XLVIII

2.6K 161 26
                                    

Medya: Çınar Özer

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın...

Barlas Soysert

Sürekli çalan kapım ve telefonum çabuk hazırlanmama engel oluyordu ve ben daha da geç kalıyordum. Çınar bende kalmış ve bütün gece telefonumla oynadığı için de şarjımı bitirmiş, böylece sabah alarmım çalmamıştı.

Mercan nerede kaldığımı sormak için aramasa öğlene kadar uyurdum belki de. Caner de aşağıda sürekli kornaya basıyor, zili çalıyordu. O bu kadar sabırsız değildi ama yanında Gizem olduğu için o yaptırıyor olabilirdi.

Çınar'la aynı anda uyanmamıza ve onun benden daha fazla eşyası olmasına rağmen nasıl bu kadar çabuk hazılranıp kapıya çıkmıştı aklım almıyordu.

"Twety, arabanın anahtarını ben aldım!" diye bağırarak asansöre bindiğinde ben de eve son bir kontrol geçip peşinden aşağı koştum.

Tahmin ettiğim gibi bizi beklemekten asıl yorulan Gizem'di. Ben de arabama bindikten sonra hepimiz Mercan'ı almaya yola çıktık. Mercan aramalarından da tahmin ettiğim üzere hazır bir vaziyette elinde valizi ile kapının önünde gölge bir köşede bizi bekliyordu. Turhan amca da hemen yanındaydı.

Arabadan indiğimizde ilk olarak Gizem Turhan amca ile Caner'i tanıştırdı. Çınar da fazla beklemeden kendini araya sıkıştırıp tanıştırdı. Sonrasındaki boş konuşnalarına şahit olmamak adına onu ensesinden tutup tekrar geriye çektim. Mercan'ın valizlerini de bagaja yerleştirme işlemini yaparken Çınar ve Turhan amca kısa bir süre yalnız kalmışlardı. Bu sürede göz ucuyla ettiğim takibe göre Çınar sadece konuşmuş ve konuşurken de çok eğlenmişti. Turhan amca ise ilk başlarda boş bakışlarla dinlerken sonrasında karşıdakinin normal olmadığına kanaat getirmiş olacak ki sadece gülmeye ve Çınar'ı onaylamaya yani geçiştirmeye başladı.

Arabalara binerken bir ara Turhan amca ile kısa bir sohbet etme imkanım oldu. Mercan ile ilgili bazı konularda beni uyardı, dikkat etmem gereken şeylerin üstünden defalarca geçti. Annemden dolayı çoğunda tecrübeli olduğum önlemlerdi. Zaten Mercan'ın uçakla yolculuğuna doktoru sıcak bakmadığından kendi arabamızla gidiyorduk. Onu yormak gibi bir niyetim yoktu aksine tamamen rahat etmesi için uğraşacaktım. Ama Turhan amca da onu ilk kez bir yerlere gönderdiğinden evham yapmış olacak ki tedirginliği gözünden okunuyor, bir yaptığı uyarıyı tekrarlayıp duruyordu.

Mercanlar'da kısa bir oyalanmadan sonra tekrar arabalara binip Akasya'yı da aldık. İki araba gidiyorduk, Mercan benim arabamda, Gizem ise Caner'in arabasındaydı. Akasya Çınar'ın bizim arabada olduğunu görünce hiç düşünmeden Caner'in arabasına kurulunca ve Çınar'a hala trip atınca Çınar epey bozuldu. Yolculuğumuzun başlarında depresyona girip kulaklıkarını takarak arka koltukta uyuklamayı tercih etti. Sırf bunun için inince Akasya'ya teşekkür edecektim.

Yanımıza evden sandviç, kek, kurabiye almıştık. Mercan'ın onları çıkarması ile koku özelliği bir köpekle yarışır biçimde olan Çınar da uyanmış "Muavin, muavin, hep şoföre ikram, yok mu bizlere?" diye çıkışmıştı.

Bir iki yerde kısa molalar verip hava almıştık. Zaten yolculuğumuzun geri kalanı benim Mercan'la yaptığım klasik düetlere eklenen Çınar'ın sesinden ibaretti. Üçümüz bağıra çağıra şarkı söylemiştik, Çınar bizi paylaşıp diğer arabaya meydan okumuştu. Sonra aynı şekilde Gizemler de şarkı söylerken video çekmiş ve paylaşmıştı.

Hüzün Kovan KuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin