Ben de ne hemen atlıyorsam?"

Hemen yanında oturan Gizem Akasya'nın omzuna vurdu. "Kız salak mısın? Çocuk ölüyor senin için, aç gözünü." Akasya da dudaklarını büzdüğünde ben de konuya el attım. "Akasya, Çınar'dan iyisini mi bulacaksın? Çocuk sana daha n'apsın? Hayır sen de ne istiyorsun anlamadım ki?"

"Ya Çınar iyi hoş da zaten," diyerek lafa girip kendi kendine kafasını kaşıdığında tekrar gülüştük. "Ee?" diyerek dirsekleyen Gizem'le bende gürültülü bir kahkaha attım. Birbirlerine aşık olduklarından emindim. Çınar'ınkinden zaten herkes emindi. Ama Akasya'nın da ona bazı bakışlarını biliyordum. Son zamanlarda Çınar'ın yaptığı şeylere gülmeye bile başlamıştı. Ortamda adı geçtiğinde bile gülümsediğini fark edebiliyorduk.

Sadece Çınar'ın fazla çocuksu hareketlerinden ya da çapkın etiketinden kaynaklı bir güvensizliği vardı. Şu anki ne seviyorum ne sevmiyorum diyememesinin sebebi de bundan ibaretti.

Bence artık o da aşık olduğunun farkındaydı. "Ya aman Çınar'la tatile mi gidilir? Kim bilir neler yapar rezil adam?" diye söylenirken bile gülmemek için dişlerini sıkıyordu.

Hüzün Kovan KuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin