Merhaba papatyalarım. Erken bölüm getirdim size:) Bugün tüm gün yazdım umarım beğenirsiniz...
Keyifli okumalar♡
Multideki müzikle dinleyebilirsiniz.
----------
Papatya kız elinde Papatya uçurumun kenarında oturmuş gül bahçesini izliyormuş. Gitmek onun neden ondan vazgeçtiğini öğrenmek istiyormuş. Ama duymaya, bilmeye korkuyormuş. Duyarsa sevebilir miymiş bir daha böylesine? Güvenebilir miymiş eskisi gibi?Yine de gitmiş o gül bahçesine...Binlerce gülün içinden bir tanecik papatyayı bulmaya gitmiş...İlk sıralarda bulamamış, sonra da... Yarım saat geçtiğinde hala bulamamış. En sonunda koşarak aramaya başlamış. Ta ki sonuna denk...Hala bulamamış ve artık ağlayarak arıyormuş. 'Güvenmemeliydim bu kadar' diye telkinlerde bulunuyormuş kendine. Sevgisi bu kadar zayıf, bu kadar çabuk vazgeçebiliyorsa aramamalıyım onu demiş. En sonundapes edip o haliyle yavaş yavaş yürüyerek evine doğru yol almış.
O gün Papatya kızdan sonra Genç Prens uçuruma gelmiş. Uzun uzadıya oturup manzarayı seyretmiş. Ardından aşağıya inip gül bahçesinin tam ortasındaki o papatyaya doğru yürümüş. Etrafı dikenli güllerle çevrili papatyaya sadece insan zarar verebilirmiş ve dün sapasağlam duran papatya bugün ezilmiş bir haldeymiş... Anlamış ki Papatya Kız ona ulaşmak istemiş ama bulamamış. Onunla ne kadar konuşmak istese de geçmiş izin vermiyormuş ve bu Genç Prens'i kahrediyormuş. En sonunda o da evine doğru yol almış.
O gün iki ayrı kalp aynı hüznü taşımış. Birisi aradığını bulamadığından, birisi ise sevdiğinden uzaklaşmak zorunda bırakıldığından...
--------
"Karanlıktan korkan ben, onun karanlığına tutuldum..."
----
Huzur.
Onun yanındayken eksilmeyen bir duyguydu. Saçtığı aura bana bitmek bilmeyen bir huzur aşılıyordu. Gözleri bir girdap gibi beni kendine çekiyor, sözleri ise derinden etkiliyordu. 'Aşık olmam' diye büyük konuşan ben ona her geçen gün daha da kapılıyordum.
Söylediğim şarkıyı bilmesine mi şaşıracaktım yoksa sesinin güzelliğine mi karar veremiyordum. Gerçekten etkileyici bir sesi vardı ve eğer bu konuda yoğunlaşsa herkesi kendine hayran bırakabilirdi.
Şarkı bittiğinde yerdeki bakışlarımı gözlerine çevirdim. O zaten beni izliyordu. 'Acaba yüzümde bir şey mi var?' düşüncesiyle ellerimle yüzüme dokundum. Bora bana anlamaz bakışlar atıyordu bende omuz silkip ellerimi geri çektim. Konuşmuyor, konuşmuyordum. Sınıfta yine sessizlik hakimdi. Dayanamayıp yine ilk soruyu ben soracaktım. Harika!
"Maske...Maskenin ardında kim var?"
"Bora Ateş var." Hadi ya ciddi misin bende bakkal Rüstem Amca var sanmıştım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Karası
Teen FictionBir kız düşünün...ablasını cinayete kurban edilen. Kahramanı olan ablasının öldüğünü öğrenen bir kız düşünün. Hayatının yalandan ibaret olduğunu öğrenen bir kız düşünün. Düşündünüz mü? Bu kız Ece Göksun...nam-i değer Okyanus Gözlü Kız. Bir adam düş...