Satır aralarına yorum yaparsanız çok mutlu olurum bebekler, iyi okumalar
❆
Mercan Belçin
Babamla halamın uzun tartışması sona ermiş ve ilk gün yanımda kim kalacak savaşını babam kazanmıştı.
Yeni evim olan bir hastane odasına yerleşmemin ilk günü olarak oldukça zor geçmişti. Bütün gün bu anı beklemiştim.
İçim çıkana kadar ağlayacağım bu anı...
İlk uyandığım andan beri sevdiğim tüm insanlar benim için etrafta koşuşturuken, her şeye rağmen gülümsemem için çabalarken karşılarında oturup da ağlayamazdım.
Onları yeterince üzüyorken bir de bunu yapamazdım.
Ama kendimi o kadar sıkmıştım ki bunun için. Evimden çıktığım o anın bu kadar acı vereceğini hiç düşünmemiştim. Odama son kez dönüp baktığımda, merdivenleri ağır adımlarla inerken, çalışma odamın açık kapısından yarım kalan tuvalime son bir bakış atarken, babamla film geceleri yapıp saatlerce oturduğumuz salonumzdan geçerken ve kapıyı son kez kitlerken... Kendimi o kadar kasmıştım ki bu veda anlarında ağlamamak için. Şimdi hepsi patlak vermiş, yatağımda oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Hani 'bir gün şunu son kez yaptık ama fark etmedik.' derler ya, bir şeylerin sonunu bilerek yapmak o kadar zormuş ki keşke hep böyle aniden yaşasak hayatı, bilmeden, farkında olmadan... Son kez olduğunun bilincinde olmadan...
Geri dönebileceğime olan inancım dün akşam Barlas'la konuşurken öylesine tamdı ki şimdi sanki yarın ölecekmişim gibi hissediyorum.
Ya da zaten ölmüş de sevenleri gelip görebilsin diye müzeye kaldırılmış bir biblo gibi...
Sürekli kendimi ağlatacak şeyler buluyordum. Arabada gelirken duvara zıplamaya çalışan bir kediye dahi ağlayasım gelmişti.
Hastaneye benden bile önce gelmiş olan Barlas benim aksime her şeyde mutlu olacak bir şeyler arıyordu. Gün boyunca benim için gülümseneye özen göstermişti. En erken gelen olduğu gibi en geç giden de yine o olmuştu.
Gizem de hemen ardımızdan hastaneye gelmişti hatta yanında Canan teyze ve Caner'le gelmişti. Canan teyze odaya kıyafetlerimi yerleştirirken annemmiş gibi davranmıştı. Halam bu duyguyu daha önce tatmadığından mıdır bilmem Canan teyzeye kıyasla daha bizim gibi kalıyordu olaylara.
Gizemle biz de başlarda valiz boşaltmak istesek de sonrasında sıkılıp bu işi onlara bırakmıştık. Daha doğrusu ben yorulmuştum.
Çınar yine ortamın şamatası olmuştu. Oynayan yatağımı aslında salıncak olarak kullanabileceğimi öne sürüp onunla neredeyse bozana kadar oynamıştı. Bu kez benim gülmemi istediğinden olsa gerek Akasya çok elleşmese de hemşireler Çınar'ı rahat durması konusunda uyarmıştı. En son odama tekerlekli sandalye ile dalıp yarış yapmamızı önerdiğinde -bunu bağırarak yapmış olduğundan- bir hemşire onu son kez uyardığını yoksa hastaneden attıracağını söylemişti.
Caner, Aksya, Canan teyze, Çınar günün belli saatlerinde birer birer dağılsalar da Gizem, halam ve Barlas gece vaktine kadar buralarda takılmışlardı. İlk günden kendimi yalnız hissetmemem evimdeymiş gibi olabilmem için herkes ellerinden geleni yapmıştı. Annem bile gün içerisinde on kez aramıştı ki bu ilk kez oluyordu.
Doktorum Faruk Bey'den hemşirelerime kadar etrafımdaki herkes bana pervane olmuşken oturup ağlamam çocukça olurdu. Ama şu an hazır kimse de kalmamışken tüm yaşadıklarımı hafifletecek kadar ağlayabilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kovan Kuş
Romance5*********: Mutlu Yıllaaaar (02.42) 5*********: Mutlu Yıllar sevgilim (02.42) 5*********: Sensiz kutlar bu gece tüm aşıklar (02.43) ❆ Aşkın insana umut vermesi gerekir değil mi? İnsana yaşama gücü vermesi ve insanı iyileştirmeye başlaması gerekir. O...