20.Bölüm : "BATU"

909 695 198
                                    

Merhaba arkadaşlar♡ Biraz geç geldi kusura bakmayın lütfen... Ders çalıştığım için geç geliyor ama artık düzenli olarak atmaya çalışacağım :)

Keyifli okumalar♡

Multideki müzikle dinleyebilirsiniz canlarım♡

-----------

"Bazen gece gözlerinde bir yıldız olmak isterdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bazen gece gözlerinde bir yıldız olmak isterdim."

Bazen hayat sizin izniniz olmadan şekillenir. Kendi hayatınıza kendiniz dışında birçok kişi yön verir. Sanki siz kuklasınızdır da birisi sayesinde hareket edersiniz. Şu an tam da öyle bir hayata sahiptim. Tanımadığım bir kişi bizim hayatımız hakkında kararlar alıyordu iznimiz olmadan. Biz ise karşı çıkmaya çalıştıkça daha fazla dibe batıyorduk.

Herkes birbirine korku dolu gözlerle bakarken tek bir ses yükseldi.

"İçeri girin! Hemen!" Azat'ın ikazıyla toparlanıp hızlı adımlarla içeriye girdik ve kapıyı iki kez kilitlediğimden emin olunca yanlarına geçtim. Bora kucağındaki Batu'yu koltuğa yatırmış, Azat ise banyodan getirdiği ilk yardım çantasını masaya boşaltmış neyin işe yaradığını biliyormuş gibi davranıyordu. Ürkek adımlarla yürüyüp tekli koltuğa oturduktan sonra onları izlemeye başladım. Bade diğer tekli koltukta rahat bir oturuş almıştı ama titriyordu ve ağlayacak gibiydi. Buse ise görünürde yoktu ama o da girmişti içeriye.

"K-Kimdi onl-lar?" Sesi kısık ve kesik kesikti. Salonda sadece yanan ateşin sesi yükseldiği için gayet iyi anlaşılmıştı.

"Korktuğun kişiler Bade! Artık peşimizde yeraltı var!" Azat'ın konuşmasıyla tüylerim diken diken olmuştu. Yeraltı dedikleri şeyin az önce kanla yazılan yazıyla ne kadar ilgisi vardı?

Bade hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayınca hızla yanına gidip sarıldım. Bu onun daha fazla ağlamasına neden olmuştu. Azat sinirle bağırdığını farketmemiş Batu'nun yüzündeki kanı temizliyordu. Bir süre sonra Bade daha iyi hissettiğini söylediğinde tekrar tekli koltuğuma geçip eski pozisyonumu aldım. O sırada Buse de yanıma koltuğun kenarına oturmuştu.

"Neredeydin?"

"Kanı görünce midem bulandı lavabodaydım." Kafamı olumlu anlamda salladım.

İkimiz de Batu'yu izliyorduk. Yüzü ve kıyafeti kan içindeydi. Gerçekten çok kan vardı. Hepsi,hepsi onun kanı mıydı? Kalbimden bir şeylerin kopup gittiğini hissettim. En son ablamda böyle olmuştum. Ya Batu da, ya o da ablam gibi...Tamamlayamıyordum. Hatırladıkça boğazımda bir yumru oluyordu ki ne yaparsam yapayım oradan gitmiyordu. Yine ağlayacağımı hissedince lavaboya gitmek için ayaklandım. Bir el kolumu kavrayınca hareket edemediğimde korkuyla arkamı döndüm. Bade olduğunu anlayınca derin bir nefes almıştım.

"Bende seni-inle geleyim iyi hissetmiyor-rum kendimi." Onaylayınca koluma girdi ve lavaboya doğru yavaş yavaş yürüdük. Lavabo büyükçe tasarlanmıştı. Neredeyse benim odamdan büyük sayılırdı. Aynadaki yansımamı tanıyamamıştım. Bade'nin de benden kalır yanı yoktu. İkimizin de gözleri kıpkırmızı, saçlar dağınık ve mutsuzduk. Tanımayan biri bile bunu uzaktan baktığında anlayabilirdi. Mutlu olmamız gereken yaşlarda tuhaf işlere bulaşmıştık. Gerçi benim burada bu konuyla ilgim ne, onu bende bilmiyordum.

Okyanus Karası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin