XLIX

2.9K 170 36
                                    

Mercan Belçin

"Yemin ederim bilerek olmadı ya!" diye son sesimle bağırarak kapıya vurduğumda karşı taraftan da kapıya bir vuruş gerçekleşti.

Galiba fön makinesi artık yerinde değil kapının önündeydi.

"Ya Gizem-"

"Sus!" diye gelen karşılıkla dudaklarımı birbirine yaslayıp bize gülen Akasya'ya ölümcül bakışlarımı çevirdim. "Güleceğine gelip yardım etsen?"

"Kusura bakma ama," diyerek kollarını kendine doladı ve sırıttı. "Canımı çok seviyorum." Oflayarak tekrar banyo kapısına döndüm ve "Gizem! Bak Caner'i çağırırım o söker kapıyı! Aç kapıyı bak!" diye bağırdığım. Tam tekrar kapıya vuracaktım ki kapı bir hışımla açıldı ve karşımda başından aşağı fondötenle kaplı, kızgın bakışlı bir Gizem belirdi. "Ararsan bak ne oluyor seni Karayip Korsanı!" diye tıslayınca ciddi yüz ifadesine ve ona tezat oluşturan fondötenlere bakıp daha fazla dayanamadım ve kıkırdamaya başladım. "Gizem-" diye konuşmaya başlamıştım ki gülmekten devamını getiremedim ve onun kızgın bakışları altında gülmeye devam ettim.

"Güldükçe iyice sinirleniyorum! Resmen başımdan aşağı fondöten döktün ya!" dediğinde onaylamazca başımı salladım. "Kazaydı." desem de bir yandan da güldüğümden sesim tuhaf çıkmıştı.

Sabah sabah Gizem tarafından hunharca ve acımasızca uyandırılınca, o uyku halinin verdiği sarhoşlukla ve aptallıkla bu erkenden uyandırmanın hesabını Gizem'den sormak istemiş; başından aşağı fondöten dökme şakası yapmak istemiştim.

Şaka gerçek olmuştu orası ayrı konu...

"Kızım sabah erken uyandın diye bu yapılır mı ya! Balona bineceğiz diye siz dediniz! Adamlar bu saatte çağırıyor işte!" dediğinde usulca gözlerim saati buldu.

"Adamlar 3'te çağırmıyor, 5'te çağırıyor. Daha gün aymadı!" diye isyan ettiğimde gözlerini kısıp, "Allahtan erken kalkmışız. Yoksa bu fondöten hayatta çıkmazdı." diye homurdandı ve poposunu çevirip tekrar banyoya girdi.

Onun banyosu süresince ben ve Akasya da giyinmiş, hatta sandviçlerle kısa bir kahvaltı bile yapmıştık. Bu eski mağara evlerinde duran buzdolabı gece gece gülmeme sebep olmuştu.

"Nasıl gözüküyorum?" dedi Gizem en sonunda banyodan çıkıp elbisesinin eteklerini dalgalandırarak dönerken. "Mükemmel!" diye yalakalığa giriştiğimde ise sırıtıp sarıldı. "Bir daha olursa o kafanı yerinden kopmuş bil." diye son tehditini de savurduğunda tedirgince gülümsedim ve koluna girdim.

"Gidelim mi?"

Odadan çıktığımız gibi karşı duvarımıza yaslanmış üç oğlanla burun buruna gelmiştik. Ortalarında duran Barlas ise benim ilk dikkatimi çekmekle kalmamış tüm dikkatimi de almıştı.

Masmavi gözlerinin üstüne düşen sarı saçlarıyla kocaman gülümseyince kalbimin üstündeki kelebek uçurverdi. İlk defa içimden geldiği gibi davranmak istiyordum. Kalbimi ve üstündeki kelebeği özgür bırakmak istiyordum.

Bu yüzden tüm cesaretimi toplayıp sevgilimin dudağına küçücük bir öpücük bıraktığımda ben dahil herkesin şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı.

Çünkü Mercan değişmişti.

Tabi hala kıpkırmızı bir domatese dönüşüyordum orası ayrı konu...

"Güzelim," diyerek alnıma bir öpücük konduran Barlas ise bu hareketimden ötürü oldukça keyifli gözüküyordu. "Harika gözüküyorsun." diye fısıldadığında koluna girdim ve yürümeye başladım.

Hüzün Kovan KuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin